Devlet Bahçeli'den Kudüs açıklaması
MHP lideri Bahçeli, Kudüs'teki gelişmeler üzerinden eleştirdiği ABD için 'Acilen ve amasız şekilde gaflet ve dalalete son vermelidir' dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "ABD yönetiminin Tel Aviv'deki Büyükelçiliği'ni Kudüs'e taşıma niyeti ve bu kadim şehri İsrail'in başkenti olarak tanımaya hazırlanması, Ortadoğu'nun A'dan Z'ye mahvına hizmet edecek zaman ayarlı bir bombadır" değerlendirmesinde bulundu.
Bahçeli, ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma planına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
"ABD yönetiminin Tel Aviv'deki Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma niyeti ve bu kadim şehri İsrail'in başkenti olarak tanımaya hazırlanması, Ortadoğu'nun A'dan Z'ye mahvına hizmet edecek zaman ayarlı bir bombadır." ifadesini kullanan Bahçeli, ABD Başkanı Trump'ın seçim kampanyası döneminde Batı Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak gördüğünü açıklaması, Rusya Dışişleri Bakanlığının da aynı görüşü seslendirmesinin hafızalardaki tazeliğini muhafaza ettiğini belirtti.
"HUZURU DOĞRUDAN TEHDİT" İsrail'in özellikle 1995'ten itibaren kanunsuz ve kaçak bir şekilde inşa ettiği yeni yerleşim yerleriyle Kudüs'ü çevrelediğinin, kuşatmaya aldığının bilinen bir gerçek olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Kuzeyde Ramallah'tan güneyde el-Halil'e uzanan Büyük Kudüs'ün kurulmasıyla ilgili İsrail planı bölgesel barış ve huzuru doğrudan tehdit etmekle kalmamış, Filistinli kardeşlerimizin hayat ve varlık haklarını menfur ve menhus bir şekilde hedef almıştır" değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, 1995'te ABD Kongresi'nin skandal ve sakıncalı bir onayıyla kabul edilen Tel Aviv'deki ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınma kararının, şu güne kadar 6 aylık sürelerle ertelendiğini ve beklemeye alındığını, ancak ABD yönetiminin mevcut bu pozisyonundan sapacağının, tarihi yanlış ve yıkıma hizmet edeceğinin anlaşıldığını kaydetti. Kudüs'ün statüsü üzerinde kumar oynamak için devreye giren, Filistinli mazlumların, tüm İslam dünyasının tarihi ve manevi haklarını hiçe sayan küresel komplonun, açıktan felaket ve hezimete davetiye çıkardığının "tartışma götürmez bir hakikat" olduğunu vurguladı.
"İZAHI OLMAYAN ÇARPIKLIK" Yıllardır ve adım adım Kudüs'ü Müslümanlardan arındırma faaliyetinin esasen tüm insanlığın, tüm insani değer ve mirasın müşahitliği altında gerçekleştiğine işaret eden Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: "Sistematik biçimde Mescid-i Aksa'ya yapılan alçak saldırılar, bunun yanı sıra diğer mukaddes mekan ve mabetlerimize yönelik ağır saygısızlıklar elbette Müslüman vicdanların malumudur. Kudüs 400 yılı aşan bir süre ecdadımızın hakimiyeti altında bulunmuştur. Bu süre zarfında en huzurlu, en müreffeh, en barışçı dönemini yaşayan Kudüs'ün, siyonizmin, Haçlı heveslerinin, batıl emellerin tuzağına ve kapanına kıvrana kıvrana düşmesi kabul edilemez, izah ve ifadesi olmayacak bir çarpıklıktır. ABD'nin Kudüs üzerinden Ortadoğu'yu ateşe verme teşebbüsünde bulunması ne insanlığın emanetlerine, ne İslam'ın emirlerine ne de bölge barışının temin çalışmalarına asla sığmayacaktır." "İSLAM DÜNYASINI DURUŞUNU NET GÖSTERDİ" Bahçeli, uluslararası toplumun ABD'nin bu karanlık dayatma ve kahredici provokasyonuna itirazını yükseltmeye başladığını, İslam dünyasının da peş peşe yapılan açıklamalarla duruş ve tutumunu çok net gösterdiğini vurguladı. Kudüs'ün statüsüyle ilgili bağlayıcı nitelikli Birleşmiş Milletler kararları bulunduğuna ve muhatap ülkelerce