Bahçeli'den teşkilatlara 18 Mart 2018 Büyük Kurultay 2019 Genelgesi
MHP GENEL BAŞKANI DR.DEVLET BAHÇELİ
MHP Genel Başkanı Dr.Devlet Bahçeli teşkilatlara gönderdiği genelgede "Ülkemizin ve milletimizin ağır bir tahribatla yüzyüze kaldığı son yıllarda Milliyetçi Hareket Partisi'nin duruşu, çözülmeye çalışılan milli birlik ve kimliğin en önemli güvencesi, milli devlet yapımızın devamında en sağlam dayanağıdır" dedi.
MHP Lideri Bahçeli'nin teşkilatlara gönderdiği genelge şu şekilde:
Aziz Dava Arkadaşlarım, Türkiye'miz sahip olduğu tarihi zenginlikle, taşıdığı kültürel mirasla insanlık âleminde inkâr ve ihmal edilemeyecek bir seviyededir. Bu nedenle asırlardır tüm gözler üzerimizdedir. Tüm dikkatler ülkemizde ve içinde bulunduğu geniş coğrafyadadır. Anadolu ve mücavir bölgelerden dünyanın kalp atışı duyulmaktadır. İnsanlık huzura ulaşacaksa, yerküre sükûta erecekse, bunun ön şartı hem Anadolu'nun hem de komşu coğrafyaların tam anlamıyla dirliğe ve istikrara kavuşmasıdır. Bu kavuşma hali gerçekleşmeden barış arayışları, düzen çabaları sonuç veremeyecek, dahası veremeyecektir. Sahip olduğumuz stratejik değer ve küresel prestij bütün gizli hesapların ya içimizde ya da etrafımızda görülmesine yol açmaktadır. Karşımızdaki birikmiş ve bilenmiş karanlık senaryoların iç yüzünü yorumlamak için öncelikle nasıl bir maziden geldiğimiz, hangi badireleri geçtiğimiz, nereye varmak istediğimiz net bir şekilde idrak ve ifade edilmelidir. Bitmeyen düşmanlıklar, tükenmeyen hesaplar, bırakınız azalmasını, devamlı büyüyen siyasi ve ekonomik operasyonlar Türk ve İslam dünyasının nefes borularını kesme ve koparma hedefine sabitlenmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi bu yüksek tehdidi görmekte ve yorumlamaktadır. Küresel güçlerin ilgi ve hatta işgal sahası uzun bir süredir Avrasya ve Afrika jeopolitiğidir. Bu itibarla her taşın altında şer bir plan gizlidir. Ağır sorunlarıyla ülkemizi kuşatan Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu bölgeleri stratejik ve zorlu bir üçgeni andırmakta, anımsatmaktadır. Türkiye ise bu üçgenin merkezindedir. Bu jeopolitik tablodan mülhem olmak üzere, ülkemiz çevresindeki her olumsuzluğa, her karmaşaya, her karışıklığa ister istemez açık ve müsait hale gelmektedir. Türkiye coğrafi konum ve öneminden dolayı aynı zamanda Avrasya jeopolitiğinin kalbi mesabesindedir. Dostumuzun da, düşmanımızın da çok olması bu yüzdendir. Coğrafya bir kader olduğuna göre, vatan yaptığımız bu coğrafyanın bize yüklediği sorumluluklardan veya sırtımıza binen ilave külfetlerden kaçamayacağımız gibi bunlardan korkmamız da akıl ve mantık işi değildir. Türkiye, büyük bir devlet geleneğine haizdir. Aynı şekilde kadim ve kudretli bir millet yapısına maliktir. Devletimizin dayandığı temeller hukuki ve demokratik esaslarla belirlenmiş, milli ve manevi değerlerle bezenmiştir. Kıtaların kavşak noktasındaki Türkiye, mahfuz tuttuğu tarihi nitelikleriyle sivrilmiş, üzerine atılmaya çalışılan ölü toprağını her seferinde silkelemiş atmıştır. Bugüne kadar çok şükür tuzaklar işlememiştir. Komplolar işe yaramamıştır. İşbirlikçilerin, ihanet yarışına girmiş hainlerin karanlık eylemleri tutmamıştır. Türkiye'mizin jeopolitik ve jeoekonomik avantajları adeta zırh, adeta duvar, adeta çelikten irade olmuş, milli bekayı korumuştur. Elbette dezavantajlarımızı da yok sayamayız, görmezden gelemeyiz. Ancak tehlikelere yol veriyor, tehditlere