Başkan Canbay: 2023 Seçimleri Tarihi Dönüm Noktasıdır
Saadet Partisi Malatya İl Başkanı Mustafa Canbay
Saadet Partisi Malatya İl Başkanı Mustafa Canbay gündeme dair yazılı açıklama yaptı. Başkan Canbay açıklamasında;
"Mersin-Mezitli’de polisevine yapılan alçak terör saldırısını Saadet Partisi olarak lanet lediğimizi ifade etmek istiyorum. Bu hain saldırıda şehit olan kahraman polisimiz Sedat Gezer’e Allah’tan rahmet, ailesine sabır ve başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar niyaz ediyorum. Aziz milletimizin başı sağ olsun!
2023 Seçimleri Tarihi Dönüm Noktasıdır. Çok hassas bir süreci yaşıyoruz. İçerde ve dışarı da her türlü provokasyona karşı azami dikkat göstermemiz, uyanık olmamız gereken bir süreçtir bu. Bu süreçte bilerek veya bilmeyerek, toplumsal fay hatlarını tetikleyecek söylem ve eylemlere karşı teyakkuz halinde bulunmalıyız.
Biz Saadet Partisi olarak kurulan tuzakların, sergilenmek istenen oyunların farkındayız! Milletimizin de farkında olmasını istiyoruz. 85 milyon insanımızın huzur, güven, düzen ve kazanç bulacağı ve Cumhuriyetimizin 2. yüz yılına yaraşır müreffeh, demokratik, adil ve hakkı üstün tutan bir Türkiye’yi hep birlikte inşa etmenin metanet ve kararlılığı içinde olmalıyız! Birlik ve beraberliğimize zarar verecek, huzur ve güvenliğimizi sabote edecek, ekmeğimize el uzatacak, göz dikecek şer odaklarına ve bunların oyunlarına asla müsaade etmemeliyiz! Milletçe el ele, gönül gönüle müsaade etmemeliyiz.
Uyuşturucu madde bağımlılığı, ülkemizde ciddi bir problem olmaya başlamıştır. Kullanma yaşı çocuk denecek düzeylere kadar düşmüş ve yaygın şekilde kullanılır hale gelmiş bulunmaktadır. Uyuşturucu şebekeleri ise hedef kitle olarak yoksulluğun, işsizliğin, çaresizliğin, ilgisizliğin ve eğitimsizliğin pençesindeki gençlerimizi alıyor maalesef. Son dönemlerde sınır geçişlerinin yeterince kontrol edilememesi, ülkemizi bu zehir tacirlerinin cazibe merkezi haline getirmiş bulunmaktadır.
Hükümete tavsiyemiz şudur; madde bağımlılığı konusunda uyuşturucu sorununa ciddi kafa yormamız, gençlerimizi bu tür bataklıklardan korumamız gerekmektedir! Uyuşturucu sorununun çözümü, önce sınır güvenliğini çok iyi şekilde sağlamaktan, uyuşturucu trafiğini kontrol etmekten geçmektedir. Ardından da madde bağımlılığını kolaylaştıran işsizliği, yoksulluğu, ilgisizliği ve eğitimsizliği ortadan kaldıracak tedbirlerin geliştirilmesi gerekmektedir.
Biliyoruz ki, insan şeref ve haysiyetini ortadan kaldıran uyuşturucu ile mücadele etmek için kaybedecek tek bir saniyemiz yoktur. Uyuşturucuya kurban verecek tek bir insanımız da yoktur!
Ekonomik problemler, uzun zamandır insanımızın canını yakmaya devam ediyor. Toplumsal huzurumuzu dinamitlemeye, parçalamaya devam ediyor. Yüksek enflasyon ne yazık ki, sadece ayda bir değişen istatistikî rakamlar dan ibaret değildir. Yüksek enflasyon; derinleşen ve kronik hale gelen yoksulluk demektir; temel ihtiyaçların giderile memesi, toplumsal huzurun tahribata uğraması demektir; böylece ülkenin sosyal, ekonomik ve politik istikrarsızlık anaforuna yakalanması demektir. Yüksek enflasyon; neden olduğu yoksullukla birlikte geleceğimizin teminatı çocuklarımızın yeterli düzeyde beslenememesi demektir; gençlerin uyuşturucu batağına düşmesi için uygun zemin demektir; ve enflasyon ahlaki temelleri ve toplumsal bağları sarsan zehirli bir sarmaşık gibidir. Kısaca, enflasyon toplumsal yıkım demektir.
