Ateş Düştüğü Yeri Yakıyor
TDP Genel Başkanı Mustafa Sarıgül
TDP Genel Başkanı Mustafa Sarıgül haftalık basın toplantısında deprem bölgesinde yaşanan sorunları dile getirdi. Sarıgül açıklamasında;
ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR
Yaşadığımız deprem felaketinin üzerinden bir ay geçti.
Üzülerek söylüyorum ve görüyorum ki “Ateş düştüğü yeri yakar” sözü doğru çıkıyor.
Türkiye Değişim Partisi olarak deprem bölgesi normal şartlara kavuşana kadar orada olmaya ve konuyu birinci gündemimiz yapmaya devam edeceğiz.
BÖLGEDE HALA KOORDİNASYON YOK
Bölgede hala iyi çalışan bir koordinasyon ve afet yönetimi yok.
Deprem yardımları azalıyor. Çadır, su, gıda temininde zorluklar var.
Enkaz altında hala cansız bedenler var.
Çalışma yapılmayan mahalleler ve köyler var.
Deprem siyasi çekişmede kullanılan bir argüman oldu. Bazı siyasiler ve gruplar kara propaganda yapıyor. Yetkililer de bölgeden gelen her şikâyete kara propaganda muamelesi yapıyor.
DOĞRULAR VE YANLIŞLAR BİRBİRİNE KARIŞIYOR
Olan da bölge halkına oluyor. Biz Türkiye Değişim Partisi olarak bu tablodan rahatsızız.
Herkesi sorumlu davranmaya davet ediyoruz.
Yetkililer, siyaset yapmadan olan biteni doğru anlatmak, düzenli bilgi vermek ve şeffaf olmak zorundadır.
Sorumlu bakanlar, endişeleri gidermek ve ikna etmek yerine bunları dile getirenleri suçluyor. Bu tutum yanlıştır.
Herkese felaket tellalı, deprem istismarcısı muamelesi yaparsanız, söylediğiniz doğrular ve yaptığınız çalışmalar da arada kaybolur.
KAYIP ÇOCUKLAR BİZİM ÇOCUKLARIMIZDIR
Kayıp çocuk ihbarları ve ilanları gelmeye devam ediyor.
Sayın Bakan çıkıyor. Bu çocukların önemli bir kısmının hastanelerde olduğunu varsaydıklarını ifade ediyor. Böyle şey olur mu sayın bakan?
Bir aydır hastanelerden bilgi alamadınız mı? Sizden varsayım değil net bir bilgi istiyoruz. Bu konu siyaset üstüdür, öyle geçiştiremezsiniz?
O çocuklar bizim çocuklarımızdır. Onlara bir zarar gelirse gök kubbeyi başınıza yıkarız.
ENKAZ KALDIRMA USULÜNE UYGUN YAPILMIYOR
Enkazları bir an önce kaldıralım diye yıkıntıların tarım alanlarına, göllere, dere boylarına döküldüğü, çevre, tarım ve insan sağlığının riske atıldığı iddiaları var.
Bunlarla ilgili kamuoyuna bilgi verilmesi endişelerin giderilmesi lazım.
Depremzedelere yapılması planlanan evler için borçlanma senetleri imzalatılacağı bilgisi geliyor. Yapılacak olan konut ve işyerlerinin depremzedelere bedelsiz verilmesi lazım.
Depremden etkilenen vatandaşlarımıza 10 bin TL yardım yapılacağı açıklanmıştı. Birçok depremzedenin bu yardımı alamadığı yönünde şikayetler var.
BÖLGEDEKİ ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİ AKLINI BAŞINA ALSIN
Deprem bölgesindeki çiftçilerin hesaplarına yatırılan mazot ve gübre desteği ödemelerine elektrik dağıtım şirketi bloke koymuş.
Böyle vicdansızlık olur mu? Elektrik dağıtım şirketleri aklını başına alsın.
