Hakların Teminatı Sözleşme Değil Kanundur

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde kadına yönelik şiddetle mücadelenin sanki sona erdiği ve felaketlerin başladığı yönünde algı oluşturmaya çalışanlara...

İçişleri Bakanlığı resmi sayfasından İstanbul Sözleşmesi ile ilgili bir açıklama yaptı;

Söz konusu can ise 1 bile fazladır. Bu söze itirazı olabilecek tek bir kişinin bile olmayacağına eminim. Ne toplum içinde ne de devletin ilgili birimlerinde, kadın-erkek-çocukyaşlı her insan ve hayvana şiddete karşı adli, idari, sosyal, hukuki ve her tür mücadeleye itirazı olan, olduğunu veya olabileceğini düşünen biri çıkabilir mi?

Şimdi gelelim asıl meseleye... İstanbul Sözleşmesi'nden çıkan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde kadına yönelik şiddetle mücadelenin sanki sona erdiği ve felaketlerin başladığı yönünde algı oluşturmaya çalışanlara...

Bir meseleyi tartışırken önce doğru argümanlar ortaya koymak, samimiyetle ve konuyu bütün boyutlarıyla ele almak, itiraz noktalarının ardından alternatifleri ve önerileri de sıralamak gerek. En baştan alalım...

2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi, 2014'te yürürlüğe girmiş ama bu arada 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 2012 yılında TBMM'den çıkmış. Yani Türkiye, her devletin yapması gereken; uluslararası sözleşmelerden önce ve ziyade; kendi iç hukuk ve yasalarıyla gereken düzenlemeleri yapmış. İçişleri Bakanlığı'nın hazırladığı ve kadın emniyet mensuplarımızın seslendirdiği harika bir video paylaşımının sonunda söylendiği gibi: "Haklarımızın teminatı sözleşmeler değil kanunlardır!" Yani, siz kendi evinizin içinde öncelikle yapacaklarınızı yapacak ve elbette uygulayacaksınız.
Devam edelim...

Kadına yönelik şiddetle mücadele sadece 6284 sayılı yasayla adli ve idari olarak yapılmıyor. Vicdan sahibi herkes ve her kesimin gizli ya da açık ifade edeceği bir gerçek var ki, o da Başkan Erdoğan'ın kadının toplum ve aile içinde güçlenmesi ve her tür şiddete karşı korunması amacıyla ortaya koyduğu idaredir.

Anayasa'nın 10, 14 ve 90. maddeleri, Medeni Kanun, Türk Ceza Kanunu, CMK ve İş Kanunu'ndaki ilgili maddeler, nüfusu 100 bini geçen belediyelerde sığınma evi açılması yükümlülüğünü getiren 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 14. maddesi, 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu (aile içi şiddet mağduru kadın eğer 18 yaşından küçük ise aynı adli ve idari işlem yürütülür), jandarmanın ilgili kanunları, 8519 sayılı kadın konukevleri açılması ve işletilmesine dair yönetmelik, adli kolluk yönetmeliği, yakalama-gözaltı ve ifade alma yönetmeliği, elektronik izleme merkezleri ve akıllı telefonlara yüklenen şiddet durumunda kadınların kolluk güçlerini çağırabilecekleri KADES uygulaması, şiddetle mücadele için çıkarılan yasa ve yönetmeliklerden sadece birkaçıdır.

Merhum 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in bir sözü vardı: "Her şey neticesiyle ölçülür." Yani, 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi ile neler elde edilmiş, neler edilememiş? Öncelikle, 6284 sayılı yasa başta olmak üzere kadına ve insana yönelik şiddetle mücadelede neler yapılacağını tüm boyutlarıyla ele alan yasa ve yönetmeliklerin çıkması ve uygulanmasında farkındalık yaratmış, referans alınmış.

Bu ciddi bir kazanımdır, ama şunu unutmayalım ki, devletler uluslararası anlaşmalara girer de çıkar da. Burada aslolan, iç mevzuatlar ve uygulamalardır. 2011 yılında bu sözleşmeye imza atıldığında gündemde olmayan ya da etkili olmayan ve Türk toplumuna uymayan belli dayatmaların, söz konusu sözleşme referans alınıp, hatta hukuki bir metin olarak sunulup hem etki yaratmaya, hem sonuç almaya hem de toplumda bölünmeye yol açmaya zemin yaratılması kabul edilemezdi, edilmedi de.
Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi öne sürerek perde gerisinde başka dayatmalarla toplumu bölmeyi hedefleyenlere ya da oluşturulan algıyla farkında olmadan buna alet olanlara hatırlatmak isterim: Şiddetin her türlüsüne karşı mücadele için pek çok Avrupa ülkesinden bile ileride yasalarımız var.

Bugün şiddet ve cinayetlerin önlenmesinde asıl mesele, aile içindeki ve yaygın eğitimdeki eksiklikler ile yasaların-yönetmeliklerin uygulanmasındaki eksiklikler ya da aksamalardır. Bu konuda samimi olan herkesin yapması gereken de, bu eksiklik ve aksaklıkların giderilmesi ve toplumumuza en uygun hale getirilmesi için yapılacak çalışmalara katkı sunmaktır. Aksi yöndeki hiçbir dayatma kabul edilemez.

Bülten

Bakmadan Geçme