de bilindiğine işaret eden Bahçeli, Türkiye'nin siyasi ve diplomatik tepkilerini zamanında göstermesinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İslam İşbirliği Teşkilatını, dönem başkanı sıfatıyla 13 Aralık 2017 Çarşamba günü toplantıya çağırmasının anlamlı ve isabetli gelişmeler arasında yer aldığını ifade etti. Bahçeli, Kudüs'ün, İslam dünyasının kutsal cevheri, üç dinin uyum içinde barındığı kadim bir şehir olduğunu belirten Bahçeli, bu kapsamda İslam ülkelerinin Türkiye'nin öncü, önemli, örnek girişimini, güçlü iradesini dürüstçe sahiplenmesi, samimiyetle desteklemesi ve nitekim Kudüs'ü mahzun ve mahcup edecek her davranıştan kaçınması gerektiğinin altını çizdi. "ADIMLARIN ASKIYA ALINMASI ŞART" Kudüs'ün, ABD'nin iç siyasi hesaplarına, çıkar lobilerine şirin ve sempatik görünmeye çalışan güdümlü siyasetçilerin hedeflerine kurban etmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini dile getiren Bahçeli, "ABD'nin bugün ilanı beklenen muhtemel karardan derhal dönmesi, Filistinli kardeşlerimizin ve Müslümanların inanç ve yaşama haklarına saygı duyması tarihi bir mecburiyettir. Kudüs, İslam dünyasının göz bebeği, haklı davası, meşru sancağı, gaspı ve rehni imkansız manevi tacıdır. Bu nedenle ABD'nin, tahripkar istikrarsızlık, toplumsal infial, toplu intifadaya, kara bir leke gibi alnına yapışacak muhtemel dinler arası çatışmaya yol açacak Kudüs ile ilgili adımlarını muhakkak askıya alması şarttır, acilen ve amasız şekilde gaflet ve dalalete son vermelidir" diye konuştu. Dini ihtilafların, Filistinlilerin yurtlarından ve topraklarından mahrum edilmesinin kanlı çekişmelere, bedeli ağır olacak mücadelelere hız ve ivme vereceğine işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu: "Unutulmasın ki İsrail ve Filistin arasında adil, kalıcı, dengeli, tarihi ve manevi haklara riayet eden bir barış gerçekleşmeden insanlık huzur ve selamete ulaşamayacaktır. ABD'nin Kudüs komplosu mukaddesatımızın sırtına inmek üzere kaldırılmış hançerdir ve bu hançer saplanırsa canı yanan, kanı dökülen, kayıplara sürüklenen yalnızca İslam alemi olmayacaktır. Bu nedenle Kudüs temelli gerilimin yumuşaması, ABD'nin kendi iç siyasi dalgalanmayı Ortadoğu'ya ihraç etmekten vazgeçerek aklıselimin ve sağduyunun çizgisine gelmesi samimi dilek ve beklentimizdir. Aksi halde ortaya çıkacak sonuçlardan hiç kimse, hiçbir ülke yakasını kurtaramayacaktır."
NTV
"HUZURU DOĞRUDAN TEHDİT" İsrail'in özellikle 1995'ten itibaren kanunsuz ve kaçak bir şekilde inşa ettiği yeni yerleşim yerleriyle Kudüs'ü çevrelediğinin, kuşatmaya aldığının bilinen bir gerçek olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Kuzeyde Ramallah'tan güneyde el-Halil'e uzanan Büyük Kudüs'ün kurulmasıyla ilgili İsrail planı bölgesel barış ve huzuru doğrudan tehdit etmekle kalmamış, Filistinli kardeşlerimizin hayat ve varlık haklarını menfur ve menhus bir şekilde hedef almıştır" değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, 1995'te ABD Kongresi'nin skandal ve sakıncalı bir onayıyla kabul edilen Tel Aviv'deki ABD Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınma kararının, şu güne kadar 6 aylık sürelerle ertelendiğini ve beklemeye alındığını, ancak ABD yönetiminin mevcut bu pozisyonundan sapacağının, tarihi yanlış ve yıkıma hizmet edeceğinin anlaşıldığını kaydetti. Kudüs'ün statüsü üzerinde kumar oynamak için devreye giren, Filistinli mazlumların, tüm İslam dünyasının tarihi ve manevi haklarını hiçe sayan küresel komplonun, açıktan felaket ve hezimete davetiye çıkardığının "tartışma götürmez bir hakikat" olduğunu vurguladı.
