Malatyaspor'un Muhteşem Başkanı Nurettin Güven

Malatyaspor'un Muhteşem Başkanı Nurettin Güven

Sosyal Paylaşım Facebook'ta sayfasında paylaşan İrfan Yazgan kardeşime teşekkür ediyorum.Alıntı olan bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.. Bugünlerde Brezilyalılara sırtımızı yaslasak da ilk büyük adımı 1988'de Malatyaspor atmıştı. 1982 Dünya Kupası'nda oynamış Carlos, Eder ve Serginho'nun Malatya günleri hiç unutulmayacak ________________________________________ Boğaziçi'nin güzelliğini hayranlıkla seyrederek yemeğini yiyen, içkisini yudumlayan, Dünya Kupası oynamış Brezilyalı futbol yıldızı hemen sağında oturan kulüp başkanına sormadan edemedi: “İstanbul çok güzel bir şehir. Malatya'da da deniz var mı?” Aldıkları yanıt yarı şaka yarı ciddiydi: “Malatya'ya gidince denizi görürsünüz!” Zaten o gün de, ondan sonrası da hep böyle geçti, yarı şaka yarı ciddi… Hatta belki komedi, belki trajedi. Bu, Malatyaspor'un başkan Nurettin Güven önderliğinde “bomba” transferler yaparak üç Brezilyalı yıldızı Malatya'ya getirmesinin öyküsüdür. O 1998 Temmuz'unda üç Brezilyalı futbolcu, Carlos Roberto Gallo, Eder Alexio de Assis ve Serginho Chulapa, uzun süren dedikodular, doğru olup olmadığı belli olmayan haberler ve spekülasyonlardan sonra Malatyaspor'la sözleşme imzaladı. Hürriyet gazetesi 17 Temmuz 1988 günü bu haberi spor sayfasının manşetinde, “Şaka değil gerçek: Eder ve Serginho İstanbul'da” başlığıyla verdi. Haber aynı gazetenin bugün spor müdürlüğünü üstlenen Esat Yılmaer'in imzasını taşıyordu ve şöyle devam ediyordu: “Şaka değil, gerçek… Brezilya Milli Takımı'nın 1982 Dünya Kupası'ndaki iki yıldızı Serginho ve Eder, dün Malatyaspor için İstanbul'a geldi!.. Üçüncü transfer kaleci Carlos ise bir hafta sonra geliyor. Malatyaspor bu üç ünlü futbolcunun transferi için 3.5 milyar lira harcadı.”Atatürk Havaalanı'nda Malatyasporlu yöneticiler ve taraftarlar tarafından davullu zurnalı bir kalabalık tarafından karşılanan sambacılar, yüzlerce aracın oluşturduğu bir konvoyla otellerine götürüldü. Kendisini karşılamanın coşkusuna kaptıran Eder, başkan Nurettin Güven'e şampiyonluk sözü verirken o yılın bir başka transferi Toni Schumacher'e de ilk maçlarında dört gol birden atacağını söylemekten çekinmedi. Başkan Güven gazetecilerin karşısında son derece mağrur bir ifadeyle konuşuyordu: “Biz bu oyuncuları aldık deyince kimse inanmamıştı. İşte buradalar. Daha sonra gelecek Carlos ile birlikte bu oyuncuları transfer ettiğimiz için Brezilya'da yer yerinden oynadı. Hatta taraftarlar kulüplerini kurşun yağmuruna bile tuttu. Hedefimiz şampiyonluk.” Malatyaspor'un bu hamlesiyse 1988-89 sezonundaydı ve Türkiye'de Brezilyalı futbolcu henüz tam olarak başlamamıştı. O yaz, önce Boluspor, ardından da Sarıyer ve Malatyaspor bu furyayı başlattılar. Gazeteler “Yugoslav, Alman derken futbolumuzda yeni bir moda başlıyor: Brezilya modası” başlıklara atıyordu. Akıllardaysa en çok Malatyalı üç sambacının hikâyesi kaldı. Boluspor'un