EİB: Sürdürülebilir ihracatın yolu eşitlikçi bir zihniyet devrimi
Ege İhracatçı Birlikleri'nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında
Ege İhracatçı Birlikleri'nin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında düzenlediği “Sürdürülebilir İhracatta Kadın Girişimcilerin Rolü” webinarında, girişimci ve başarılı kadınlar, sürdürülebilir bir ihracat için eşitlikçi bir zihniyet devrimi gerektiğini vurguladı.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi'nin açılış konuşmasıyla başlayan webinar İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi'nin moderasyonuyla Agrobay Seracılık Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Şentürk Salık, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Demoteks Tekstil Kurucu Ortağı Hülya Karaduman, M.H.E. Gıda Genel Müdürü Hülya Peker, Ekonomi Yazarı Meliha Okur, Kardemir Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Bakırel, Sezgin Mermer Kurucu Ortağı Reyhan Sezgin'in katılımıyla gerçekleşti.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, “Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi; kadınlarını geri bırakan toplumlar geride kalmaya mahkumdur. Kadınlarımızı her zaman yüceltmeliyiz. EİB olarak dünyanın en büyük sürdürülebilirlik inisiyatifi UN Global Compact'a ilk imza atan İhracatçı Birlik biziz. Sosyal adalet, sosyal sorumluluk, cinsiyet eşitliği, çevre prensipleri doğrultusunda hareket ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde de İhracatçı Birlikleri arasında ilk kez Global Compact Sürdürülebilirlik Sorumluluk Raporumuzu teslim ettik. UN Women ve UN Global Compact ortak inisiyatifi olan Kadının Güçlendirilmesi Prensipleri (WEPs) imza sürecimizi de tamamladık.” dedi.
Gappi: Kadının toplumdaki ikincil konumunun beyinlere kazındığı algısını yıkmak için çabalarımızı sürdüreceğiz
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, “8 Mart'ların kadınların hak ettiği eşitlikçi ve barışçıl düzlemin arayışlarından biri olmasını istiyoruz. Çözüm modelleri üzerinde durmak için buradayız. Sadece bir tarih olarak anılmasın istiyoruz. Kadınlarımız ancak kendisi dayanışmayı bilirse, toplum ona bu fırsatları verebilirse her şeyi başarabilir. Kadına, çocuğa, doğaya her şeye dair her şiddeti kınamak, çözümler sunmak için bir aradayız. Geçmişten bugüne kadar kadınlar olarak varlıklarımızı, emeklerimizi, emeklerimizin karşılığını eşit temsil, eşit güç, cinsiyet eşitliği taleplerimizi bıkmadan usanmadan dile getiriyoruz. Kadının toplumdaki ikincil konumunun beyinlere kazındığı algısını yıkmak için çabalarımızı sürdüreceğiz.”
Salık: Bünyemizde çalışan 1000 kişinin 900'ü kadın
Agrobay Seracılık Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Şentürk Salık, Agrobay'ın dünya ikincisi, Avrupa ve Türkiye'nin en büyüğü olduğuna dikkat çekerek, tüm sektörlerde markalaşma ve pazarlamanın en büyük konulardan biri olduğunu söyledi.
“Tarım bizim için geleneksel gözükse de, biz gelenekseli farklı bir alana, çıtaya taşıdık. Tarımı bilimselleştirerek, inovasyona ve AB Yeşil Mutabakat'ına uyarak, karbon ayak izimizi azaltacak çalışmalar yapmaya devam ediyoruz. Sulamadan gübrelemeye kadar her aşamayı modern teknolojik altyapıyla kontrol ediyoruz. Bütün çalışanlarımıza eğitimler vererek, zamanla sürece uyum sağladık. Çiftçilerimizi, her kesimden insanımızı desteklemeliyiz. Tarımı bilen çocuklar yetiştirmek için ilkokuldan başlayarak eğitimini vermeliyiz. Bünyemizde çalışan 1000 kişinin 900'ü kadın.”
Karaduman: Şirketimizin yüzde 80 çalışanı kadın
İhracatlarını Almanya, Hollanda, İspanya, İngiltere, İtalya başta olmak üzere Avrupa pazarına gerçekleştiren Demoteks Tekstil Kurucu Ortağı Hülya Karaduman, iş hayatında duygusal zeka, detaycılık, dayanıklılığın anahtar kavramlar olduğu görüşünde.