zemin açıyor diyerek coğrafi dezavantajlarımızdan şikâyet edemeyiz, bundan rahatsız olamayız. Zira millet birdir, devlet birdir, bayrak birdir, aziz vatan her değer ve emanetiyle bütündür, sonsuza kadar da böyle kalacaktır. Ayrıca jeo-kültürel konumumuz da, jeo-ekonomik yapımızı aratmayacak ölçüde benzersizdir. Hem tarihi ve dini, hem de insani hasletlerimiz, dünya anlam haritasında eşsiz bir yer edinmemize sebep olmaktadır. Eşine az rastlanır düzeyde baş döndürücü olan bütün bu özelliklerimiz, Cenab-ı Allah'ın Türk milletine bir lütfudur. Bütün bu konum, imkân ve potansiyeller, bir taraftan Türk milletinin parlak bir geleceğine işaret etmekte; diğer taraftan da Türkiye hasımlarını iştahlandırmaktadır. Bizim millet olarak sahip olduğumuz yaşama ve gelişme azmi, tarihi tecrübe, istiklalimize ve onurumuza düşkünlük en büyük milli sermayemizdir. Bu milli sermayenin çarçur edilmesine izin vermeyeceğiz, yağma ve talanına müsaade etmeyeceğiz. Türklüğün Anadolu coğrafyasında nice mücadelelerle kurduğu Selçuklu ve Osmanlı medeniyetleri ile varoluşumuzun son destanı olan Milli Mücadelemiz bekamızın başlıca ilham ve kuvvet kaynaklarıdır. Bu itibarla ilham sönmeyecek, kuvvet eskimeyecek, eksilmeyecektir. 1910'lu, 1920'li yıllar, Türk milletinin üzerinde kara bulutların dolaştığı sancılı ve zorlu yıllar olarak milli hafızalara mühür vurmuştur. Büyük bir imparatorluğun enkazı altında tarih sahnesinden çekilmesi beklenen bir millet, çetin şartlarda çevik bir irade göstererek bağımsızlığını korumasını bilmiş, yeniden doğrulmayı başarmıştır. Milli Mücadelemizin hemen ardından başlayan siyasi ve hukuki hamleleri, daha sonra sanayileşme çabaları izlemiştir. Türkiye her defasında zorlukları aşmış, belaları defetmiştir. 23 Nisan 1920'de "milli hâkimiyet" ilkesinin, 29 Ekim 1923'te de Cumhuriyet'in ilanıyla şekillenen temel siyasi tercih, çok partili siyasi hayata geçiş ile birlikte yeni bir anlam, yeni bir içerik, yeni bir ruh kazanmıştır. 16 Nisan 2017 Halkoylamasında, bizzat Türk milleti tarafından kabul edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de önümüze kalıcı ve kuşatıcı bir ufuk açmıştır. Fakat on yıllardır, üzerimizde oynanan oyunlar sistematik olarak artış göstermiş, terör saldırıları, haçlı hevesleri, Türk düşmanlığı sürekli yaygınlaşmış, Türkiye'den intikam arayışları yoğunlaşmıştır. Şu anda Türkiye olağanüstü bir beka mücadelesi vermektedir. Yüz yıldır kapanmamış hesaplar terör örgütleri eliyle görülmek istenmektedir. Zalimler karşımızda saf saf dizilmiş, öbek öbek toplanmışlardır. Türk milleti varlığına ve güvenliğine gölge düşmemesi için tetiktedir, teyakkuzdadır. 12'nci gününe giren Zeytin Dalı Harekâtı devlet ebed müddet, millet ebed müddet şuurunun bir gereği, kaçınılmaz bir ihtiyacıdır. Milli güvenliğimize yönelik ahlaksız kumpas, alçak kurgular kaynağında yok edilmek suretiyle Türkiye'nin sınır ve toprak emniyetinin güvenceye alınması ana hedeftir. Türkiye doğal ve doğru bir şekilde tarihi haklarını, egemenlik alanlarını kararlı ve korkusuzca savunmaktadır. Ve de istiklalini, istikbalini meşru sınırlar içinde müdafaa etmektedir. Güney sınırlarımız boyunca sahnelenen hıyanet planlarının, terörist emellerin milli varlığımıza kast etmek gayesiyle tedavüle sokulduğu çok açıktır. Bu maksatla PKK/PYD tarafından istilaya uğrayan, yöre halkına eziyet ve zulmedilen Afrin'in, ardından diğer terör yuvalarının