Oliviera'sı ve Sarıyer'in Silva'sı Anadolu takımlarımızın bugünkü transferlerini andırırken Malatya'nın Brezilyalıları çok daha farklıydı. Bu transferlerin ne anlama geldiğini anlamanız için günümüze bir uyarlama yapmak ve 2002 Dünya Kupası'nda Brezilya Milli Takımı'nda oynayan kaleci Marcos, Ronaldo ve Ronaldinho'nun aynı anda ortalama bir Anadolu takımımıza geldiğini düşünmeniz yeterlidir. Malatyaspor bir önceki sezonu ligi dördüncü sırada bitirmişti ve dört büyüklerin ağzını sulandıran bir kadroya sahipti. Orta sahanın beyni Ünal, golcü Oktay, hızlı forvet Feyzullah, libero Ceyhun gibi isimlere bu üç Brezilyalıyı ekleyen Nurettin Güven şampiyonluktan bahsetmekte kâğıt üstünde haklıydı. Ancak onun hayali ihracat skandallarına karışmış tartışmalı geçmişi Malatyaspor'u gölgeliyor, takımın geleceğinin nasıl olacağını belirsizliğe itiyordu. Tabii bir başka sorun daha vardı. Güven üç Brezilyalıyı getirmişti getirmesine ama o dönemde Türkiye 1. Ligi'nde sadece iki yabancı futbolcu oynatmaya izin vardı! Başkan Güven bu durumun değişeceğine inanıyordu: “Bizim üçüncü, hatta dördüncü yabancı oynatılması için girişimlerimiz var. Eder, Serginho ve Carlos için Türk vatandaşı diyebilirsiniz. Hatta çok sempatik bulduğum Eder'i nüfusuma geçireceğim. Bunlar Türk vatandaşı olunca kendi adlarına üç Mercedes ile bin otomobil getireceğiz. Gümrük muafiyetiyle getireceğimiz otoları satarak, bir ölçüde transfer maliyetlerini düşüreceğiz.” Başkan bunları söylüyor ve federasyonunun lig statüsündeki boşluklar bulunduğunu, bunları değerlendirerek üç sambacıyı aynı anda oynatacaklarını söylüyordu. “Turgut Özal ve Erdal İnönü Malatyalı oldukları için onlarla iftihar ediyoruz. Kendilerini ziyaret edip şampiyonluk yolunda manevi yardım isteyeceğim” diyerek hemşerileri Başbakan Turgut Özal ile o günlerin ana muhalefet lideri SHP genel başkanı Erdal İnönü'ye kendilerine yardım etmeye çağırıyordu. Transferin asıl yıldızı Brezilyalılar değil, bitmek bilmeyen vaatleriyle Nurettin Güven'di. Merhum Kazım Kanat'ın yaptığı bir röportajda Güven şöyle konuşmuştu: “Sezon açılışını muhteşem yapacağım. 26 Temmuz'da Malatyaspor, Santos'la oynayacak.” Böyle bir maç yapılmadı herhalde Pele'nin takımının yöneticileri onu kazıkladı! “Maradona ile 12 milyar liraya anlaştım. Yönetim Kurulu üyelerine dedim ki 9 milyarı ben veriyorum, siz de 3 milyar verin. Yöneticiler bu parayı vermediler, ben de kızdım, Maradona'yı almaktan vazgeçtim.” Maradona o zamanlarda Napoli'de futbol efsanesi olarak dünyayı kasıp kavuruyordu! “Başkanları olmam için Beşiktaş benden 600 milyon, Fenerbahçe'yse bir buçuk milyar lira istedi, kabul etmedim. Kongre üyesi olduğum Beşiktaş'a mutlaka başkan olacağım.” Efsane başkan Süleyman Seba, Fenerbahçe'nin başında da 103 gollü rekoru kıracak takımı kuran Tahsin Kaya'nın bu tekliflerden haberi olup olmadığı meçhul! “Malatyaspor'un iç transferi için bir milyar 300 milyon, üç Brezilyalı için 3 milyar 700 milyon lira ödedim. Malatyaspor