Yüksek enflasyon, kelimenin gerçek anlamıyla ülke için bir “beka” sorunudur!
Yüksek enflasyon; hayatın her alanında kalitenin düşmesidir, insanca yaşama standardının yok olmasıdır, verimliliğin düşmesidir.
Bizim, Saadet Partisi olarak ısrarla insanca yaşam vurgusu yapmamızın nedeni de budur. Enflasyonla mücadele sadece ekonomik bir gereklilik değildir, aynı zamanda insanî bir görev ve zorunluluktur!
İktidardakilerin Tek Motivasyonları Bir 5 Yıl Daha O Koltuklarda Oturabilmektir. IMF’nin tahminlerine göre 2022 yılı sonunda; Türkiye, dünyada en yüksek enflasyona sahip dördüncü ülke olacaktır. Merkez Bankası ise enflasyonla mücadeleyi terk etmiş, enflasyon anketine katılanları yeniden belirlemenin çabası içindedir. Böylece, gerçek enflasyonu düşüremese de yılsonu enflasyon beklentisini aşağıya çekmek için çabalamayı tercih ediyor İktidar, sorunları etkili şekilde çözmek yerine, sadece görünmez kılmaya çalışıyor; sorunları sis perdesinin
arkasına itmeye, hasır altı etmenin telaşı içinde. Bunun da ötesinde, algı oluşturma metotlarıyla sorunları halkımızdan
gizlemeye çalışıyor. Seçime kadar, sanal olarak halkta refah artışı hislerini oluşturacak, kabartacak, böylece koltuğunu koruyabilecek. Hedefi bu. Bu hedefe varabileceğini düşünüyor. Sanırız bu büyük bir aldanış olacak.
Para piyasasında dolar rekor üstüne rekor kırıyor. Doların TL karşısındaki değeri 18 Lirayı çoktan aşmış, 19-20 liralara doğru hızla ilerliyor. Yabancı uzmanlar, doların gerçek değerinin çok daha yüksek olduğunu söylüyorlar.
Doların TL karşısındaki değerinin yükselmesi alım gücümüzün gün begün erimesine neden oluyor. Tam 1 yıl önce, 28 Eylül 2021 de ülkemizde asgari ücret 2825 lira iken dolar kuru 8,85 TL seviyelerindeydi. Dolayısıyla, 2021 Eylülünde asgari ücret yaklaşık 320 Dolara tekabül ediyordu. Asgari ücrete bir yılda 2 kez ve toplamda yaklaşık %95 düzeyinde
iyileştirme yapılmasına rağmen; bugün asgari ücret 297 Dolara tekabül ediyor. Şimdi yetkililere soruyoruz, geçen yılın asgari ücreti olan 2825 TL mi daha büyük, bugünün asgari ücreti olan 5500 TL mi? Milyonlarca asgari ücretli çalışanı mızın yaklaşık 23 doları nereye gitti? Vatandaşımızın cebinden bu parayı kimler nasıl aldı?
Sevgili gençlere, değerli iş adamlarımıza özellikle seslenmek istiyorum. Hani yandaş basın sokak röportajların da “Cep telefonunuzun markası ne?” diye soruyor ya, onlara şu cevabı veriniz: “ iPhone 14 Pro Max almak için, Türkiye’de 46 bin 599 TL ödemek gerekmektedir. Mevcut asgari ücretle yemeden içmeden sadece tasarruf ederek 8,5 ay çalışmak suretiyle bu telefon elde edilebilecek demektir. Halbuki, aynı cep telefonu için:
- İngiltere’de 20 gün çalışmak (1309 £)
- ABD’de sadece 2 hafta çalışmak (1199 $)
- İsviçre’de 1 ay çalışmak (1419 Frank)
- Almanya’da 1 ay çalışmak (1579 E) gerekmektedir.
Ülkemizin içine sürüklendiği durumu bu tablo ne kadar da güzel özetliyor. Üzülmemek elde değil, ama gerçek, işte bu.
Sorunlarımız Mevcut İktidar ile Asla Çözüme Kavuşmaz.
Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu bir başka uzun vadeli tehlike ise aşırı borçlanmadır! Ülkemizde kamu borç stoku hızla büyümeye, faiz yükü de buna paralel olarak hızla artmaya devam ediyor. 2021 Aralık ayı sonu itibariyle 2 trilyon 747 milyar TL olan Merkezi Yönetim Borç Stoku, Ağustos sonu itibariyle 3 trilyon 651 milyar TL’ye yükselmiş bulun maktadır. Maalesef bu miktarın 2 trilyon lirası faizlerden oluşmaktadır. Yani, anaparadan daha fazla bir faiz giderimiz vardır. Borç stokumuz sadece sekiz aylık dönemde 903,5 milyar TL artmış bulunmaktadır. Bu dönemde Merkezi yönetimin sırtına her ay ortalama 112,9 milyar lira iç borç yüklenmiştir. Kamu borcu sadece miktar olarak değil, milli gelire oranı bakımından da sürekli artma eğilimi içindedir. Borcun önemli bir kısmının döviz cinsinden olması ise ayrı bir sorun alanıdır. Artan dış borç stoku da öyle. Önümüzdeki bir yıllık dönemde ödenmesi gereken 182 milyar dolarlık kısa vadeli dış borcumuz vardır ve cari açığımız ise sürekli artmaktadır. Aslında bu rakamlar Türkiye’nin ekonomik açıdan nerelere doğru götürüldüğünün nerelere doğu sürüklenmekte olduğunun çok önemli işaretleridir.
Hükümetin ülkemizi getirdiği nokta ortadadır. Görünen köy, kılavuz istememektedir! Vatandaşlarımız müsterih olsunlar; ne kadar bozarlarsa bozsunlar, milletimiz tarihi bilinç, tecrübe ve iradesi ile bu maddi ve manevi
yaraları onarmasını bilecektir.! Ne kadar büyük bir enkaz bırakırlarsa bıraksınlar, milletimiz büyük iz’an ve irfanı ile 20 yılın enkazından kurtulmayı bilecek ve yeniden sağlam temeller inşa etmeyi başarabilecektir. Üzerine basarak ifade etmek istiyorum; evet oyun hilelidir, fakat maç da kazanılmaz değildir! Allah’n izniyle bunu millet olarak hep birlikte
Başaracağız, buna canı gönülden inanıyoruz. İktidara ve Ülkemizin Problemlerine Çözüm Üretmeye Talibiz. Mevcut ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için Saadet Partisi olarak gece gündüz gayret ediyor, çareler üretmeye
çabalıyoruz.
Kararlıyız. Milletimizle şu duyguları paylaşmak istiyoruz: Ülkemizde
-Her şeyden önce hukukun üstünlüğü hâkim kılınmalı, adalet sisteminin bağımsızlığı ve tarafsızlığı tesis edilmelidir. HAKKI
ÜSTÜN TUTAN ADİL BİR DÜZEN kurulmalıdır.
-Kurum ve kurallar işler hale getirilmeli ve yapısal reformlar bir bir hayata geçirilmelidir.
-Sürdürülebilir ve uzun vadeli iktisadi politikalar inşa edilmelidir.
-Ekonomide öngörülebilirlik sağlanmalı, iş ve siyaset dünyasında güven ortamı tesis edilmelidir.
-Biz Saadet Partisi olarak uzlaşı ve istişare kültürünü her alana yayacak ve BÜYÜK UZLAŞI’yı sağlayacağız.
-Kamu yönetiminde liyakati yeniden hayata geçireceğiz. ERDEMLİ BİR TOPLUM meydana getireceğiz.
-Para üzerinden para kazananları değil, üretenleri ve alın teri dökenleri destekleyeceğiz. HAKKANİYETİ ESAS alacağız.
-Refahın toplumun tüm kesimlerine yayıldığı, adil bir Türkiye’yi inşa edeceğiz. ÖRNEK BİR REFAH TOPLUMU
oluşturacağız.
-İstihdamı artıracak ve halkımızı sosyal yardımlarla değil, kendi ayakları üzerinde durur hale getireceğiz. İnsanımızı İŞSİZ VE AŞSIZ BIRAKMAYACAĞIZ.
Bizler siyaseti zenginleşme kaynağı olarak değil, ülkemize ve insanımıza hizmet aracı olarak görüyoruz.
Saadet Partisi olarak, onurlu ve tertemiz bir maziye, bir geleneğe sahip, insanlığa karşı sorumluluk bilinci yüksek bir görüşün temsilcisi olan siyasi partiyiz.
Bu sistemin başına kral veya despot olmak için değil, yozlaştırılmış sistemi değiştirmek için gelmek istiyoruz. Amacımız ISLAH’tır. Amacımız bağcıyı dövmek değil, eski bağcı da dâhil, 85 milyon insanımızın adil bir şekilde üzüm yiyebilmesini sağlamaktır. Dün merhum Erbakan Hocamızı anlayamayanların, bugün bizi anlayabilmesini bekliyoruz! Biz milletimizle birlikte kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz!" dedi.