Başkan Geylan: ` Üniversitelerdeki İdari Personele Tayin Hakkı Verilmelidir'
Başkan Geylan: ` Üniversitelerdeki İdari Personele Tayin Hakkı Verilmelidir'
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, 06 Mayıs 2020 tarihinde TV 5'te yayınlanan Ankara Bürosu programının canlı yayın konuğu olarak eğitim gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Milli Eğitim Bakanlığı'na şunu önermek istiyorum: Uzaktan eğitim baskın ağırlık EBA TV üzerinden verilmelidir.
Uzaktan eğitim süreci ile ilgili önemli açıklamalar yapan Geylan, bir takım sağlık risklerini de göze alarak 200'e yakın öğretmenimizin uzaktan eğitime destek verdiğini hatırlattı. Uzaktan eğitime destek veren tüm öğretmenlerimize teşekkür eden Geylan, şunları söyledi: "Bilindiği gibi bütün dünya bu koronavirüs illeti ile boğuşmaktadır. Sadece üç dört ülke pandemi sürecinde uzaktan eğitimi hayata geçirmiş durumdadır. Bundan dolayı da Milli Eğitim Bakanlığı'nı tebrik etmek istiyorum. Tabi şunu da ifade etmek istiyorum. Uzaktan eğitim internet ve televizyon üzerinden olmak üzere iki şekilde veriliyor. Ancak birçok ailenin internet kotası canlı dersleri takip etmek için yetersiz kalıyor, kaldı ki evinde interneti hatta bilgisayarı olmayan ciddi sayıda öğrencimiz var. Bu durum eğitimde fırsat eşitsizliğini beraberinde getirmektedir. Oysa yıllardır eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması gerektiğine vurgu yapıyoruz. Diyelim ki matematik öğretmeni 30 kişilik bir sınıfta canlı ders anlatımı yapacak ama bu sınıftan 10 kişinin bilgisayarı ya da interneti yok. İşte bu durum, 10 öğrencimizin eğitimde fırsat eşitsizliğine maruz kaldığının göstergesidir. Milli Eğitim Bakanlığı'na şunu önermek istiyorum: Uzaktan eğitime baskın ağırlığı EBA TV üzerinden vermelidir.Televizyonun olmadığı ev neredeyse yoktur. Dolayısıyla MEB’in EBA TV üzerinden yürütülen eğitim hizmetini etkinleştirerek devam ettirmesi en uygun seçenektir. "
Bazı iradeciler adeta Demokles'in Kılıcı gibi canlı ders anlatımını hususunu öğretmenlerin tepesinde bir baskı unsuru olarak kullanıyorlar.
Geylan öğretmenler üzerindeki baskıya da değinerek, şöyle konuştu: "Bazı okullarda müdürler adeta bir yarış içindeler. Hatta öğretmenlere; 'Öğrencilerin şifrelerini alın. EBA TV öğrenci girişi yüksek gürünsün' şeklinde telkinlerde bulunan idarecilerin duyumlarını alıyoruz Bu bir yarış ya da başarı ve başarısızlığın bir göstergesi değildir. Bazı iradeciler adeta Demokles'in Kılıcı gibi canlı ders anlatımını öğretmenlerin tepesinde bir baskı unsuru olarak kullanıyorlar. Siz bırakın öğretmenleri kendi haline, onlar zaten gerekeni yapıyorlar. Öğretmeni huzursuz kılarak hiçbir başarı elde edemezsiniz. Bakınız; Ardeşen’de polis olduğunu söyleyen birisi öğretmenimizi telefonla arıyor ve otogarda nöbet görevi verildiğini söylüyor! Öğretmenimiz tedirgin oluyor. Bir memura görev tebliğ etmenin usulü vardır. Çok doğal olarak öğretmenimiz itibar etmiyor. Arkasından Kaymakamlık makamı 'Kınama' cezası tebliğ ediyor. Kamu çalışanlarının onurunu korumak, öncelikle kamu yöneticilerinin görevidir. Şu salgın sürecinde fedakarca hizmet üreten kamu çalışanlarını huzursuz etmeye kimsenin hakkı yoktur."
Mülakat garabeti mevzuattan kökten kaldırılmalıdır.