için daha 5 milyar harcayacağım ve bu sezon şampiyon olacağız.” Bu vaadin arkasından yaşananlar, bu yazının bundan sonraki bölümünü oluşturuyor! Carlos takımıyla maçı olduğu için Malatyaspor'a vatandaşlarından bir süre sonra katıldı. Onun uçağı 20 Temmuz'da İstanbul'a inerken Eder ve Serginho sarı kırmızılıların Bolu'daki kampında Boluspor'la yaptığı hazırlık maçında ter döküyordu. Ancak henüz 90 dakika oynayacak fizik güçleri ya da niyetleri yoktu! Hürriyet gazetesi bu maçı “İki Brezilyalı yalvar yakar sahaya çıkarıldı…” üst başlığı ve “Eder ve Serginho ile 17 dakika” başlığıyla vermişti. Maç 2-2 bitmiş Boluspor'un golleri Brezilyalıların sahada olduğu ilk 17 dakika içinde, Malatyaspor'un sayılarıysa onlar oyundan çıktıktan sonra gelmişti! Maçı izleyenlerden birisi de Ziya Şengül'dü. Ziya Kaptan maçtan sonra şunları yazmıştı: “Eder futbolcu… Serginho, Eder kadar eder mi, tartışılır. Brezilyalı futbolcuların hazır olmadıklarını biz gördük. Kendileri de söylediler. 17 dakikalık sürede izlediğim futbolculardan Eder'in, klas birkaç hareketiyle beğenimizi kazandığını belirtelim. Serginho, gurbetçi bir duygusallık içinde sahada dolaştı durdu.” Maç yazılarında Eder'in nefis bir ara pası attığı ve güzel bir vücut çalımı yaptığı yazılırken, Serginho'nun bir kez topla buluşup, onda da attığı kafa şutunun dışarı gittiği anlatılıyordu. Ziya Şengül sezon öncesi takımları mercek altına aldığı yazı dizisinde Eder'i olağanüstü güzellikte bir hüneri barındıran sol ayaklı, samba yaparcasına kıvrak, bayıltıcı şut atan, frikikleri penaltıdan kolay gol yapabilen bir futbolcu olarak nitelendirmişti. Serginho'nun karnesineyse kafa toplarında başarılı, Brezilya'da gol krallığının iddialı ismi, ağır olmasına rağmen ustaca gol atmayı bilen bir futbolcu olduğu notlarını düşmüştü. Ekibe sonradan katılan Carlos içinse Şengül şunları kaleme aldı: “Gilmar'dan sonra Brezilya'nın çıkardığı en iyi kalecilerden biridir. Yandan gelen toplarda Avrupalı kaleciler kadar başarılıdır. Topu oyuna Brezilyalı orta saha oyuncusunu aratmayacak şekilde ayağıyla ustaca sokar.” Takıma en geç katılan kaleci Carlos, Malatyaspor formasıyla resmi bir maça çıkan ilk Brezilyalı oldu. Onun gelişiyle ligdeki 1. haftada karşılaşılan Samsunpor'la yapılacak maç öncesinde Malatyaspor'da işler karışmıştı. “Manevi evlat” Eder bir anda ortadan kaybolmuş, Brezilya'ya döndüğü ve Botofago ile anlaştığı haberleri gündeme gerçek bir bomba gibi düşmüştü. Başkan Güven üç futbolcuyu oynatmak için futbol federasyonunu mahkemeye vereceklerini söylerken laf arasında Eder'i geri getirmek ve Botofago'dan aldığı 40 bin dolarlık avansı karşılamak için Brezilya'ya gideceğini de söylüyordu. Aynı günlerde ligin ilk maçına hazırlanan Malatyaspor'un yerli futbolcuları antrenman öncesinde bir araya gelip transfer taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle bir toplantı yapıyor ve İstanbul'daki genel sekreter Erol Kaner'le telefonla konuşuyor ve kendisinden “Size