“İhracatta tasarım ve mühendislik çok önemli, kaliteli ve dürüst bir şekilde ürün üretip ihraç etmeniz bundan daha önemli. 97'den itibaren bütün üretimimizin yüzde 100'ünü ihracata döndürdük. EİB Moda Tasarım Yarışması ve Tekstil Mühendisliği projelerinin ilk aşamalarından beri içindeyim. Sektör adına gurur verici. Gençlerimize destek olmaya devam ediyoruz. 25-30 sene önceki koşullarla şuan ki koşullar çok farklı. Şu anda sosyal haklar, çalışma standartları adına eskiye oranla şartlar çok daha iyi. Hiçbir zaman elemanlarımın patronu olmadım. Şirketimizin yüzde 80 çalışanı kadın. Bir kadın olarak işimi kurarken zorluk değil hep destek gördüm.”
Peker: Sattıkları ürüne ve ihracat yapacakları ülkeye hakim olmalılar
M.H.E. Gıda Genel Müdürü Hülya Peker ise Türkiye'nin yarı mamul değil, markalı nihai ürünlerini çoğaltmak ve ağırlıklı olarak bu dengeyi değiştirmeyi hedeflediklerini açıkladı.
“ABD'de kadınlara verilen destekler çok daha farklı boyutlardaydı. ABD'de kadın kurucular, şirket payları yüzde 50'nin üzerinde olan kadınlara verilen desteklerden yararlandım. Kadının emeğine saygı açısından, kadın yönetici olan, kadın hisse oranı yüksek olan firmalara öncelik tanıyorlardı. Ülkemizde de şu an destekler arttı ama başlangıç zordu. Birçok süreci kendinizin geliştirmesi gerekiyordu. Bizler bilinçlendik, alt kadroları da bilinçlendirdik. Gençlere tavsiyem; sattıkları ürüne hakim olmaları. Mutlaka üretimi sanayiyi bilmeleri gerek. Üretimi bildikten sonra hikayeyi karşı tarafa anlatmak çok daha kolay. İkincisi ise ihracat yapacakları dış piyasayı, müşteriyi, ülkeyi altyapıyı ve araştırmayı sağlam yapmaları gerekiyor. Onların talepleriyle sizin üretebilme kapasiteniz örtüşüyor mu onu netleştirmek gerekiyor.”
Okur: Türkiye'de kadın ve erkeğe dönük fırsat eşitliğini yaratmalıyız
Türkiye'de 32 milyon 383 bin kadının çalışma yaşında ve sadece 11 milyon 79 bini işgücü piyasasına girebildiğini açıklayan Ekonomi Yazarı Meliha Okur, 18 yılda işgücü piyasasında yüzde 25'lik artış olduğunu ama işgücüne katılım oranının yüzde 3'te kaldığını söyledi.
“Kadın girişimcilerin oranı da yüzde 14. 1997'de G7 zirvesinde 5 küresel şirket bir araya gelip sanayi toplumundan dijital topluma, yüksek teknoloji içeren ve üretim modelini dönüştüren topluma geçişte hizmetlerin de ön plana çıkacağını öngördükleri için yeni milenyumun kadın yüzyılı olacağını söylediler. O günden bugüne 2030 yılında dünyayı yöneten dev küresel şirketlerde hem yönetici kadınların beyaz yakaların hem de mavi yakalı kesimin çalışan nüfusun yüzde 51'i olacağı öngörülüyor. Ülkemizdeki oranlara bakıldığında kat etmemiz gereken çok yol var. Önümüzde sosyal ekolojik piyasa ekonomisine dönük bir yolculuk başladı. Siyaseti ve ekonomik modellemeyi yeniden şekillendirecek bu yolculukta ne yapacağımızı iyi belirlememiz gerekiyor. Ana konusu döngüsel ekonomi ve döngüsel yaşam. Bu sistem sürdürülebilirlik üzerine oturtuldu. Burada da kadının çok önemli bir rolü var. Türkiye'de kadın ve erkeğe dönük fırsat eşitliğini yaratmalıyız.” diye konuştu.
Bakırel: Hacmimizi iki katına çıkarırken kadın çalışan sayımızı da iki katına çıkaracağız
Kardemir Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Özlem Bakırel de demir çelik sektöründe 20 sene önce kadın çalışanın yok denecek kadar az bir sektör olduğunu ancak şu an dış ticaret personelinin birçoğunun kadın olduğuna değindi.
