Neden şarkı söyledi, nasıl tepkiler aldı?
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş Gazete Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin sorularını cevaplandırdı.
İlk olarak partisinin İstanbul gençlik kolları tarafından düzenlenen programda şarkı söylemesiyle ilgili soruya cevap veren BTP lideri, “Türkiye'de çok uzun yıllardır süre gelen statükocu bir anlayış ve baskıcı bir rejim var. Tabi bu statükonun da dayattığı belli başlı formatlar var. Siyasetçi şu yaş grubunda olur, takım elbise giyer, bunu yapar gibi dayatmalar bunlar. Hâlbuki siyasetçi de bir insandır ve siyasi kimliğinin yanı sıra belli başlı özellikleri de vardır. Dolayısıyla sahnede gençlere ‘çıkarın telefonları' diyerek şarkı söyleyen Hüseyin Baş da bendim, Türkiye'deki temel problemlere çözüm üretmek için çalışan da benim. Siyasette hep şöyle bir söylem vardır: Halka inmek gerek; ben bu söylemi hep reddederim. Siyasetçinin halka inmesi gerekmez; siyasetçinin zaten halkın içinden çıkması gerekir. İnsanların ilgisini çeken, bu gergin siyasetin içerisinde ‘şarkılar söyleyebilen' bir genel başkanın olmasıdır. O ilgi de bizi mutlu etti” dedi.
“Gençlerin neler başarabildiği tarihte ispatlıdır”
Hüseyin Baş, “Genç genel başkan olmanın dezavantajları veya avantajları neler?” sorusuna da tarihten örneklerle cevap verdi.
Baş, “Genç olmamdan kaynaklı benim, dezavantajlı olduğumu düşünen insanlar aslında benim dezavantajım. Yoksa “ben gencim şunu yapamıyorum”, “bunu anlamıyorum” dediğim hiçbir şey yok. Fatih'in 20 yaşında İstanbul'u fethettiği, Atatürk'ün ilk savaşı olan Trablusgarp savaşını 30 yaşında yönettiği düşünülürse gençlerin neler başarabildiği tarihte ispatlıdır” dedi.
“Yarının Türkiye'sinde ben olacağım”
Türkiye'de genç seçmen oranının neredeyse yüzde 50'nin üzerinde olduğunu ifade eden BTP lideri, ‘Bu genç seçmen, siyasi partilerde kendinden bir parça arıyor, temsiliyet arıyor' dedi ve şöyle devam etti;
“Dijital bir Türkiye oluşturmak istiyorsak, yeni nesil bir Türkiye oluşturmak istiyorsak yeni nesil bir siyaset yapmamız lazım. Ben genç seçmeni hedefliyorum ve gençlerle yol alıyorum. Mesela 6 muhalefet partisi güçlendirilmiş parlamenter sistem metnini ‘Yarının Türkiye'si' olarak açıkladı. 'Yarının Türkiye'si diyorlar ama yarının Türkiye'sinde hiçbiri olmayacak. Yarının Türkiye'si demek için yarın Türkiye'de olacak insanlarla bu işi yapmanız lazım. Yarının Türkiye'sinde ben olacağım, gençler olacak. Aksi halde eksik kalır. Siyasetin artık gençleşmesi lazım.”
“Bırakalım ekonomi modellerinin nasıl bir safsata olduğu ortaya çıksın”
Partisinin erken seçimle ile ilgili tavrını da anlatan Hüseyin Baş, “Kanaatimce bir erken seçimden ziyade erkene alınmış bir seçim olacak gibi görünüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden aday olabilmesi için bu gerekli. Öncelikle muhalefetin erken seçim çağrılarını doğru bulmuyorum. Erken seçim olup olmaması kararını verecek olan muhalefet partileri değil. Eğer erken seçim olur da yurttaşın önüne sandık gelirse, halk gereken cevabı verecektir. Dolayısıyla ben erken seçim yapılmasını istemiyorum. Bırakalım yayınladıkları yeni ekonomik modeli uygulasınlar, 2023 seçimlerine kadar gitsinler, bizim için de bir ibret olsun. Ekonomik modellerinin nasıl bir safsata olduğu ortaya çıksın. Diğer yandan muhalefetin iktidarı ekonomi üzerinden eleştirdiği görüşüne katılmıyorum. Muhalefet ekonomiye temelden değil, ekonomik göstergeler üzerinden bakıyor. Yani yüzeysel” dedi.