tepeden tırnağa temizliği milli bir mecburiyet, ahlaki ve hukuki bir mükellefiyettir. Türkiye'nin sınırlarında ve sınırlarının etrafında yasa dışı hiçbir hain örgüt ve niyet barınamayacak, barınmasına izin verilmeyecektir. Türk milletinin sürdürdüğü var oluş mücadelesi haklıdır, uluslararası hukuka göre hakkı ve vazifesidir. Zeytin Dalı Harekatı üzerinde kuşku tohumları eken, terörle mücadeleyi dolaylı ve dolambaçlı telkin, tembih ve tavsiyelerle yıpratmayı amaçlayan odakların faal olmaları, sinsi faaliyetlerini ısrarla sürdürmeleri milli vicdanın dikkatinden kaçmamaktadır. Türkiye'nin olağanüstü vatan ve millet müdafaasına gölge düşürmeye heveslenen ve bunun için yalanı, dolanı ve iftirayı silah gibi kullanan işbirlikçilerin foyası meydana çıkmıştır. Terörle mücadeleyi yaralamak için kızarmaz yüzle devreye girenlerin neye ve kimlere hizmet ettiği de belirginleşmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi bu hasis, hırçın ve hain teşebbüsleri dikkatle, ibretle takip etmektedir. Türkiye karşıtı tutumlarını demokrasi ve hukukla izah ve ihataya kalkışanlar bir defa çuvallamış, PKK/PYD'nin tuzağına gönüllü olarak düşmüşlerdir. Milliyetçi Hareket Partisi yarım asırlık mazisinin tecrübe ve birikimiyle milli bekamızın diriliş ve direnç mücadelesini tavizsiz desteklemektedir. Çünkü Türkiye ve Türklüğün bekası MHP'nin bekası demektir. Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben anlayışımızın gereği de budur. Milliyetçi-Ülkücü Hareket oyunları bozarak bugünlere gelmiştir. Saldırıları göğüsleyerek, karanlık senaryoları yırtarak varlık ve birliğini korumuştur. FETÖ'nün operasyonları, siyasi şantajlar, mesnetsiz suçlamalar, hayasız dedikodular, imza anarşisi, olağanüstü kurultay çığırtkanlıkları çok şükür kalemizin duvarlarını aşamamıştır. Komplo mucitleri, fitne mimarları, işbirlikçilik markaları ve kriz müellifleri her defasında Üç Hilale cephe almışlar, farklı kılık ve suretlere bürünerek MHP'yi küçültmeye, eritmeye kalkışmışlardır. Partimizi yapay süreçlerle meşgul etmek, kronik bunalım partileri gibi hizipleştirerek gözden düşürmek, liderinde ve yöneticilerinde itibar kaybına yol açmaya yeltenmek ve en önemlisi giderek tehlikeye sürüklenen ülkemizin önündeki en büyük milli direnç gücünü zayıflatmak bariz olarak amaçlanmıştır. Ancak hiçbir şer niyet, hiçbir hain ittifak, kökü dışarıda hiçbir karanlık odak başarıya ulaşamamış, sonuç alamamıştır. Milliyetçi Hareket Partisi'ni kötü emellerine alet etmek isteyen malum çevreler, içimizden devşirdikleri küçük bir grupla zalim gayelerini hayata geçireceklerini hesap etseler de, bunda muvaffak olamamışlardır. Hatırlanacağı üzere, Milliyetçi Hareket Partisi Merkez Yönetim Kurulu'nun 10 Ocak 2016 tarihli toplantısında, Olağan Büyük Kurultay Takvimi belirlenmiş ve ilan edilmiştir. Buna göre Parti Tüzüğümüz ve Siyasi Partiler Kanunu uyarınca, ilçe kongrelerimiz resmen 11 Aralık 2016'da Kayseri Kocasinan'da başlamış, 26 Aralık 2017'de Karabük Merkez ilçe kongresiyle tamamlanmıştır. Bu kapsamda 803 ilçemizde kongrelerimiz başarıyla sonuçlandırılmıştır. Müteakiben, 14 Mayıs 2017 tarihinde Hatay'la başlayan il kongre sürecimiz 17 Aralık 2017'de yapılan Karabük il kongremizle nihayete ermiştir. İl ve ilçe kongrelerimizin başarıyla gerçekleşmesinin akabinde, tecelli eden irade marifetiyle sırayı 18 Mart 2018'de yapılacak 12'nci Olağan Büyük Kurultay almıştır. Seçilmiş 1098 