Elektrik, su, doğalgaz ve telefon borçları tümden silinmeli, bu hizmetler bir süre bedelsiz olmalıdır.
Kaskosu olmayan çok sayıda otomobil enkaz altında kaldı. Mecburi trafik sigortasının bu zararları karşılamasının sağlanması lazım.
Hayatını kaybedenlerin yakınlarına koşul aranmaksızın ölüm aylığı bağlanması lazım.
DEPREMZEDELERE SAĞLIK HİZMETİ ÜCRETSİZ VERİLSİN
Depremde yaralanan veya engelli hâle gelen vatandaşlarımıza özel hastaneler dahil olmak üzere tedavi, ilaç, protez, araç ve gereçlerin ücretsiz verilmesi lazım.
Hayvancılık ve çiftçilik yapan vatandaşlarımızı hem bu bölgede hem de üretim de tutmamız lazım.
SİYASET UZLAŞMA SANATIDIR
Geçen hafta sonu yaşanan siyasi kriz siyasetin umulmadık olaylarla dolu olduğunu bir kez daha gösterdi.
Siyasetçiler her şey bitti dendiği anda çözüm bulmak zorundadır.
Siyasi hayatta her an zorluklar ve fırsatlar çıkar, fırsatları kullanarak zorlukları yenenler başarıya ulaşır.
DOĞRU OLAN YAPAN VE TOPLAYAN OLMAKTIR
Son yaşananlar altılı masaya umut bağlayanlarda endişe yarattı. Bu havayı dağıtmaları lazım. Yeni bir heyecan ve umut yaratmaları lazım.
Yıkmak kolay, yapmak zordur. Dağıtmak kolay, toplamak zordur. Ama doğru olan yapıcı ve toplayıcı olmaktır.
Siyasilere düşen görev halkın önüne seçenek koymak, çare göstermektir.
ENKAZ ALTINDA KALAN DEVLET DEĞİL CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİDİR
Yaşadığımız deprem gösterdi ki cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yürümüyor.
Depremde ulaşım, iletişim kesilmiş, enkaz altında can pazarı sürerken, halkın önüne iki gün boyunca sadece AFAD deprem müdürü çıktı.
Demokratik bir ülkede böyle bir şey olmaz.
Enkaz altında kalan devlet değil, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir.
Bütün gücün bir kişide toplanması hem devletin işleyişine hem siyasete hem de ekonomiye zarar vermiştir.
BU SİSTEMDEN VE 50+1 KISKACINDAN KURTULMALIYIZ
Türkiye, bir an önce bu sistemden dönmeli ve normalleşmelidir.
Mesele parti meselesi, sen ben meselesi değil. İttifakı koruma meselesi de değil, demokrasi meselesidir.
Farklıklarımızı ve ayrılıklarımızı bir kenara bırakarak, demokrasi için bir araya gelmemiz lazım.
Türkiye bir sonraki seçimleri, demokratik parlamenter sistem içinde yapmalı ve siyaset de 50+1 kıskacından kurtulmalıdır.
SEÇMEN BEĞENDİĞİ PARTİYE OY VEREBİLMELİDİR
Seçmen istemediğine değil, istediğine oy verme hakkına kavuşmalıdır.
Türkiye için doğru olan budur. Ak Parti de dahil olmak üzere tüm partiler için de doğru olan budur.
Biz kurulduğumuzdan bu yana “Edirne'den Kars'a kadar bir demokrasi sofrası, zengin ve bereketli bir vatan sofrası kuracağız” diyen bir partiyiz.
Tarafsız cumhurbaşkanı, güçlü meclis, bağımsız yargıdan yanayız.
Bu amaçla çalışıyoruz. Çalışmaya da devam edeceğiz.
Ülke olarak, bir yandan deprem yaralarımızı sarmaya çalışacağız, bir yandan demokrasi içinde bu sistemi değiştireceğiz.
Bunları yapacak gücümüz ve demokrasi deneyimimiz var.