C vitamini ruha da iyi geliyor
Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Aysun Bay Karabulut
C vitamini soğuk ve kapalı havalarda yükselişe geçen depresyon eğilimini düşürmekte, bir başka ifadeyle insana psikolojik olarak iyi gelmektedir. Ayrıca soğuk havalarda ısı dengesini ayarlayabilmek için daha fazla enerjiye gereksinim duyan vücudun kan şekerini düzene sokmakta, ani açlık ve tatlı krizlerinin önüne geçebilmektedir.
Kış mevsimi kapıda. Havalar her geçen gün daha fazla soğuyor. Battaniyelerimizi ve yorganlarımızı yavaş yavaş yüklüklerden çıkarmaya başladık. Artık sabahları ürpererek uyanıyoruz ve evden çıkarken üzerimize uzun kollu bir şeyler alıyoruz. Eh, doğrusu biraz da tedirginiz. Tam da mevsim dönüşümünde haklı olarak soğuk almaktan, cereyanda kalmaktan, nezle olmaktan ya da gribal bir enfeksiyona yakalanmaktan korkuyoruz. Tatlı ve serin bir esintiye kendimizi kaptırarak yakalanacağımız mevsim kaynaklı en basit bir rahatsızlığın bile keyfimizi kaçıracağını, bize hayatı günlerce zehir edeceğini biliyoruz. Bunun için de elimizden geldiği kadar dikkatli olmaya çalışıyoruz. Henüz büsbütün kurtulamadığımız Koronavirüse yakalanma endişesi bir yana, hiç beklemediğimiz bir aralıkta örneğin grip ya da nezle olmak istemiyoruz.
Kapalı mekan süreleri uzuyor
Mevsimsel dönüşümlere ve hava koşullarının değişmesine bağlı olarak maruz kalınma riski artan birtakım viral rahatsızlıklardan korunmanın en doğal yolu, bağışıklık sistemine yatırım yapmak ve insan bedenini koruma altına alan bu sistemi sürekli güçlü tutmaktır. Özellikle içinde bulunduğumuz, gündüzlerin giderek kısalıp gecelerin uzadığı, kapalı mekânlarda çok fazla vakit geçirdiğimiz ve buna bağlı olarak da daha az enerji sarf ettiğimiz bu günlerde, vücudumuzun direnci kolay bir şekilde kırılabiliyor ve hastalıklara yakalanma riskimiz artıyor. Havaların soğumasıyla da irtibatlı olarak gribal enfeksiyonlar daha sık ortaya çıkabiliyor. Dolayısıyla hastalıklara karşı önlem almak için vücut direncimizi güçlü kılacak bir beslenme rejimini uygulamamız şart ve bunun için de sonbahar ve kış ile neredeyse özdeşleşmiş olan C vitamini birebir. Düzenli bir biçimde C vitamini almak, vücudumuza yapacağı başka katkıların yanı sıra hastalıklara karşı direncimizi güçlendirecek ve yaşadığımız mevsim dönüşümünü en sağlıklı biçimde geçirebilmemize de katkı sağlayacak. Peki nedir bu C vitamini? Nasıl temin edilir?
Depolanmaz, tahliye edilir
Kış aylarında adını sıkça duyduğumuz C vitamini, 1930 yılında Macar bilim adamı Albert Szent-Györgyi tarafından izole edilmiş önemli bir vitamindir. Kimyasal adıyla askorbik asit olarak da bilinen ve ısı ile ışığa duyarlı olup suda çözülebilen bu vitaminin bitkilerde ve bazı hayvanlarda olduğunun aksine insan bedeni tarafından sentezlenemediğini belirtmek gerekir. Suda erir ve vücutta depolanamaz. İhtiyaç fazlası ter ve idrar yoluyla vücuttan tahliye edilir. Bundan dolayı da her gün düzenli olarak besinler yoluyla alınmalıdır. Bütün bunlara ilave olarak kuvvetli bir antioksidandır ve diğer antioksidanları yenilediği de bilimsel çalışmalar tarafından ortaya konulmuştur. Bedenin hareket sisteminin yapıtaşlarını, özellikle de kemik, kıkırdak, lif ve eklemleri meydana getiren, ayrıca yaraların iyileşmesinde belirleyici bir rol üstlenen bağ dokusunun temel bileşeni olan kollajen proteini başta olmak üzere, vitamin ya da aminoasit benzeri bir bileşen olup B vitaminleriyle akraba olan L-Karnitin ve nöronlar arasındaki iletişimi sağlayan bazı nörotransmitterlerin biyosentezi için gerekli olan C vitamini, hücre ve dokuların oluşum sürecinde aktif bir role sahiptir. Damar sağlığı için gerekli olan demir ve folik asitin kana geçmesini kolaylaştırmakta, ayrıca kullanım katsayısını arttırmaktadır.
Kadınlar 75, erkekler 90 gram almalı
Coğrafi keşifler çağında yüz binlerce denizcinin hayatını kaybetmesine sebebiyet vermiş olup diş eti kanamaları, diş anormallikleri, halsizlik, eklem şişlikleri ve ağrıları gibi birtakım belirtileri olan iskorbüt hastalığını tedavi eden yegâne vitamin olduğu ortaya konmuş olan C vitaminine dönük gündelik ihtiyaç kadınlar için 75, erkekler için 90 miligram civarındadır. Hamilelerde 85, emzikli kadınlarda ise 120 miligramlara kadar çıkan C vitamini ihtiyacının bireylerin bebeklik dönemlerinden itibaren özellikle bedensel gelişim açısından hayatî bir önem taşıdığı ve ateşli hastalık dönemlerinde artış gösterdiği not edilmelidir. Öte yandan bir kez daha altı çizilecek olursa, C vitamini insan bedeninde depolanamadığından dolayı bu ihtiyacı gün içerisinde tüketilen besinlerden ve gıda takviyelerinden karşılamanın dışında bir seçenek yoktur.
