Her 100 Kişiden 13'ü Böbrek Taşı Rahatsızlığı Yaşıyor
Memorial Şişli Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Fatih Yanaral
Böbrek taşı tüm insanlarda en sık rastlanan rahatsızlıkların başında geliyor. Geçmişte erkeklerde daha çok görülen böbrek taşlarıyla; genetik ve bölgesel faktörler, yetersiz sıvı alımı, gereğinden fazla protein- tuz tüketimi ve fazla kilolar nedeniyle günümüzde kadınlarda da yaygın olarak karşılaşılıyor. Ülkemizde yaşayan her 100 kişiden 12-13'nün hayatının bir döneminde karşılaştığı böbrek taşları zamanında tedavi edilmediği takdirde böbrek yetmezliği gibi hayati risklerle sonuçlanan rahatsızlıklara neden olabiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Üroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Fatih Yanaral, böbrek taşlarının nedenleri ve erken tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Ülkemiz böbrek taşı riskini artıran coğrafi bölgenin tam ortasında bulunuyor
Böbrek taşının oluşumundaki en önemli sebeplerden birisi genetik ve bölgesel faktörlerdir. Ülkemiz de böbrek taşına neden olan coğrafi bölgelerin tam ortasında bulunmaktadır. Bu durum da her bireyi böbrek taşı oluşma riski ile karşı karşıya bırakmaktadır. Yüksek coğrafi risk faktörünün yanında günümüzde hızla yaygınlaşan sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşamın neden olduğu aşırı kilolar, yetersiz sıvı alımı, gereğinden fazla tüketilen protein, karbonhidrat, tuz tüketimi de böbrek taşı riskini birkaç kat daha artırabilmektedir.
Asitli içeceklerden uzak durun
Böbrek taşı kanda bulunan ve böbrekler yoluyla vücuttan atılan bazı minerallerin idrarda çözünürlüğünün azalması ve idrarda birikmesiyle oluşmaktadır. Tüm hastalıklarda olduğu gibi böbrek taşı riski altında olan kişilerinde taş oluşmadan önce bazı önlemler alması büyük önem taşımaktadır. Öyle ki ailesinde taş hastalığı hikayesi olan kişiler başta olmak üzere tüm bireylerin böbrek taşı oluşma riskini en aza indirmesi için bol su tüketmesi gerekmektedir. Bol su ve sıvı tüketmek böbrek sağlığını koruyarak böbrek taşı oluşma riskini de azaltmaktadır. Ancak sıvı tüketiminin asitli içeceklerle olmaması gerekir. Çünkü asitli içecekler taş oluşumu riskini artırabilmektedir. PH oranı yüksek suların tercih edilmesinin dışında egzersiz ve kilo kontrolü de böbrek taşı oluşumunun önlenmesinde büyük önem taşımaktadır.
Bıçak saplanır tarzda ağrılar böbrek taşı habercisi olabilir
Böbrek taşı olan hastalarda en sık görülen şikayet sırt ve bel ağrısıdır. Böbrek taşı; taşın olduğu böbrek tarafındaki uzun süren ağrılar ya da bıçak saplanır tarzdaki şiddetli ağrılar ile kendisini belli etmektedir. Ayrıca idrar yaparken yanma, idrar renginde değişiklik, bulantı, kusma ve ateş de böbrek taşının belirtisi olabilir.
Zamanında tedavi edilmeyen böbrek taşı böbrek yetmezliğine neden olabiliyor
Bir böbrek taşı tespit edildiğinde, tedavi planlamasındaki en önemli faktör taşın boyutu ve böbrekteki yeridir. Taşın boyutu ne kadar büyükse, hastanın taşı kendiliğinden düşürme şansı o kadar azdır. Tıbbi cihazlardaki ve lazer teknolojisindeki gelişmeler sayesinde böbrek taşlarının cerrahi tedavisinde artık kapalı endoskopik yöntemler kullanılmaktadır.
Böbrek taşları herhangi bir cerrahi işlem olmadan lazerle temizlenebiliyor
Kişiye göre planlanan böbrek taşı ameliyatları günümüzdeki teknolojik imkanlarla tedavi edilebilmektedir. Bükülebilir ve ince aletler ile dış idrar yolundan girilerek lazer yardımıyla böbrekteki taşlar kırılabilmektedir. Fleksibl URS isimli bu tedavi sonrası hastanın hastanede yatış süresi genellikle bir gündür. En büyük avantajlarından biri işlemin herhangi bir cerrahi kesi olmadan idrar kanalından girilerek yapılmasıdır. Bu sayede hastalar evlerine ve sosyal hayatlarına daha kısa sürede dönebilmektedir. Özellikle endoskopik taş cerrahisindeki tecrübenin artması ve teknolojideki ilerlemelerle birlikte bu yöntemle böbrekte 2-3 cm'ye kadar olan taşların tamamen kırılarak çıkarılması mümkün olmaktadır. Çoğunlukla büyük ve karmaşık böbrek taşlarının tedavisinde ise perkütan nefrolitotomi tercih edilmektedir. Böbreğin içine sırt bölgesinden küçük bir tüp yerleştirilir. Özel aletler yardımıyla bu tüpten böbrek taşına ulaşılır ve taşlar lazer veya ses dalgaları ile kırılarak vücut dışına alınır. Son zamanlarda hastanın ve taşın özelliklerine göre gerekirse bu iki yöntem aynı anda da uygulanabilmektedir.