Bakan Tüfenkci, Adalet ve Medeniyet Derneği'nde konuştu

Aralarında milletvekileri ve yüksek yargı mensuplarının da bulunduğu toplantıda 1980 darbe sonrası Ankara Hukuk Fakultesi'nde geçen öğrencilik yıllarına değinen Bakan Tüfenkci, 'Benim kuşağım, 1980 darbesinin baskıcı sürecinden geçti. O gün, kız çocuklarının başörtüsüyle üniversitede okuma hakkı yoktu, hatta biz erkekler bile devlette çalışıp çalışamayacağımızı tartışıyorduk. Hakim olmak hiç aklıma gelmedi. Bu yüzden hep avukat olarak çalıştım. Ama hamdolsun bugün ne üniversitelerde, ne kamuda başörtüsü tartışma konusu olmuyor' dedi.Öğrencilik yıllarında hayırsever vakıfların bugünkü gibi maddi imkanlarının da olmadığını anlatan Bakan Tüfenkci, 'O gün samimi arkadaşlarımız vardı ama bugünkü gibi devlet tecrübesi olup bize yol gösterecek kimsemiz yoktu' dedi.Bakanlık bürokratlarına sık sık 'koltukların fani' olduğunu hatırlattığını ifade eden Bakan Tüfenkci, 'Biz makamlarla imtihan oluyoruz. Oysa bu günler gelip geçecek. Rabbim bizi altından kalkamayacağımız, cevabını ve hesabını veremeyeceğimiz şeylerle imtihan etmesin. Makam arabalarına, koltuklara fazla alışmamalı. Neticede hayat fani...' dedi1 Kasım seçimleri sonrasında yakalanan siyasi istikrar ortamında geçen süre zarfında hükümetin seçim vaatlerinin tamamını gerçekleştirdiği halde, içerden ve dışardan desteklenen terör saldırılarının bu süreci engellediğini kaydeden Bakan Tüfenkci, 'Maalesef terör yüzünden gündemi yapısal reformlara dönüştüremedik' dedi.1 Kasım öncesinde tüm siyasal partilerin Anayasa değişikliğini seçim vaadleri arasında halka sunduğunu hatırlatan Bakan Tüfenkci, AK Parti Grubu olarak en az iki partinin mutabakatıyla Anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemini halkın tercihine sunmaktan yana olduklarını belirterek, 'Bırakın Anayasa değişikliğine de Başkanlık sistemine de millet karar versin' dedi.Rusya Krizi'yle ilgili konuyu da değerlendiren Bakan Tüfenkci, kriz sonrası ticaret hacminin düştüğü iddialarını asılsız olarak değerlendirdi. Tüfenkci şöyle konuştu:'Küresel Kriz ve Rusya'daki ekonomik kriz nedeniyle 2014 yılından beri alım gücü düşen Rusya'yla ithalat ve ihracatımızda düşüş vardı. Ama biz hükümet olarak uyguladığımız mali disiplin ve teşviklerle krizi vatandaşımıza yansıtmadık, yeni uluslararası pazarlar keşfettik ve ürünlerimizi oralara pazarladık. Narenciyemizi, domatesimizi Bulgaristan'a sattık. Hem bizim üretici, hem Bulgar pazarlamacısı kazandı. Sonuçta Ruslar yine de Türk domatesini yedi, hem de daha pahalı yedi...'