Faiz indirimi kararıyla asgari ücret 8 dolar değer kaybetti!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Malatya İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında Türkiye gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Malatya İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında Türkiye gündemine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında Erdoğan'ın zincir marketler ve Kürt sorununa ilişkin açıklamalarına değinen Ağbaba, Merkez Bankası'nın faiz kararını değerlendirdi.

CHP'li Ağbaba basın toplantısında şunları söyledi:

Faiz indirimi kararıyla asgari ücret 8 dolar değer kaybetti!

“Türkiye'nin en önemli gündemi ekonomi. Dünya'nın sayılı ekonomistlerinden Erdoğan faizin yüksekliğinden bahsediyor. Merkez Bankası faizi nasıl düşürürüz diye düşünüyordu. Sonra karışımıza çekirdek enflasyonu diye bir şey çıktı. Dün Merkez Bankası faizi 1 puan düşürüp yüzde 18 olarak açıkladı. Saniye geçmeden dolar 8,80 TL'ye yükseldi. Asgari ücret, bugün itibariyle tam 8 dolar değer kaybetti. Ekonomideki bu kötü gidişattan, ‘ekonominin sorumlusu benim' diyen Tayyip Erdoğan sorumludur. Merkez Bankası Erdoğan'dan talimat alarak faizi indirdi. Tek adam yönetiminin en büyük özelliği budur. Türkiye'nin bütün sorunlarının kaynağı da budur.”

200 TL'lik banknotun alım gücü 108 dolar düştü!

“Bir yalan rüzgarına kapılmış durumdayız. Türkiye yalan ve manipülasyonla yönetiliyor. Bir tarafta yandaş kanallarda güllük gülistanlık bir Türkiye, diğer tarafta yoksulluğun pik yaptığı, çocukların yurt bulamadığı bir dönem yaşıyoruz. Malatya'da da çocuklar yurt bulamıyor. Bizi arayan herkes yurt ve burs için arıyor. ‘Ekonomimiz uçuyor' dediler, sadece yalanlar uçuyor. Açıkladıkları işsizlik, enflasyon, korona vaka sayıları yalan, her şey yalan. 200 TL'lik banknot, ilk çıktığı 2009 yılında 130 dolar ediyordu. Şimdi bugün 200 TL, 22 dolar ediyor. Türk parasının alım gücü tam 108 dolar düşmüş. Para pul olmuş, tarihinin en değersiz dönemini yaşıyor. Türkiye ekonomisinin gerçeği budur.”

Sorumlu zincir marketler değil, sorumlu sensin!

“Erdoğan ne diyor: Beş zincir market piyasayı alt üst ediyor. Erdoğan her soruna bir günah keçisi buluyor. Ülkeyi yöneten kendisi ama bu pahalılığın sorumlusu zincir marketler. Faizin yüksek olmasının suçlusu faiz lobisi, dolar yükselince suçlu dolar lobisi. Eskiden patlıcan, domates, soğan lobisi vardı. Bir de üst akıl vardı, dış güçler vardı. Tek sorumlu olmayan ise kendisi. Bu zincir marketleri kuran sen değil misin? Bu marketleri kuran AKP'nin kurucusu değil mi? Aylardır bu marketlere bir sınırlama getirin dedik, dinlemediler. Şimdi her sokakta üçer beşer tane zincir market var. Zincir marketlerin sorumlusu sensin. Bu fiyat zamlarının sorumluluğunu da zincir marketlere yüklüyor, akıl ve mantık dışı konuşuyor. Gerçek enflasyon yüzde 40'a dayanmış. Gıda enflasyonu yüzde 29. Ürünler niye pahalı: Gübre pahalı, ilaç pahalı, mazot pahalı. Dolar her gün artıyor, mazot artıyor, elektrik ve doğalgaza her ay istisnasız zam yapılıyor. Sorumlusu kim CeHaPe. Bir Cumhurbaşkanı raflardaki fiyat artışının sorumluluğunu nasıl marketlere yıkar. Dünyanın en pahalı mazotunu, elektriğini, gübresini kullandırırsan fiyatlar da artar.”

