Ben de Askerdim..!

Maalesef mi demeli yoksa iyi ki mi? Bilemiyorum. Kişiden kişiye, algıd

Maalesef mi demeli yoksa iyi ki mi? Bilemiyorum. Kişiden kişiye, algıdan algıya değişir bu durum. Parasını ödeyip ziraat bankasında kuyruk bekleyenler elbette beni anlamayacaklar. Veya çeşitli nedenlerle askerlikten muaf tutulanlar... Ya da askerliği çok "güzel" geçenler... Her neyse... Ben yaşadım! Yılmaz Erdoğan diyor ya; -Yazmaya da yaşamaya da devam! Yaşadım ve yazıyorum. Keşkeleri hayatın neresinde olursa olsun sevmem. Ama asker olma sürecim benim açımdan kocaman bir "keşkeler" acısıydı! Hani nice anıları yad ederken "acısıyla tatlısıyla" derler ya, benim ki hep "acısıyla" idi. Elbette vatansever her insan gibi kalbimizde iyi-kötü bir gururla yani işin özü memleket sevdasıyla -elbette birazcık da karın ağrısıyla- gittik. Ama üzülerek ifade edeyim ki o sevgi bir rahmete değil gazaba dönüştü bende. Asker olma süreci bence; -Var olan vatan-millet sevdasının insana "yitirtildiği" yerdi! Tırnak içine alarak yazdım çünkü ben bu coğrafyayı en az evvelde sevdiğim kadar seviyorum! Sadece bazı hususlara değinmek zorundayım ki bu benim bu haftaki ev ödevim! İnsanı askerden de askerlikten de soğutanlar elbette ki sözüm ona komutanlar! Adı komutan ama sanki bir "soğutma" projesinin maşaları! İşin tuhafı onlar da yaptıkları işe oldukça uzaklar! Sevmemişler! Kim bilir, belki onları da yaptıkları bu işten "soğutan" birileri oldu! Bir ana düşünün, vatan sevdalısı! Evladını bu topraklara kurban vermiş, bağrı yaralı! Bin tane evladım olsa binini de veririm diyecek kadar da coğrafyamıza sevdalı! İşte böyle bir ana "görülmez" olsa da oradaki muameleyi görse! Evladına acır mı? Alıp kaçırır mı? Bu da ananın evlatla olan bağında gizli! Kişisel egolarına vatan evlatlarını kurban eden, adlarına komutan denen zevatlar! İyilik-güzellik yerine iğrençliği tercih eden zavallılar! Elbette onlar, bizim için vatanı sevmede bir ölçü değiller ama askerlik sürecini tek kelime ile "iğrençleştirdiler". Hele o genç tayfa! Yeni yetmeler! Allah'ım o ne hava! Yaş daha yirmi küsürde! Kız arkadaşıyla tartışır askere çatar! Asker kendisinden belki de 5-6 yaş büyük! O kadar şahit olduk ki...Olmaz olaydık! Eskiler, yaşını almış bu işi tecrübe etmiş kişiler ve bir de rütbeliler... Bakın onlar genel anlamda "iyiler". İşin acısı şikayetlere cevabın olmaması! Onlarca yanlışa kulak tıkanması! Daha kaç vatan evladı teskeresini alırken adeta kaçarcasına uzaklaşacak oradan? Bakınız, biz yakın zamanda 15 Temmuz'u yaşadık. Fetö ile mücadele ederken bu ülkenin her ferdi elini taşın altına koydu, memleketine sahip çıktı! Memlekete sevdalandı! Ve bizi memlekete sevdalandıran kimdi? Bir düşman değil miydi? Fetö her kesimden insanı aynı "sevda" çatısı altında birleştirmedi mi? Peki bu komutanlar? Var olan sevdayı kollamak yerine insanın aylarını kabus eden zavallılar? Sizce de bunlar Fetö'den daha adi ve aşağılık değiller mi? Asıl Fetöcü'ler bunlar! Fetö bizlere bir "Kurtuluş Savaşı bir Çanakkale Ruhu" vermedi mi? Peki bu adına "komutan" denenler ne verdi bizlere? Haa...Hepsi mi öyle? Elbette hayır! Hepsi "öyle" olsa bile biz bu memleket sedamızdan vazgeçer miyiz? Yine HAYIR! Burada yazmadığım, yazamayacağım, yazmak istemediğim, köşemin de yetmeyeceği onca kötü anı! Sadece benim mi? Bizim de aynı dediğinizi ve hatta bir anınızdan bahsettiğinizi duyar gibiyim! Elbette iyiler iyidir! Dini, dili, ırkı ne olursa olsun! Rabb-i Rahim bizleri hayatın her alanında "iyilerle" karşılaştırsın! Bizlere "keşkeleri" bol bir hayat yaşatmasın! Bundan sonra, kaldığımız yerden, YAZMAYA VE YAŞAMAYA DEVAM İNŞAALLAH!      

Bakmadan Geçme