devlet memuru sözü. Paralarınız yarın ödenecek” teminatını alıyordu. Kulüpte para sıkıntısı olduğu, kadrodaki futbolcuların lisans ve vergi işlemleri için gereken 18 milyon lirayı borçla ödediklerinden iyice ayyuka çıkmıştı. Bu kargaşa arasında çıkılan Samsunspor deplasmanında kalede Carlos vardı ve maç 1-1 bitti. Ligin ikinci maçında Adanademirspor'u evinde 2-1 yenen Malatyaspor'un kadrosunda Carlos ve Serginho yer aldı. Brezilyalı golcü maçta son derece silik oynarken birkaç gün sonra Beden Terbiyesi ve Spor Genel Müdürü Kemal Kâmiloğlu ile Futbol Federasyonu Başkanı Halim Çorbalı takımların 16 kişilik maç kadrosunda üç yabancı futbolcu bulundurabilme hakkının sadece iki tanesini aynı anda sahaya sürebilme şartıyla birlikte getirme yönünde çalıştıklarını açıkladılar. İşler Nurettin Güven'in istediği gibi giderken Eder'in geri dönmemesi bu kazanımı Malatyaspor için oldukça anlamsız kıldı! Bütün yaz mevsimi tartışılan Malatyaspor, İstanbul'a ilk olarak 3 Eylül 1988 günü Galatasaray'ın konuğu olarak geldi. Eder yine yoktu, Carlos ve Serginho, takımın yerli yıldızları Ünal, Oktay ve Feyzullah'la birlikte sahadaydı. Hiçbiri işe yaramadı ve İstanbul'un sarı kırmızılıları Malatyalı renktaşlarını tam 6-0 yendi. Carlos altı gol yemesine rağmen bir o kadar da kurtarış yapmış, gollerin bazılarını kurtarmış, dönen topa vuran Galatasaraylılara engel olamamıştı. Serginho ise vurduğu ve direkten dışarı çıkan bir kafa topuyla kendisini ancak 63. dakikada hatırlatabilmişti. Tanju, İlyas, Prekazi, Uğur ve iki gol atan Mirsad maçı gerçek bir karnavala çevirmişti. Özkan Sümer bir futbol adamı kimliğiyle yazdığı yazısında paralarını alamamaktan şikâyet eden Malatyasporlu futbolculara kızgınlığını ortaya koyuyordu: “Kadrosunda birçok kaliteli oyuncu bulunmasına rağmen, bir mahalle takımında bile rastlanmayacak sorumsuzluk, isteksizlik ve düzensizlik içinde olmaları hiçbir şekilde bağışlanır gibi değil. Profesyonel bir oyuncu maçı kaybederek değil, kazanarak haklarını almayı düşünmelidir.” Sümer, en ağır eleştirisiniyse Serginho ve onu transfer edenler için saklamıştı: “Bir de Malatyaspor'da Serginho rezaleti var ki dayanılır gibi değil. Malatyaspor'un bu oyuncuyu sansasyon amacıyla kadrosuna dâhil ettiği muhakkak. Ne var ki, ülke adına bundan daha utandırıcı bir şey olamayacağını da birilerinin hatırlatması gerekir.” O pazar günü, transfer şampiyonunda yaşananlarsa unutulacak gibi değildi. Gazetecilerin sorularını oldukça üzgün bir şekilde yanıtlayan Carlos “Hayatımda altı gol yediğimi hatırlamıyorum. Golleri ben yedim ama herkes hatalıydı. Daha ne söylememi bekliyorsunuz?” derken teknik direktör Nihat Atacan da “Bize verilen sözler tutulmadı. Futbolcuların bu ortamda yapacak fazla bir şeyleri yoktu. Eşyalarımı toplayıp Eskişehir'e dönüyorum” diyerek istifa ediyordu. Futbolcuların maç öncesinde formalarında bulunan başkan Nurettin Güven'e ait forma reklamının olduğu bez parçalarını yırtıp, sahaya reklamsız olarak