Kiraz '41 Madencinin Yaşamını Yitirmesi Kader, Kaza Ya da Fıtrat Denilerek Geçiştirilemez'
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya İl Başkanı Enver Kiraz
Kiraz;“Bartın-Amasra'daki maden faciasında, göz göre göre ölüme gönderilen 41 madencinin yaşamını yitirmesi kader, kaza ya da fıtrat denilerek geçiştirilemez” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Malatya İl Başkanı Enver Kiraz Bartın-Amasra'daki maden faciası yaşanılan gelişmelerle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. İl Başkanı Kiraz AKP iktidarında hayatını kaybeden madencilerin sayısının 1983'e yükseldiğini, Türkiye'nin, işçi ölümlerinde Avrupa'da birinci, dünyada 9'uncu sıraya yükseldiğini kaydetti.
CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi;
“Bartın-Amasra'da Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TTK) ait maden sahasında; Sayıştay başta olmak üzere denetim raporlarında tüm uyarılara rağmen alınmayan önlemlerin, ihmallerin sonucunda, adeta bir katliam yaşandı.
Böylesi büyük bir faciada bile toplumdan gerçekleri gizlemeye, olaydaki ihmaller zincirinin üstünü örtmeye, yetkili ve sorumluları kamuoyunun dikkatinden kaçırmaya çalışan iktidarın bu tavrı kabul edilemez.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının kısa süre önce söz konusu madeni ziyaret ederek önlemler konusunda övgülerde bulunduğu ortaya çıktı. Bartın-Amasra'daki maden ocağı faciasından 9 gün önce uyarı raporunu yazan Sayıştay'ın Enerji Dairesi Başkanının madene ‘nezaket ziyaretinde bulunduğu' anlaşıldı. Sayıştay raporundaki uyarıların ortaya çıkması ve kamuoyu tepkisinin büyümesi üzerine TTK açıklama yaparak, rapordaki uyarılarla ilgili değerlendirmelerin ‘dezenformasyon' olduğunu öne sürdü.
Facianın ardından iktidar sözcülerinin de dezenformasyon uyarısı yapmaları, TBMM'den geçirilen dezenformasyon ve gerçeği örtme, halkın haber almasını engelleme yasasının gerçek amacını daha ilk günden açık etti.
2002'den bu yana bu iktidar döneminde iş kazaları, özellikle maden faciaları ve can kayıpları büyük artış gösteriyor. Hiçbir iktidar döneminde bu iktidar dönemi kadar maden ruhsatı dağıtılmadı. Zeytinlikler, yeşil alanlar, ormanlar, maden rantına açıldı.
Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ve TTK'ya ait linyit ve taşkömürü maden sahalarının işletmesi rödovans yöntemiyle, kâr paylaşımı esasıyla 25-30 yıla varan sürelerle iktidara yakın özel şirketlere, müteahhitlere verildi.
Soma'daki facia bu kâr hırsı odaklı özelleştirme modelinin en somut örneğidir.
301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma katliamında sahanın işletmesini üstlenen özel şirketin iş güvenliği önlemlerine yatırım yapmaksızın kazancını artırmayı ön planda tuttuğu ortaya çıkmasına karşılık sorumlular çok küçük cezalarla kurtuldular. Davanın temyiz aşamasında Yargıtay ceza dairesindeki üç üye birden değiştirilerek şirket aleyhine verilen cezalar bozuldu ve sorumlular hafif cezalarla serbest kaldı. Soma mağdurlarının avukatları ise şu anda cezaevinde.
Maden sahalarının işletmesini kendisine yakın müteahhitlere, şirketlere veren iktidar, iş sağlığı-iş güvenliği alanında 2010 yılında çıkarttığı yasa ve buna bağlı yönetmelik değişikliğiyle özelleştirmeye gitti.
İktidarın bilinçli politikalarıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulu, mühendis ve hekimlerden oluşan İşçi Sağlığı İş Güvenliği Müfettişleri işlevsizleştirilirken, müfettiş kadrosu sayısı yetersiz kaldı.
Cumhurbaşkanı ve başında bulunduğu AKP iktidarında 20 yılda, 41 madencinin yaşama veda ettiği Amasra faciası da dahil, maden ocaklarındaki ihmallerde hayatını kaybeden madenci sayısı 1983'e yükseldi.
İşçinin, çalışanın hayatını hiçe sayan, güvenli ve sağlıklı çalışma ortamını işçilere çok gören, madenleri, işletmeleri kâr hırsı odaklı bir anlayışa dönüştüren bu politikalarla Türkiye, Eurostat verileriyle iş kazalarında, işçi ölümlerinde Avrupa'da birinciliğe yükseldi. Türkiye yine bu iktidar döneminde Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) istatistik ofisinin (ILOSTAT) 2021 verileriyle, dünya sıralamasında 9'uncu!”