Tarihi Kentler Birliği Malatya Toplantısı sona erdi

'Doğal-Kültürel Miras Zengini Yukarı-Aşağı Fırat Havzasının Ortak Değerlendirilmesi' üst başlığında düzenlenen Tarihi Kentler Birliği (TKB) Malatya Bölge Toplantısı kapsamında panel düzenlendi.

Ramada Altın Kayısı otelinde düzenlenen panele, Malatya Valisi Aydın Baruş ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan'ın yanısıra Tarihi Kentler Birliği Başkanı ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül, ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, İl Belediye Başkanları, ilçe belediye başkanları ve yöneticileri katıldı.

Havza boyutunda bütüncül yaklaşım

Panelde ilk olarak ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Şehir Plancısı A. Faruk Göksu bir sunum yaptı. Faruk Göksu, “Havza Boyutunda Bütüncül Yaklaşım” başlıklı ve slayt gösterisi eşliğinde yaptığı sunumunda Fırat Havzasındaki kentleri, değerlerini “paylaşan” ve “keşfeden” kentler olarak iki başlıkta inceledi.

İpek Yolu, yaşam kültürü, su, antik kentler ve kırsal miras gibi ortak kültürün değeri olan başlıca mirasların, havza kentleri arasında “doğru belgeleme” ve “yaşatarak koruma” yöntemleriyle mümkün olduğunu; yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerin ve üniversitelerin işbirlikleri geliştirmesinin önemini vurguladı. Toprağın, tarımın, zanaatların, lezzetlerin birleştirici güç olduğunun altını çizdi.

Ortak değerlerin belirlenerek sahiplik duygusunun pekiştirilmesiyle birlikte, havzanın temel risklerinin de daha hızlı saptanabileceğini vurgulayan Göksu; göller, taşınan köyler ve kırsal sorunların bu risklerin başında geldiğini vurguladı.

Havzadaki su kaynaklarının koruma önceliklerini, tüm kurumların “acil eylem planı”na dâhil etmesinin hızla planlanması gerektiğini vurgulayarak, kurum içi ve yurttaşlarla olan eğitim çalışmalarının da bir an önce başlamasını önerdi. ÇEKÜL Vakfı ve TKB'nin bu konuda her zaman desteğe açık olduğunu söyledi.

Göksu, kalkınma stratejisinde ise, mavi-yeşil ekonominin, spor ekonomisinin turizmde ve kültür odaklı kalkınmada katma değer yaratacağının altını çizdi. Kapasite artırma programları, yerel girişimler, teşvik ve fon programlarının havzanın geleceğindeki önemli kilit taşları olduğunu vurgulayan Göksu; toplumsal gelişmenin bu ölçütlerin bir plan çerçevesinde yürütülmesiyle mümkün olacağını söyledi.

Göksu, sunumunu bir yöntem önerisiyle tamamladı: “Havza kentleri; Elazığ, Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep, Osmaniye, Hatay, Kilis ve Şanlıurfa ‘9 Kent, 9 Buluşma' ana temasında ‘Fırat Buluşmaları'nı bir an önce başlatmalarıdır. Bu buluşmalar kapsamında, yukarıda saydığımız tüm birleştirici unsunlar detaylarıyla görüşülerek, 2023 hedefiyle 5 yılda 5 temada 19 proje çıkartmayı başarmalıdır. Bu ortak projeler kapsamında tüm kurumlar birleşmeli ve havzanın korunması, yaşatılması, günümüz insan ve doğasına olan sorumluk bilinciyle hem de gelecek kuşaklar için sağlanmalıdır.”

Aşağı Fırat Havzasındaki çalışmalarda son gelişmeler

TKB Genel Sekreteri ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Sezer Cihan ise, Fırat Havzasında yer alan 9 kentin, kamu-yerel-sivil-özel tüm kesimlerin katkısıyla planlanacak ve yerelde üretilecek çalışmaların çevre duyarlılığı gözetilerek hazırlanması gerektiğini vurguladı. Cihan, Gaziantep tarafından yürütülen çalışmaları özetledi ve havza ölçeğindeki etkilerini paylaştı. “Zaman, Fırat'ın zamanı olsun,” diyen Sezer Cihan, Fırat Havzası boyunca yürütülecek çalışmalarda, bölgede yaşayan gençleri de aktif bir şekilde havza kültürü ve doğasıyla buluşturmayı hedeflediklerini, bu noktada su sporlarını kurguladıklarını belirtti. Havzada sürdürülen çalışmaları, projenin yönetim planını ayrıntılarıyla paylaşan Sezer Cihan, tüm projelendirme sürecini, hem ulusal hem de uluslararası çalışmaları inceleyerek yürüttüklerini, dünya ölçeğinde bir değer olan Fırat'ı, daha önce yapılmış çalışmalar ve raporlar ışığında ele aldıklarını da belirtti.

Yukarı Fırat Havzasında işbirliğine dayalı bölgesel gelişim politikaları

Son konuşmacı Levent İskenderoğlu ise, havza ölçeğindeki koruma çalışmalarının ancak sivil inisiyatifin aktif katılımıyla olabileceğini kaydetti. Havza Birliğinin kurularak ortak bir kültür envanterinin hazırlanması gerektiğine dikkat çeken İskenderoğlu, ÇEKÜL Doğu Anadolu Araştırmaları Merkezinin havza kentlerine gönüllü destek olduğunu, özellikle somut olmayan kültürel miras değerlerini kayıt altına almayı hedeflediklerini söyledi. Havzada insan erozyonu yaşandığını da vurgulayan İskenderoğlu, imece kültürünün ve yaşatılmasının önemine değindi.