İnsan bedeninin gereksinim duyduğu C vitamini ihtiyacını karşılamak, söz konusu vitaminin birçok gıdada yoğun olarak bulunması nedeniyle kolaydır. Narenciyelerden limon (her 100 gramda 50 mg) , kivi, portakal, greyfurt ve mandalina gibi turunçgillerin yanında (her 100 gramda 100 mg ve üzeri) pişmemiş brokoli , karnabahar, maydonoz, ısırgan otu, lahana, yanında (100 gramında 200-300 mg ve üzeri) kereviz, pırasa, pazı, ıspanak, marul, yeşil biber ve asma yaprağı, gibi erişimi ucuz ve kolay, kullanımı da fazlasıyla yaygın olan yeşil yapraklı sebze ve meyveler zengin C vitamini kaynaklarıdır. Ayrıca kırmızı kapya biber, portakal suyu, mandalina, greyfurt suyu, (her 100 gramda 1000 mg ve üstü) biberiye çay limonlu, kiraz, kuşburnu (kışın çay olarak da tüketilebilir) gibi gıdalar da miktarda C vitamini ihtiva etmektedirler. Bir bölümünü burada listelemiş olduğumuz sebze ve meyvelerin yer aldığı düzenli bir beslenme rejiminin uygulanması durumunda C vitamini ihtiyacı fazlasıyla karşılanabilecektir.
Kanseri yavaşlatıyor
Olağan beslenme alışkanlıkları ile gündelik bedensel ihtiyacın kolaylıkla karşılanabildiği (mesela orta boy bir portakal ya da kivi veya iki mandalina günlük ihtiyacımızı karşılayabilmektedir) C vitamini, vücudu ateşli hastalıklara ve zehirlenmelere karşı koruyan, buna bağlı olarak da bağışıklık sistemini güçlendiren bir vitamindir. Yine kansızlığı ve demir emilimini arttırması dolayısıyla demir yetersizliği anemisini önlemekte, damar çeperlerini kuvvetlendirerek kanamaya ve katarakt oluşumuna mani olmakta, beyin fonksiyonlarını güçlendirmekte, meme kanseri ve güneş ışınları ile ilişkili deri kanserlerini yavaşlatmaktadır. Nitekim kanserin, kalp ve damar hastalıklarının, 60 yaş üstü bireylerdeki görme kaybının en önemli nedenleri arasındaki Sarı Nokta Hastalığının (Maküler Dejenerasyon), katarakt ve soğuk algınlığının tedavisinde C vitaminin kullanıldığı bilinmektedir. Öte yandan Hollanda'da yapılan bir araştırmada, özellikle de 55 yaş üstü bireylerde C vitamini ile birlikte beta-karoten, çinko ve E vitamini kullanımının Sarı Nokta Hastalığı riskini azalttığının gözlemlenmiş olması, C vitamini eksen alan tedavilerin başarılı olabileceğini göstermesi bakımının ilgi çekicidir.
C vitamininin başka faydaları da vardır. Kış aylarında hava şartlarına bağlı olarak kuruyan ciltlerin kalite kazanmasında ve yaşlılık belirtilerinin ortadan kaldırılmasında dikkat çekici seviyede etkilidir. Aynı şekilde soğuk ve kapalı havalarda yükselişe geçen depresyon eğilimi ya da mevsim şartlarına bağlı olarak tetiklenebilen stresin seviyesini düşürmekte, bir başka ifadeyle insana psikolojik olarak da iyi gelmektedir. Ayrıca soğuk havalarda ısı dengesini ayarlayabilmek için daha fazla enerjiye gereksinim duyan vücudun kan şekerini düzene sokmakta, ani açlık ve tatlı krizlerinin önüne geçebilmektedir. Bunlara ek olarak antioksidan ve alerjik durumlarda ortaya çıkan kimyasal bir madde olan histamini ketleyici (antihistaminik) nitelikleri ile astım ve nefes darlığı krizlerini de minize edebilmekte, daha rahat nefes alınmasını sağlamaktadır.
Fazlası taş yapıyor
İnsan vücudu açısından C vitamininin önemi, eksikliği ya da fazlalığı durumunda ortaya çıkan sorunlarda da kendisini göstermektedir. C vitamini gereksinimi karşılanmadığı takdirde esas itibarıyla günümüzde büyük bir problem olmaktan çıkmış olan iskorbüte ek olarak hastalıklara karşı duyarlılık, fiziksel zayıflık ve direnç düşüklüğü ortaya çıkabilmekte, dolayısıyla da bağışıklık sisteminin zarar görmesi ve sık sık çeşitli hastalıklar ile yüz yüze gelinmesi söz konusu olabilmektedir. Öte yandan vitaminin haddinden fazla, örneğin gündelik 2000 miligramdan fazla alınmasının böbreklerde taş oluşumuna, ishal ve mide sorunları gibi çeşitli sindirim rahatsızlıklarına ve alerjik deri döküntülerine neden olabileceği de belirtilmelidir.
aysunbay@hotmail.com