üst kurul delegemizin ve 110 doğal delegemizin katılımı, milletimizin eşsiz destek ve duasıyla demokratik ve tarihi kurultayımız 46 gün sonra huzurla, olgunlukla, coşkuyla ve sağduyuyla icra edilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin 12'nci Büyük Kurultayı, 2019 yılında peş peşe gerçekleşecek Mahalli İdareler, Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanı Seçimleri için aynı zamanda stratejik hazırlık, aynı zamanda siyasi hedef ve takip edilecek politikaların da ele alınıp billurlaşacağı demokratik bir fırsat olacaktır. Önümüzdeki siyasi imtihanlardan yüzümüzün akıyla çıkmak, belirlenmiş amaçlara kucaklaşma hissiyatıyla ve beraberlik ruhuyla ulaşmak yegâne arzu ve beklentimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi Kızılelma ülküsünün bilincindedir. Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye'nin geleceğinde söz sahibidir. Milliyetçi Hareket Partisi Türk milletinin ta kendisi, milli vicdanın fiziken ve fikren kurumsallaşmış halidir. Nitekim Milliyetçi Hareket Partisi'nin durduğu yer Türk milletinin yanı ve tarafıdır. Türkiye ise savunduğumuz büyük fikir ve ülkülerin hamd olsun güzergahındadır. Sorumluluğumuz elbette büyüktür. Çizgimizde en ufak kırıklık yoktur. Yürüyüşümüzde aksaklık, fikirlerimizde dağınıklık, ülkülerimizde karışıklık da yoktur. Nihai olarak 18 Mart 2018'de 12'nci Olağan Büyük Kurultayımız emsalsiz bir vakarla bizzat iradenin sahibi Milliyetçi Ülkücü Hareket'in muazzez takdir ve tercihiyle yapılacaktır. Parti teşkilatlarımız bu çerçevede bütün hazırlıklarını tamamlayacaklar ve şu hususlara harfiyen uyacaklar, aynısıyla yerine getireceklerdir. 1– 12'nci Büyük Kurultayımız tarihi bir katılımla yapılacaktır. Bu nedenle kurultayımızın havasını koklamak, duygu seline ortak olmak, milliyetçi ruha destek vermek isteyen her vatandaşımız davet edilecektir. 18 Mart 2018'de hem Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıldönümü yad edilecek, hem de Türk milliyetçileri yeni bir zafer umuduyla tarih yazacaklardır. Şimdiden parti teşkilatlarımız buna müzahir hazırlıklarına başlayacaklar, milletimiz kurultaydan tam anlamıyla haberdar edilecektir. 2- Türkiye yüksek risk ve tehlikelerle boğuşmaktadır. Bu itibarla hiçbir tahrike, hiçbir kışkırtmaya, hiçbir kanunsuz eylem ve gösteriye iltifat ve itibar edilmeyecektir. 3- Milliyetçi Hareket Partisi'nin kapısı, gönlünde vatan ve millet sevgisi bulunan herkese açıktır. Kırgınlıklar giderilecek, dargınlıklar bitirilecek, gönüller fethedilecek, eller tutulacak, tam bir buluşma, tam bir kavuşma hali yaşanacaktır. Konuyla ilgili tüm teşkilatlarımız seferberlik ruhuyla çalışacaklardır. 4- Her zaman olduğu gibi, partimizle uğraşan, fitne ve fücur aşılamaya çalışan odaklar görülecektir. Sosyal medya başta olmak üzere, farklı zemin ve platformlarda asılsız ve uyduruk hiçbir iddia, söylem, ifade, haber, yorum, yayın, haber ve değerlendirmeye kulak asılmayacaktır. Bunlara karşı ise hukukun çizdiği istikamet takip edilecek, kanuni müracaatlar gecikmeksizin yapılacaktır. 5- İl ve ilçe başkanlarımız 9-10-11 Şubat 2018'de Antalya'da planlanan çalışma ve istişare toplantısına eksiksiz ve tam kadro halinde katılacaklardır. 6- Partimizin sembollerini çağrıştıran, istismar eden veya kullanan bizim dışımızdaki yabancı dernek, parti, kurum gibi oluşumlardan uzak durulacak, bu gruplarla bağımızın olmadığı kamuoyuna anlatılacaktır. 