Bizim tedbirlerimizi alırsan zincir market sorunu bir dakikada çözülür

“Türkiye'deki krizin sebebi ne zincir marketlerdir, ne soğandır, ne patlıcandır. Sorumlu AKP'dir, tek adam sistemidir, Türkiye'yi 2018'de bu yönetime mahkûm edenlerdir. Biz zincir marketleri ‘üç harfliler' olarak tanımlıyoruz. Buna bir düzenleme getirilsin diyoruz. Zincir marketler terör yaratıyor diyoruz. İndirim zincirlerine nüfus yoğunluğuna göre düzenleme getirilmeli ve 10 bin nüfusun altında zincir marketler açılmamalıdır. Zincir marketler açılmadan şehirlerde ilgili esnaf oda ve birliklerine danışılmalıdır. Bu marketler her şeyi satıyor; fotoğraf makinesinden suyuna, perdesinden kırtasiyesine kadar her şeyi satıyor. Bu marketlerin mesken binalarda açılması yasaklanmalıdır. Marketlerin açılış ve kapanış saatleri düzenlenmeli. Haftanın en az bir günü kapalı kalmalıdır. Raporumuzda da yer alan bu tedbirleri alırsan bu sorun bir dakikada çözülür. Bu tedbirleri almazsan bu iş olmaz, bu kadar basit.”

Erdoğan'a göre Kürt sorunu bir var, bir yok!

“Kürt Sorununa ilişkin Genel Başkanımız ‘HDP ile Meclis'te çözülür' dedi. Bizim 2013'te AKP'nin Kandil'de PKK yöneticileriyle konuşurken de görüşümüz buydu. İmralı'da Elebaşı Öcalan'la görüşürken de düşüncemiz buydu. Bu iş Meclis'te çözülür, muhatap meşru olmalıdır. Muhatap Kandil ve İmralı olmamalıdır. Erdoğan'ın ‘Kürt sorunu' imtihanı mekâna ve duruma göre değişiyor. Erdoğan'ın tarihçesini sizlere hatırlatalım.

· Tarih 2002, yer Moskova. Ne diyor: ‘Kürt sorunu var diye inanmayacaksın. Yok diye inanacaksın. Sorun var diye inanırsan sorun olur. Sorun yok dersen, sorun ortadan kalkar.'

· Tarih 2005, yer Diyarbakır: ‘İlla her soruna bir ad koymak da gerekmez. Çünkü sorunlar hepimizindir. Ama illa ‘Ad koyalım' diyorsanız Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur.'

· Tarih 2011, yer Muş: ‘Bu ülkede artık Kürt sorunu yoktur. Kabul etmiyorum. Bu ülkede Kürt kardeşimin sorunu var, ama Kürt sorunu artık yok.'

· Tarih 2015, yer Balıkesir Ticaret Odası: ‘Şimdi varsa yoksa bakıyorsun Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Artık böyle bir şey yok. Neyin eksik senin? Başbakan çıkardın mı, bakan çıkardın mı, çıkardın.'

· Tarih 2018, yer Diyarbakır: ‘Biz Kürt sorunu yoktur diyoruz. Herkes gibi sizlerin de özgürlüklerini biz güvence altına aldık. Her kim hangi Kürt kardeşimin hakkını gasp etmeye kalkarsa karşısında beni bulur. Var mı engel?'.

· Tarih 2019: ‘Biz Kürtler için her şeyi yaptık. Kürt meselesi var demek bana, bize hakarettir. Türkiye meselesi vardır, Türkiye'yi bir bütün olarak ele almak gerekir. Ben Kürtleri ayırmadım.'

· Tarih 2020, yer TBMM: ‘Kürt sorunu diyorlar, ne Kürt sorunu ya? 2005'te Diyarbakır'daki konuşmamda, ‘Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, varsa da bunun sorumlusu benim ve biz çözeceğiz' dedim. Bunları biz çözdük. Bu ülkede Kürt sorunu yoktur.'

· Tarih 2021, yer Diyarbakır: ‘Biz Diyarbakır'da 2005 yılında size ne demişsek bugün de aynı yerdeyiz, yarın da aynı yerde olacağız. Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur. Benim de sorunumdur'.