“Milli Ekonomi Modeli'ne geçmemiz lazım”
Türkiye'nin ekonomik çıkışının Milli Ekonomi Modeli olduğunu belirten Hüseyin Baş şunları söyledi; “Hükümet, liberal bakış açılarının dayatmaları sonucu “sırtımıza yük olmasın, devlet rekabeti engellemesin” mantığıyla özelleştirmeye kapılarını tamamen açtı. 20 yılda gelinen nokta o yalancı baharların yıkımları oldu. Bizim ülke olarak Milli Ekonomi Modeli'ne geçmemiz lazım. Bütün insanların kendi toprakları üzerinden kazanımlar elde edebileceği, insan sermayesini devreye koyabileceği, yeraltı ve yerüstü bütün kaynaklarını kullanabileceği bir ekonomik bakışı geliştirebilirsek biz zenginliği yaşarız ve bağımsızlığımızı elde ederiz. Biz ekonomik ve sosyal bağımsızlığımızı elde edemezsek, birilerine bağımlı kalırsak Rusya ile Ukrayna savaştı diye burada bacaklarımız titrer.”
Altılı mutabakata parlamenter sistem cevabı
Altı siyasi partinin parlamenter sistem mutabakatını da değerlendiren Baş, “Parlamenter sistemin ve Türkiye'deki üniter yapının muhafazası bizim de kırmızı çizgimiz ve olmazsa olmaz şartımız. Bu sistemin değişmesi gerektiğini parti olarak biz de düşünüyoruz ama Türkiye'deki öncelikli problem halkın cebinde paranın olmayışı. Halkın faturalarını ödeyemeyişi, tencerenin boş kalması. Parlamenter sisteme dönüş çok kıymetli ve önemli ancak bu bizim ekonomik koşullarımızı düzeltmeyecek. Öncelikli problemleri çözmek için önce ekonomik anlamda bir mutabakata varmalı, önce bunlar görüşülmeli” dedi.
BTP bir ittifak içinde yer alacak mı?
BTP lideri, “Partiniz herhangi bir ittifak içerisinde yer alacak mı?” sorusuna ise şu cevabı verdi; “Belli kişilerle belli düzeyde görüşmeler yapıldı ancak resmi anlamda bir ittifak süreci yürütülmedi. Bize bu konuda bir talep gelirse parti yetkililerimizle, yönetim organlarımızla istişarelerimizi yapar karar veririz. Bunun yanı sıra kırmızı çizgilerimiz vardır. Kim ki Türkiye'nin bağımsızlığıyla ilgili, kim ki Atatürk çizgisi ile ilgili bir sorun yaşıyorsa o partiyle bizim ittifak birlikteliğimiz olamaz.”
“Cumhurbaşkanı adayı olacak kişi verdiği söze sadık kalmalı”
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, “Size göre cumhurbaşkanı adayı nasıl biri olmalı?” sorusuna da dikkat çekici bir cevap verdi.
Baş, “Türkiye Cumhuriyetinin ‘cumhurbaşkanlığına' aday olacak kişi öncelikle verdiği söze sadık kalacak bir isim olmalı. Türkiye'yi iyi temsil edebilen, demokrasi ruhunu yaşayabilen, devlet yapısını, devlet sistemini tanıyan ve uyum sağlayabilen, siyasi hırslarından arınmış, egemenliği milletin eline verebilecek, tecrübeli bir figür olmalı. Bizim yeniden bir 20 yıl kaybetmeye tahammülümüz yok. Diğer yandan sorulması gereken bir başka soru daha var: Güçlendirilmiş parlamenter sistem için bir araya gelen 6 parti, kendi içinden bir cumhurbaşkanı adayı çıkardığı takdirde bu kişi parti genel başkanı mı olacak? Eğer parti genel başkanı olacaksa partisinden istifa edecek mi? Kendisi partisinin milletvekili listesini yapacak mı? Bunlar demokrasiyi dilimizde mi içimizde mi yaşadığımızın ispatları olacak.”