çıkmaları; Feyzullah'ın “Bu yöneticilerin hepsi sahtekâr. Para vermedikleri gibi bir de herkesi Eder gelecek diye uyutuyorlar” sözleri; tüm takımın ağzındaki “Ayrılma vakti geldi galiba, herkes kiralanmak için takım arayacak” cümlesi hızlı başlayan bir devrin, aynı hızla sona erdiğinin tartışılmaz bir ispatıydı. Ya da futbol kamuoyu öyle sanmıştı! Sadece bir gün sonra Nurettin Güven, bulunduğu İtalya'dan dönmüş, saatin gece bir buçuk olduğuna bakmadan futbolcuların kaldığı Suadiye Oteli'nde bir basın toplantısı yaparak herkese meydan okumuştu. Zaman zaman sinirlenip ayağa kalkan ve şov yapan Güven şöyle esip gürlemişti: “Yeni teknik direktörümüz Didi ve Eder çarşamba günü İstanbul'a gelecek. 8 milyon 400 bin dolarlık hisse senedi sattım, bu parayla tüm futbolcuların alacaklarını ödeyeceğim. Malatyaspor'da kimsenin beş kuruş parası kalmayacak. Bu yıl Malatyaspor'un senesi olacak. Henüz kaybedilmiş bir şey yok. Didi ve ünlü Brezilyalı futbolcularımızla Malatyaspor şampiyonluğun tek adayı olacak. Sözüm senettir. Maradona ve Gullit gelecek seneye Malatyaspor forması giyecek.” Gazetelerde yayımlanan haberlerde Güven'in aşırı alkollü olduğuna dair küçük notlar da yer alıyordu! Didi ve Eder gelmedi, tabii ki Maradona ve Gullit de! Tarihe geçen o gece yarısı basın toplantısından sadece dört gün sonra Güven, Didi'den vazgeçtiğini ve takımın başına Tele Santana'yı getireceğini açıkladı. Bu arada Malatya'da ona karşı tepki doğmaya başlamıştı ve başkanın buna karşı da yanıtı vardı: “Bu arada bana alternatif arandığını duydum. Başkanlığı bırakmaya şimdilik niyetim yok. Ancak Malatyaspor'u şampiyon yaptıktan sonra düşünürüm.” Tüm vaatleri gibi başkanlığı şampiyonluktan sonra bırakabileceği vaadini de tutmadı Nurettin Güven ve ligin 8. hafta maçlarının ardından 10 Ekim 1988 günü yönetim kuruluyla birlikte istifa dilekçesini sundu ve kulüp Malatya Müteşebbis Yönetim Kurulu'na devredildi. O güne kadar Malatyaspor iki galibiyet, üçer yenilgi ve beraberlikle dokuz puan toplamıştı. Sezon öncesinin gol kralı adayı Serginho daha bir gol bile atamamıştı! Yaşamında 35 yılı ardında bırakmış Serginho siftah yapamadığı gibi çeşitli nedenlerle maçların çoğunda sahaya bile çıkmıyordu. Bu durum futbolcunun içinde bulunduğu şartlardan ileri geliyordu. Öyle ki Serginho, Nurettin Güven'in şu vaatlerini ciddi bir teklif olarak kabul etmiş ve Malatya'ya gelmişti: 400 bin dolar (yaklaşık 500 milyon lira) transfer ücreti, İstanbul'da havuzlu bir villada yaşayıp Malatya'ya maç için gitme, Mercedes otomobil. Temmuz ayında anlaşma yapan Brezilyalı futbolcu ekim ayına kadar kulüpten sadece bir milyon 700 bin lira almıştı. Kulüp ona 100 bin lira maaş verirken, havuzlu villa yerine de eski kaleci Yaşar'ın oturduğu mütevazı apartman dairesi tahsis edilmişti. Yaklaşık 3 milyon liralık faturayı ödeyemeyince ev sahibi, Serginho'nun telefonunu da kestirmişti. Benzer şartlarda yaşayan ve kariyerinin en kötü günlerini geçiren Carlos ise formasına saygıyı kusur etmiyor ve üç direk arasında çile doldurmaya devam ediyordu. 