7- Dengeli ve sabırla oluşturulan güveni sarsmak ve siyasetimizi yalnızlaştırmak için yapılacak tahriklere dikkat edilecek, bu hassas ortamda gerilim, tartışma ve çatışmadan mutlaka kaçınılacaktır. 8- Partimize doğrudan nüfuz edemeyen odakların, eski ülkücü veya eski MHP'li sıfatı ile bilinen şahıslar üzerinden makale, toplantı, söyleşi gibi faaliyetlerle dava arkadaşlarımızı yönlendirme, duruşumuzu sorgulatma arayışlarına karşı uyanık olunacak, bunların gerçek yüzleri ve maksatları konusunda partililerimiz uyarılacaktır. 9- Partimizin düzenlediği toplantı ve kararlaştırılmış kampanyalarının haricinde münferiden hareket ve tepki gösterilmeyecek, Genel Merkezin belirlediği işaret, slogan, marş, sembol ve kavramlar dışında materyal kullanılmayacak, tanıtım disiplinine mutlak riayet edilecektir. 10- Ortak fikir ve tutum oluşturmak için Genel Başkan açıklamaları, mesajları, genelgeleri ve grup konuşmaları hassasiyetle takip ve analiz edilecek, politik ve ideolojik söylemlerin sınırı bu esaslar üzerinde çizilecektir. Milliyetçi Hareket Partisi değişmemiş, dönüşmemiş, ama sürekli gelişmeyi, sürekli özüne bağlı kalarak büyümeyi bilmiştir. Türkiye'nin maruz kaldığı sıcak ve yakın tehditlerin aşılabilmesi için yeşermiş ahlaki ve milli ittifak ruhunun beka ve birliğimizi teminat altına alıp küresel ve bölgesel kanlı operasyon ve oluşumlara karşı set çekeceği çok iyi bilinmelidir. Huzur ve beka için güç birliği yaptığımız meydandadır. Milliyetçi Hareket Partisi kökünden kopmamış, kaynağından ayrılmamıştır. Ne yapıyorsak Türk milleti içindir. Neyi amaçlıyor, neyi arıyorsak Türklüğün ve Türkiye'nin bekasına yöneliktir. Türk milliyetçileri, vatanı ve milleti için hiçbir hesap yapmadan canını bile seve seve veren, vermeye gönüllü olan bir ruhun ve inancın temsilcisidir. Bugün dönüp geriye baktığımızda yaşanan acıları, çekilen çileleri hatırlamamak, iliklerimize kadar hissetmemek mümkün değildir. Cenab-ı Allah'tan en büyük dileğim, bu ülke ve milletin zor ve acılı durumlarla karşı karşıya kalmaması, kaldığı zamanlarda da milli dayanışma, kaynaşma ve kenetlenme ruhunun harekete geçmesidir. Tarihi bir davanın, çilekeş bir Hareket'in bugünkü temsilcileri olarak, emaneti en güzel şekilde koruyup gelecek nesillere teslim etmek bizim boynumuzun borcudur. Türk milliyetçileri, milli görev ve sorumluluklarının idraki içinde emaneti kırıp dökmeden, günlük hesaplar içinde çarçur etmeden yarınlara ulaştıracak siyasi akla ve şuura sahiptir. Ve bunun da gereği şu an onurla yapılmaktadır. Unutulmasın ki yolumuz açık, önümüz parlak, gelecek ay yıldızlı al bayrağın altındadır. Ülkemizin ve milletimizin ağır bir tahribatla yüzyüze kaldığı son yıllarda Milliyetçi Hareket Partisi'nin duruşu, çözülmeye çalışılan milli birlik ve kimliğin en önemli güvencesi, milli devlet yapımızın devamında en sağlam dayanağıdır. İnancım odur ki, partimizin ve dava arkadaşlarımızın yarım asırlık mücadelesi, sahip oldukları yüksek ahlak ve sorumluluk duygusu, tuzak ve hilelere karşı uyanık duruşları ve tesirlerden uzak duran bağımsız karar verme tutumları millet ve mahşeri vicdan tarafından mükâfatlandırılacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle tereddütsüz ve inanmış mücadeleleriyle Üç Hilal'i yükselten her dava arkadaşıma şükranlarımı sunuyor, başarılar diliyor, her birisini Cenab-ı Allah'a emanet ediyorum.
Ne Mutlu Tür küm Diyene.
Ne Mutlu Tür küm Diyene.