· Tarih dün, yer ABD: ‘Yok Kürt sorununu çözmektir, yok şudur, yok budur...' Türkiye'de böyle bir sorun yok. Eğer birliğe, beraberliğe, kardeşliğe inananlar varsa buyursunlar hep beraber yola devam edelim'

Erdoğan'a göre Kürt sorunu bir ‘var', bir ‘yok'. Erdoğan'ın yarın ne söyleyeceğini de merakla bekliyoruz.”

Bu yılın ilk 8 ayında vatandaşa 11,9 milyar TL ceza kesildi!

“Esnaf bitmiş durumda. 2020 yılında 99 bin 588, bu yılın ilk sekiz ayında 60 bin esnaf kepenk kapatmış durumda. Esnafın iyi olduğunu söyleyecek kadar vatandaştan, sokaktan habersiz, Sarayında yaşayan biri ülkeyi yönetiyor. Bir de cezalar var. Bu yılın ilk sekiz ayında vatandaşlara; idari, vergi, yargı ve diğer cezalar olmak üzere toplamda 11,9 milyar TL ceza kesildi. Demirören'in daha 1,5 milyar dolarlık kredi borcunu görmeyen, sadece İstanbul Havalimanı'nı işleten 5'li çetenin 1 milyar 45 milyon avro olan kira borcu tek kalemde silen, yine bu yılın ilk 8 ayında içeride ve dışarıda faiz lobilerine 92 milyar TL para ödeyen bir iktidar var.”

AKP milletvekilleri belediye imkanlarıyla villalar aldı

“Malatya'da YİMPAŞ olayı gündemde. YİMPAŞ arazisi önce, burayı özel sektöre 29,5 yıllığına devrettiler. Bir de akaryakıt gerçeği ortaya çıktı. YİMPAŞ arazi ve binalarına akaryakıt istasyonu açılması gündemde. Belediye imkanlarının bu kadar hoyratça ve sorumsuzca harcanması kabul edilemez. Malatya kamuoyunun buna tepki göstermesi lazım. Malatya'da her konuda açıklama yapan örgütler, odalar, sanayi örgütleri ne düşünüyor, merak ediyorum. Bu satışlardan Erdoğan'ın haberi yoktur. Örneğin TEKEL'in satışı Erdoğan'dan gizli yapıldı. Sümerpark'tan kimsenin haberi yok. YİMPAŞ arazisi göz göre göre birilerine peşkeş çekildi. Bizim dışımızda kimseden ses çıkmadı. TEKEL şu an otopark olarak kullanılıyor. Ses çıkaran Malatyalı var mı, yok. Sümerpark peşkeş çekildi, ses çıkaran var mı, yok. Bunu en yerli ve milli olduğunu iddia edenler yaptı. Yeşilyurt Belediyesi'nde, dünyayı ayağa kaldıran insan kaçakçılığı ortaya çıktı. Ne oldu, Yeşilyurt Belediyesinde CHP'li meclis üyesi sayısı düşürüldü. Yeşiltepe'de Topsöğüt Evleri de gündeme geldi, basın yazmadı. Yeşilyurt Tecde'de villalar yapıldı. Bunların bir kısmı 200, bir kısmı 400, bir kısmı 600 bine alındı. Bunları AKP milletvekilleri aldı. Belediye meclis üyeleri, bürokratlar oradan villa aldı. Şimdi o villaların değeri 2,5-3 milyon lira. Babalarının çiftlikleri gibi dağıtıldı. Bunu ‘en muhafazakâr' belediye yönetiminde yapıldı. Bunun adı yolsuzluk. Savcıları göreve davet ediyoruz. Bizim cebimizden yiyorlar. Belediyeyi kiminin yeğeni, kiminin damadı yönetiyor. Bunların takipçisi olmaya devam edeceğiz.”

Kıbrıs'a su götürenler, Malatya'nın köylerine içme suyu veremiyor

“Malatya'nın birçok sorunu var. Tüm ilçeleri ve mahalleleri geziyoruz. Dün Arguvan'ın Parçikan Mahallesi'ne gittik. Hayvan ve insan pisliği aynı yerde. Hala içme suyu problemi çözülmüş değil. Sen Türkiye'den Kıbrıs'a su götürüyorsun, bir Parçikan'ın sorununu çözemiyorsun. Malatya hala bu kötü yönetime mahkûm ediliyor.”

Bülten

Bakmadan Geçme