TKB Malatya Bölge Toplantısı öğrenciler, köylerin temsilcileri, muhtarlar, mimarlar, öğretmenler gibi farklı kesimlerden katılımcıların öneri ve sorularıyla devam etti. ÇEKÜL ve TKB'nin yürüttüğü Kırsal Miras Programı, şehir ve bölge planlama öğrencilerinin havzaya katkıları, Mimarlar Odasının desteğe hazır olması, koruma politikalarındaki siyaset üstülük değinilen başlıklar oldu.

Kapanış konuşmaları

TKB Danışma Kurulu ve ÇEKUL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen ise kapanış değerlendirmesinde şunları kaydetti:

“Türkiye Büyük Millet Meclisi 1984 yılında tarihi bir karar aldı; bu kültürel miras meselesinin büyük boyutlu olarak ele alınması yönünde, bizim sorumluluğumuzda uzun yıllar sonra böyle bir çalışma başlatıldı.

Meclis, tabandan aldığı verilerin ülke yararına yasalaşması için şekillenen mekandır. İlk defa benim başkanlığımda Kültür-Sanat Yayın Kurulu kurduk Meclis'te. Dünyanın en iyi kitaplıklarından birini oluşturduk. Bu süreç içinde en büyük noktalardan biri harekete başladığımız zaman Meclis'teki Divan Üyelerinin vesairenin ilk defa kültürel toplantılara girip dinlemeye başladı deniyor. Safranbolu ile devam ettik. Bütün Türkiye'yi taradık. Şimdi sizin bu bölgeye gelen Divan Üyeleri şu sözü verdi; bir tarihi binayı koruyacağız içine bu bölgenin araştırma merkezini getireceğiz dediler. Giderseniz Midyat'ta bir binamız var, giderseniz her kentte TBMM'nin orada geliştirdiği yerler var.

Eğer halkın varlığı ile devletin yönetimine kendini adamış kişiler, halkla olan ilişkisini sağlam bağlarla bağlamadıkça; yalnız etrafındakilerin sözünü dinleyip onu genel anlamda herkesin anladığı ve anlayışların birleştiği yer zannettiği zaman Meclis doğru dürüst bir yasa çıkaramaz. Yasanın çıkabilmesi için de her kentte herkesin bulunduğu yer başta olmak üzere bir kimlikli yer olduğunun bilincinin aşılanması gerekiyor. Eğer ben Türkiye'yi bir bütün olarak görüyoruz, parçalanmasın istiyoruz, zenginliğinin altının çizilmesini istiyoruz; uluslararası ortamlarda, dünyada mağaradan çıkıp ayakta durmuş, tarıma geçmiş bir insan sürecinin topraklarını kullanıyoruz diyerek arkamızda bu gücü taşımak zorundayız. O açıdan bugüne kadar geldiğimiz zaman gerçekten bugün çok mutlu oldum kim kundak konuşmuşsak bugün geldi.

O zaman şuna geliyorum başladığımız zaman yola inanınız hiçbir zaman kentin yerel halkından koparak gelmedik. İlk toplantıyı Safranbolu'da yaptığımız zaman herkes oradaydı. Ama herkes şüphe ile bakıyordu; bunlar bir şey söylüyorlar acaba nereye ne derece hangi öncelikle bize katkıları olacak diye kendisi ile ilgili kaygılarını öne çıkarıyordu. Sonra anladılarki beraberlikle olduktan sonra o kent o şeyde halkın oradaki her bireyi okumuşundan yaşlısına kadar ondan pay alabiliyor. Ben Safranbolu'da ilk konuşmamı yaptığım zaman bütün kadınlar oradaydılar. Hanımlar ve çocuklar çok önemli arkadaşlar. Eğitim, çocuğun geleceğidir. Biz eğer buna egemen olamazsak yarına yazık eden bir toplum oluruz.”

Prof. Dr. Metin Sözen, özetle, "Doğruları ararken beraberliğin tek güç olduğunu bilmek zorundayız. Kültür ve kimlik önceliğimizdir. Yerel yönetimler bu konudaki her adımını kayda geçirmelidir. Popülist davranışlarla, sizlerden önceki başkanların verdiği emekleri görmezden gelmeyiniz. Katılımcı olmak, destek olmak vazgeçilmez bir davranış biçimi olmalıdır. Uzaktan, alana çıkmadan fetva vermek yetmez. Bu salonda olan herkesle yıllardır el sıkışıyorum. Koruma çalışmalarına verdikleri emekleri biliyorum. Malatya'ya ev sahipliği için teşekkür ederim" dedi.

TKB ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, toplantının kapanış konuşmasında “Bütüncül yaklaşım bu toplantıdaki en önemli başlıklardan biriydi. Tarihi Kentler Birliği ve yerel yönetimler olarak kültürel mirasın korunması alanındaki sorumluluklarımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. İlçeler ve şehirler birbirinin rakibi değildir. Bölgesel ölçekte düşünüp paylaşarak planlama yapmamız gerekir. Üye belediyelerimizin bu konudaki başarılarını görüyoruz. ÇEKÜL Vakfının bu konudaki emeklerini de biliyoruz. Yeni başlıklarla üretimlerimizi daha kalıcı hale getirecek hedefler koymalıyız” dedi.

TKB Malatya Bölge Toplantısı alan gezisiyle devam etti

Bülten

Bakmadan Geçme