Bu Yetkili Konfederasyon İle Bu Kadar

Önder KAHVECİ T.Kamusen Genel Başkanı.

Kamu Görevlileri Hakem Kurulu, milyonlarca kamu görevlisi ve emeklinin umutla beklediği, 2020-2021 yıllarını içeren maaş ve özlük haklarına ilişkin kararını verdi. Karar, kamu çalışanlarında büyük bir hayalkırıklığı yarattı.

Hakem Kurulunun verdiği bu karar ekonomik gerçeklerle karşılaştırıldığında hem bu karara sebep olanlar hem de toplu sözleşme sürecini sulandıran yetkili konfederasyon kamuoyu vicdanında sorgulanacaktır.

Biz, 1 Ağustos'tan beri toplu sözleşme görüşmelerinin tek bir yetkili temsilcinin keyfiyetiyle yürütülmesinin doğru olmadığını, kamu görevlilerini ilgilendiren hayati konuların dahi masada pazarlığa açılmadığını ifade ettik ve gerekli uyarılarımızı yaptık.

Bir tarafta yetkili konfederasyon ve sendikaların basiretsizliği ve iş bilmezliği diğer tarafta Kanunun eksik ve yanlış hükümleriyle birleşince bundan önceki 4 dönemde olduğu gibi beşinci toplu sözleşme dönemi de büyük bir fiyasko ile sonuçlandı. 20 milyon vatandaşlarımızın umutları, 2021 yılına ertelendi. Zaten tartışmalı olan Hakem Kurulu, bu kararla daha da tartışmalı hale geldi.

Her ne kadar toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamamış olsa da doğru bir pazarlık stratejisinin yürütülmemesi, taleplerin pazarlığa ve tartışmaya açılmaması, memur sorunlarının çözümü yerine yetkili sendikaların kasalarını doldurma peşine düşerek dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde kabul görmemiş dayanışma aidatı konusuna saplanıp kalmaları, üzerinde anlaşılan ve anlaşılamayan konuların dahi sürüncemede kalması sonucunu doğurdu.

Elbette Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun Hükümet ağırlıklı yapısıyla sendikaların beklentilerine uygun bir karar vermesi beklenemezdi; nitekim beklenen oldu ve dağ fare doğurdu. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun kararı çalışanların, emeklilerin ve yakınlarının ekonomik ve özlük haklarına ilişkin sıkıntıları çözmekten uzak kaldı.

2012 yılından beri yaşadığımız tecrübeler, 4688 sayılı Kanun'a ilişkin çekincelerimizde ne denli haklı olduğumuzu bir kere daha ortaya koydu. Bu hali ile ve mevcut yetkili sendikaların bu tutumu ile toplu sözleşme görüşmelerinin kamu çalışanlarına somut kazanımlar sağlayacak bir yapısı bulunmuyor.

Yetkili sendikaların dahi kendi hizmet kollarında bulunan memurlara ilişkin ücret pazarlığında söz hakları yok. Maaş zamları, yalnızca konfederasyon başkanının imzası ile karar altına alınabiliyor. Diğer sendika ve konfederasyonların karara itiraz etme hakkı da bulunmuyor. Dolayısıyla bu sistem milyonlarca çalışan, emekli ve yakınlarının kaderini yalnızca Bakan ve yetkili konfederasyon temsilcisi yani iki kişi üzerine kurguluyor.

Öyleyse bundan sonra yapılacak ilk iş toplu sözleşme sürecini katılımcı ve sonuç alıcı bir noktaya taşımak olmalı. Toplu sözleşmede kamu görevlilerinin geniş bir şekilde temsil edilmesi, kamu görevlileri heyetinin çoğunluğuna bağlı bir imza sistemine geçilmesi, itiraz mekanizmalarının yeniden düzenlemesi olmazsa olmaz değişiklikler olarak karşımızda duruyor. Bunun yanında kamu görevlilerinin geneline ilişkin toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmelerinin birbirinden ayrılması ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'nun da eşit temsile dayalı olarak yeniden yapılandırılması gerekiyor. Aksi halde bu sistem ve bu yetkili sendikalarla daha çok hayal kırıklıkları ve daha çok fiyaskolar yaşamamız kaçınılmaz görünüyor.

Önder KAHVECİ
T.Kamusen Genel Başkanı.

Bülten

Bakmadan Geçme