“Fabrikalarımızda da mavi yakalıdan beyaz yakalıya kadın çalışanlarımızı istihdam etmekteyiz. Yeni tesisimizde Mart sonu bir kısmı devreye girecek, ikinci bir kısmı Haziran sonunda devreye girecek. Çevre Mühendisinden, Endüstri Mühendisine kadar birçok bölümde yeni kadın istihdamı sağlayacağız. Hacmimizi iki katına çıkarırken kadın çalışan sayımızı da iki katına çıkaracağız. Teknik altyapı isteyen alanlarda kadın çalışan sayısının artması için Makine Mühendisliği ya da Metalurji Mühendisliğinin kadınlarımızın tarafından daha çok tercih edilmesi gerek. 1000 civarında çalışanımız var, bunun dış ticaret kısmında 30 çalışanın yüzde 90'ından fazlası kadın, fabrikalarda ise 1000 çalışanın 3'te biri kadın.”
Sezgin: Türk taşını dünya piyasalarında hak ettiği yere getirmek misyonumuz
İhracat hayatına birçok farklı ürün grubunu deneyerek başlayan Sezgin Mermer Kurucu Ortağı Reyhan Sezgin, “İlk Romanya'ya başlayan mermer ihracatımız şu anda 60 ülkeyi buldu. İtalya'da Carrara bölgesinde ve ABD'de depomuz var. Çin'de ve Hindistan'da irtibat bürolarımız var. Firmamızda kadın çalışanlarımız toplamda yüzde 50'yi oluşturuyor. İdari kadroda ise çalışanlarımızın yüzde 70'i kadın. İşlenmiş üründe Türk taşları daha önce bilinmiyordu. Türk taşını dünya piyasalarında hak ettiği yere getirmek misyonumuzdu. 4 yıl önce Miami'de Porsche Design Tower'a taş verdik. Fendi Chateau Residences'ın bir projesinde de baştan aşağı kullandığı bütün taşların hepsi Türk taşı. The Ritz Carlton Residences'te Türk taşlarını kullandık. Birçok uluslararası projede; Denizli traverteni, Burdur taşı, Muğla mermeri, Kemalpaşa mermeri kullandık. Mimarlar projelerine artık Türk taşı yazıyor. Bu da katma değerli ürün satışımızı artırıyor. EMİB olarak düzenlediğimiz Amorf Doğaltaş Proje ve Tasarım Yarışması'nda hem mermer atıklarını değerlendirdik hem de sektörün bütün paydaşları; mimarlar ve öğrencileri bir araya getirdik. Türk taşlarından katma değerli ürünler yaratarak, mermer birim fiyatlarını artırmak için bu yola girdik.” dedi.
Ataç: Çevre Bakanlığı'nın Şehircilik Bakanlığı'ndan ayrı olması gerekiyor
Türkiye'de İhracatçı Birliklerinde İlk Kadın Başkan, TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, kadınların toplumlarda en üst seviyede görev almaları gerektiğine işaret etti. Ataç, “Günümüzde kadınlar bankacılık, sigorta ve IT sektörlerinde daha şanslı. Kadınlar daha da gelişirse başka bir dünyaya adım atarız. Putin'in yerinde bir kadın olsa, Biden'in yerinde bir kadın olsa, dünyada bugün yaşananlar nasıl yaşanırdı diye düşünüyorum. Kadınlar olarak olaylara daha temkinli ve yumuşak yaklaşıyoruz” dedi.
Türkiye'de çevreyle ilgili sorunların çözülmesinde sistematik bir çaba gösterilmesi gerektiğinin altını çizen Ataç sözlerini şöyle sürdürdü: “Zeytin alanlarında maden aramasıyla ilgili yönetmelik değişikliğiyle gereksiz bir şekilde toplum geriliyor. Bu yönetmelik büyük olasılıkla üst mahkeme tarafından iptal edilecek. Geçen sene yaşanan büyük orman yangınıyla ilgili alınan kararlar, önümüzdeki yaz için büyük orman yangınlarının engellenmesinde alınan önlemler açıklanmalı. Çevre hassasiyeti STK'ların olduğu kadar yönetiminde sorumluluğu. Doğaya karşı çok acımasızız. Türkiye'nin yüzde 118 parçalanmış ormanları arttı. Çevre Bakanlığı'nın Şehircilik Bakanlığı'ndan ayrı olması gerekiyor. Çevreyi iyi bilen kadroların, Çevre Bakanlığı ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nda yer alması gerek. Kadın kooparatiflerine ihtiyacımız var. Türkiye'nin kültürel kodlarına göre kooparatifçilik çalışılmalı. Bütün STK'lar birlikte daha sık toplanıp kadın hakları konularında aynı mesajı vermeliyiz.”