"İZAHI OLMAYAN ÇARPIKLIK" Yıllardır ve adım adım Kudüs'ü Müslümanlardan arındırma faaliyetinin esasen tüm insanlığın, tüm insani değer ve mirasın müşahitliği altında gerçekleştiğine işaret eden Bahçeli, şu ifadeleri kullandı: "Sistematik biçimde Mescid-i Aksa'ya yapılan alçak saldırılar, bunun yanı sıra diğer mukaddes mekan ve mabetlerimize yönelik ağır saygısızlıklar elbette Müslüman vicdanların malumudur. Kudüs 400 yılı aşan bir süre ecdadımızın hakimiyeti altında bulunmuştur. Bu süre zarfında en huzurlu, en müreffeh, en barışçı dönemini yaşayan Kudüs'ün, siyonizmin, Haçlı heveslerinin, batıl emellerin tuzağına ve kapanına kıvrana kıvrana düşmesi kabul edilemez, izah ve ifadesi olmayacak bir çarpıklıktır. ABD'nin Kudüs üzerinden Ortadoğu'yu ateşe verme teşebbüsünde bulunması ne insanlığın emanetlerine, ne İslam'ın emirlerine ne de bölge barışının temin çalışmalarına asla sığmayacaktır." "İSLAM DÜNYASINI DURUŞUNU NET GÖSTERDİ" Bahçeli, uluslararası toplumun ABD'nin bu karanlık dayatma ve kahredici provokasyonuna itirazını yükseltmeye başladığını, İslam dünyasının da peş peşe yapılan açıklamalarla duruş ve tutumunu çok net gösterdiğini vurguladı. Kudüs'ün statüsüyle ilgili bağlayıcı nitelikli Birleşmiş Milletler kararları bulunduğuna ve muhatap ülkelerce de bilindiğine işaret eden Bahçeli, Türkiye'nin siyasi ve diplomatik tepkilerini zamanında göstermesinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İslam İşbirliği Teşkilatını, dönem başkanı sıfatıyla 13 Aralık 2017 Çarşamba günü toplantıya çağırmasının anlamlı ve isabetli gelişmeler arasında yer aldığını ifade etti. Bahçeli, Kudüs'ün, İslam dünyasının kutsal cevheri, üç dinin uyum içinde barındığı kadim bir şehir olduğunu belirten Bahçeli, bu kapsamda İslam ülkelerinin Türkiye'nin öncü, önemli, örnek girişimini, güçlü iradesini dürüstçe sahiplenmesi, samimiyetle desteklemesi ve nitekim Kudüs'ü mahzun ve mahcup edecek her davranıştan kaçınması gerektiğinin altını çizdi. "ADIMLARIN ASKIYA ALINMASI ŞART" Kudüs'ün, ABD'nin iç siyasi hesaplarına, çıkar lobilerine şirin ve sempatik görünmeye çalışan güdümlü siyasetçilerin hedeflerine kurban etmeye kimsenin gücünün yetmeyeceğini dile getiren Bahçeli, "ABD'nin bugün ilanı beklenen muhtemel karardan derhal dönmesi, Filistinli kardeşlerimizin ve Müslümanların inanç ve yaşama haklarına saygı duyması tarihi bir mecburiyettir. Kudüs, İslam dünyasının göz bebeği, haklı davası, meşru sancağı, gaspı ve rehni imkansız manevi tacıdır. Bu nedenle ABD'nin, tahripkar istikrarsızlık, toplumsal infial, toplu intifadaya, kara bir leke gibi alnına yapışacak muhtemel dinler arası çatışmaya yol açacak Kudüs ile ilgili adımlarını muhakkak askıya alması şarttır, acilen ve amasız şekilde gaflet ve dalalete son vermelidir" diye konuştu. Dini ihtilafların, Filistinlilerin yurtlarından ve topraklarından mahrum edilmesinin kanlı çekişmelere, bedeli ağır olacak mücadelelere hız ve ivme vereceğine işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu: "Unutulmasın ki İsrail ve Filistin arasında adil, kalıcı, dengeli, tarihi ve manevi haklara riayet eden bir barış gerçekleşmeden insanlık huzur ve selamete ulaşamayacaktır. ABD'nin Kudüs komplosu mukaddesatımızın sırtına inmek üzere kaldırılmış hançerdir ve bu hançer saplanırsa canı yanan, kanı dökülen, kayıplara sürüklenen yalnızca İslam alemi olmayacaktır. Bu nedenle Kudüs temelli gerilimin yumuşaması, ABD'nin kendi iç siyasi dalgalanmayı Ortadoğu'ya ihraç etmekten vazgeçerek aklıselimin ve sağduyunun çizgisine gelmesi samimi dilek ve beklentimizdir. Aksi halde ortaya çıkacak sonuçlardan hiç kimse, hiçbir ülke yakasını kurtaramayacaktır."
NTV