Gürkan: Toplumsal Sorumluluk Bilinci Aşılanmalı
Yapılarda Enerji Verimliliği Derneği Tarafından 'Enerji Verimliliği ve Gelecek' Konulu Toplantı Gerçekleştirildi
Yapılarda Enerji Verimliliği Derneği (VERİMDER)in Malatya'da gerçekleştirdiği toplantıda açılış konuşması yapan Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, enerji verimliliği ve toplumsal sorumluluk hakkında bilgiler verdi.
Malatya'da Yapılarda Enerji Verimliliği Derneği (VERİMDER) tarafından gerçekleştirilen ‘Enerji Verimliliği ve Gelecek' adlı toplantıya katılan Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, toplantının açılış konuşmasını yaparak, tasarruf ve enerji konularında toplumsallığın önemini dile getirdi.
Başkan Gürkan konuşmasında toplumsal hareketin faydalarının da önemine değinerek özetle şunları söyledi:
“VERİMDER'in Malatya'da yaptığı toplantı münasebetiyle kendilerine teşekkür ediyorum. Dünya platformunun ve dünyanın geleceği noktasında bilgiler aldık. Bize dediler ki Malatya'da bu toplantıyı yapma sebebimiz Malatya'nın bir yenilenme aşamasında, değerlendirme aşaması, toparlanma aşamasında ve planlı bir büyüme aşamasında olmasıdır. Bugün Yerel Yönetimler Başkanımız, Genel Başkan Yardımcımız, Eski Çevre ve Şehircilik Bakanımız ve heyeti buradalar. Bunun sebebi nedir, aynen az önce hocamın dediği gibi Malatya bu süreci nasıl yönetiyor. Biz Malatya örnek dediğimiz zaman bazıları ‘ya neyle övünüyoruz' diyorlar kendilerince. Malatya şu anda Türkiye'de her konuda bir rol modeldir. İlçe yapılanmaları, yatırım, bütçenin disipline edilmesi ve burası rol model seçildiği için bunun değerlendirilmesi yapılacak. Tabii hocalarımıza genel tabanda ve alanda neler oluyor ve alanın bu konuda görüş ve düşünceleri nedir onu uygun bir lisanda anlatıp, kendileri onu entelektüel formatta veya bilimsel format diye tabir ettiğimiz formata büründüreceğiz.
Ben kendi ailemden örnek vereceğim. İktisat fakültesi okurken demiştim ki ben iktisat fakültesini ilkokul 4. sınıfta bitirmişim. Nasıl? diye sorarsanız; rahmetli anam derdi ki 5 kuruşa çalışan para biriktirmiş, 5 liraya çalışan para biriktirememiş. Balık deryada suyu öğünle içerdi. Yılan yılanken, toprağı öğünle yerdi. Şimdi iktisatın tamamına baktığımızda ne vardır, tasarruf vardır, sermaye vardır, emek vardır, üretim vardır, istihdam vardır. İşte bunların hepsi bu söylediğim 3 tane cümlenin içeresindedir.
Şimdi verimlilik ve enerji le ilgili ve dünyanın 2030 sonrası enerji ihtiyacı ile ilgili, nüfus demografik yapısı ile ilgili, genç nüfus yaşlı nüfusla ilgili genel bir değerlendirme yapılsın. Bilimsel literatürde çan eğrisi denilen bir kavram vardır. Yani yüzde 80 bir tarafta, yüzde 10 bir tarafta ve diğer kalan yüzde 10 ise başka taraftadır. Doğal bir endekstir. Siz bu doğal endeksi bozmaya zorladığınız zaman işte o zaman problemler sırasıyla başlar. Bir kere Canab-ı Allah yaratırken tabiat kuralları diye yarattığı kurallara hepimizin riayet etmesi lazım. Nefsi dediğimiz arzuları ölçülü tutmamız lazım.
Şimdilerde bir de sıfır atık çıktı. Bizim hiçbir zaman atığımız olmadı. Hep atığımız sıfırdı. Yanıcı olanları sobalarımızda kullanır, yiyecek atıklarını hayvanlarımıza yedirir daha da olmazsa topraklarımızda gübre olarak kullanırdık. Yani evimizde çöp olayı olmazdı. Bizde boşa su akıtılmaz ve elektrik boşa kullanılmazdı. Her şey bu tarz ayrıntılarda gizlidir.
Bazen bir şeyleri anlatmak için konuyu çok karmaşık hale getirmenin hiçbir anlamı yok. Gayet basit anlatılabilecek ve anlaşılabilecek bir lisanı tercih ederek bunları anlatmamız lazım. Bunları yaparken, aile, gelenek ve görenek, inanç değerlerimizi de esas almalıyız.
Tasarruf noktasında kışın ısıtmaya değer veriliyor. Yazın da klimalara kullandığımız enerji ısınma için kullandığımızın iki katı. Bazen doğa ve tabiatın kurallarına çok da itiraz etmemek lazım. İnsanın doğal mecrasında üşümesi gerekiyorsa üşümeli, terlemesi gerekiyorsa da terlemeli. Hasta olmayacağı şekilde doğal hava şartlarında yaşamalı. Bu temel kriterlere dikkat edersek, tasarrufa gidersek ve iktisata dikkat edersek ben inanıyorum ki toplumdaki düzenimiz daha doğru olur, adil olur, birbirlerine saygı-sevgi formatı içerisinde ve huzur şehri olma noktasında bir huzur anlayışı ortaya çıkar. Bir şehirde huzur olursa o şehirde her şey olur.
Bizler adil, adaletli, herkesi bir tutan bir anlayış içerisinde olursak ortada hiçbir sorun kalmaz. Cenab-ı Allah yaratırken her şeyin hakkını vermiştir. Bitkiler hakkına riayet ediyor, hayvanlar hakkına riayet ediyor. Sadece hakkına riayet etmeyen insanlar. Her şeye müdahale ediyorlar. Doğadan tutun da diğer canlıların haklarına müdahale ediyor.
Ondan sonra karşımıza iklim değişikliği, küresel ısınma, gelir dağılımındaki büyük kopukluklar, adaletsizlikler, zengin –fakir ayrımı, huzursuzluk ve anarşi hepsini beraberinde getiriyor. Biz Malatya'ya ne yazdık, insanlık medeniyetinin başladığı Anadolu'yu Ana yurt yapan Huzur Şehri dedik.
Her şey her şeye bağlıdır. Her şeyden anlamadığın zaman bir şeyden anlamazsınız. Bazı şeyleri değerlendirirken çocuklukta yaşadığımız komplekslerimiz olabilir. Eğitimin amacı statik değişiklik sürecidir. Yani eğitim bu çocuklukta yaşanmışların aşabilme formatıdır. Dolayısıyla bizler Yunus'un dediği gibi Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz anlayışıyla hareket edelim.”