17 Ekim'de günü ailevi nedenler öne sürerek Müteşebbis Kurulu'ndan ülkesine gitmek için 10 günlük izin aldı. Transfer olurken Nurettin Güven'den, havuzlu villa sözü alan ancak yaklaşık iki ay boyunca kulübün Pınarbaşı'ndaki tesislerinde kalmakla yetinen Carlos'un geri döneceğine kimse inanmıyordu. Carlos, neden ismini dünya futboluna yazdırdığını, futbolun sadece para olmadığını, karşı taraf sözünü tutmasa da insanın kendi sözünün arkasında durması gerektiğini 28 Ekim'de, hem de kendi ifadesiyle “kulüpten beş kuruş almamasına rağmen” geri dönerek ortaya koydu. Bir gün sonraki maçta Carlos sahada olmasa da vatandaşı nihayet golle tanıştı ve Boluspor ağlarına iki gol bıraktı. Ancak Serginho yaşadıklarından dolayı takımdan öylesine kopmuş, futboldan öylesine soğumuştu ki Malatyaspor'un Konyaspor'a yedi gol attığı maçta bir kez bile topu ağlara gönderememiş, takımın en kötü oyuncusu olmuştu. Carlos içinse bir hafta iyi bir hafta kötü gidiyordu. Galatasaray'dan sonra Fenerbahçe'den de altı gol yedi, Beşiktaş ise ona insaflı davranarak sadece dört gol attı! Malatyaspor bir önceki sezon fırtına gibiydi. Galatasaray ve Beşiktaş'ın ardından üçüncü sıradaydılar ve 64 golle ligin üçüncü golcü takımıydılar. Yapılan transferler ve kâbus gibi geçen 1988-89 sezonu sonrasındaysa ligdeki yerleri 12., attıkları gol sayısı 59, yediğiyse 68'di. Trabzonspor'la beraber ligin en golcü beşinci takımıydılar; gol yeme anlamındaysa üçüncü sıradaydılar! Nurettin Güven kendi reklamını yapmak ya da adının karıştığı hayali ihracatın gölgesini Malatyaspor'la temizlemek yerine gerçekten şampiyonluğa oynayacak bir takım yaratmayı düşünüyor olsaydı sansasyonel transferler yerine Ünal, Oktay ve Feyzullah'ın yanına takımın savunmasına katkı sağlayacak isimlere sarı kırmızılı formayı giydirirdi. Eder Malatya'ya hiç geri dönmedi, Carlos ve Serginho çile doldurmaya devam ettiler; Serginho bir, Carlos iki sezon Malatyaspor forması giydiler. Nurettin Güven yurt dışına gitti; 1993'te Fransa'da 29 kilo eroinle yakalandı ve 18 yıl hapis cezası aldı ancak hapse girmeden önce İngiltere'ye kaçmayı başardı. Bir zamanlar üç büyüklerin belalısı olan Malatyaspor'sa 1989-90 sezonun 2. lige düştü, bir daha da eski gücüne kavuşamadı. Olan doğunun sarı kırmızılısına âşık taraftara oldu. Ne yazık ki futbol dünyamız daha sonra da böyle “maceraperestler”le karşılaştı ve Cem Uzanlar, Fadıl Akgündüzler benzer bir şekilde yeşil sahalarda fink attı, bazı takımları kurulduklarına pişman ettiler. Hayatında altı golü ilk kez Nurettin Güven yüzünden yiyen Carlos'un hatırına bundan sonra bu tarz başkanlardan uzak durmak niyetiyle… İRFAN YAZGAN ALINTIDIR

Bülten
Yorumlar 1
Futbol Analiz 22 Ocak 2024 01:38

Muhteşem bir yazı olmuş.Evet Nurettin Güven Başkan Futbol hafızamıza vede tarihimize Altın harflerle yazılmış 3 Dünya starını transfer ederek Malatya futbol tarihine ismini yazdırdı.

Bakmadan Geçme