Genel Başkan Geylan, mülakatın hem öğretmen atamalarında hem de yönetici atamalarında kaldırılması gerektiğini söyleyerek, "Girdiği yazılı sınavlarda yüksek puan alıp, mülakatlarda elenen birçok kişi var. Yıllardır sadece bir sendika, vakıf, cemiyet mensubiyeti baz alınarak, liyakatin katledildiğini gördük. Sendika olarak mülakata karşı ilkesel duruşumuz şudur: Mülakatın olduğu yerde adalet olmaz, mülakatın olduğu yerde liyakat olmaz. Bunu da afaki olarak söylemiyoruz. 15 yıldır yaşadıklarımız nedeniyle mülakat garabetinin kökten kaldırılmasını talep ediyoruz. Sendika olarak mülakata karşıyız. Kendi üyelerimizin yetkinliğine güvenmediğimizden değil, mülakat sistemi hak edene hak ettiğini vermediğinden dolayı mülakata karşıyız" dedi.
2016 yılında bir KHK ile tekrar getirilen mülakatlı sözleşmeli istihdamı yargıya taşıdıklarını ancak yargının hala karar vermediğini söyleyen Geylan, "Diliyorum ki, yargı mülakatı kökten iptal eder ve bu garabetten kurtuluruz. Ancak şunu da görmek lazım: Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk iş başına geldiği andan itibaren güvenlik soruşturması problemli olmayan adayların mülakatlarda mağdur edilmesine müsaade etmedi. Adayların KPSS puanı mülakat puanı olarak veriliyor. Aynı şekilde yönetici atamalarında da yazılı puan mülakat puanı olarak veriliyor. Ama mülakat halen yönetmelikte var. Güvenlik soruşturmasını zaten devletimizin kolluk birimleri yapıyor. Güvenlik soruşturmasını yaparsınız, eğer bir adayın öğretmen olmasında sakınca var ise atamasını yapmazsınız. Mülakat garabeti mevzuattan kökten kaldırılmalıdır. " diye konuştu.
2017 yılında göreve başlayanlara da mazeret tayin hakkı verilmelidir.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın Ağustos ayında öğretmenlerin mazeret tayin hakkını yapacağını hatırlatan Geylan, 2017 yılı Temmuz atamasında öğretmenlerimizin bir kısmının güvenlik soruşturması nedeniyle, yani kendi iradeleri dışındaki nedenlerden dolayı göreve geç başladıklarını, bu nedenle de Ağustos ayında yapılacak olan eş durumu mazeret tayinlerine başvuru hakkından mahrum kaldıklarını söyledi. Geylan, "Yayınlanacak klavuza geçici bir madde ile, 'Şu tarih itibariyle 3 yılını dolduranlar da tayin hakkına sahiptir' denilerek, başvurusunu alırsınız, ama atamasını iki ay sonra yaparsınız. Gerekçe bu arkadaşlarımızın henüz kadroya geçirilmemiş olması ise, onlar kadroya geçirilince atamasını yaparsınız. Bu şekilde öğretmenlerimiz mazeret tayin hakkından yararlanmış olur dedi."
Üniversitelerdeki idari personele tayin hakkı verilmelidir.
Üniversitelerde görev yapan idari personelin tayin sorununa da dikkat çeken Geylan, "Örneğin, Antalya Akdeniz üniversitesinde çalışıyorsunuz, eşiniz Ankara'da görev yapıyor. Ancak eş durumundan Ankara'ya nakil olamıyorsunuz. Sendika olarak YÖK'e şunu önerdik: Bütün üniversiteler için bağlayıcı olan bir yönetmelik çıkarın ve bu yönetmelikte en azından mazeret tayin hakkı getirin. Çünkü bu sosyal bir problemdir. Eşler, çocuklar birbirinden ayrı kalıyor, eşler parçalanıyor. Bakınız; Anayasamızın 42. maddesi, 'Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar' der. Dolayısıyla Anayasa da ihlal edilmemelidir.
Ayrıca şunu da hatırlatmak fayda görüyorum: Bu konuda girişimlerimiz de oldu. Dilekçe kampanyası kampanyası başlattık. Dilekçeleri bütün illerimizde basın açıklaması yaparak YÖK'e gönderdik. Buna rağmen bu konuda bir adım atılmış değil. Ama Türk Eğittim-Sen olarak bıkmadan, yılmadan mücadelemizi sürdüreceğiz." diye konuştu.