Ağbaba, Doğanşehir İlçesini Ziyaret Etti
'CHP, tutumu ve duruşu en net partidir' Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 'Eğer bu darbe girişimi başarılı olamadıysa tabi ki muhalefetin çok önemli bir rol vardı. Muhalefet, bu darbe girişimine karşı net bir duruş göster
'CHP, tutumu ve duruşu en net partidir'Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 'Eğer bu darbe girişimi başarılı olamadıysa tabi ki muhalefetin çok önemli bir rol vardı. Muhalefet, bu darbe girişimine karşı net bir duruş göstermemiş olsaydı, çok daha farklı sonuçlar olabilirdi' dedi.Ağbaba, CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz ve partililerle birlikte Doğanşehir İlçesi'ni ziyaret ederek, vatandaşların ve çiftçilerin sorunlarını dinledi.İlçe teşkilatında partililerle bir araya gelen Ağbaba, daha sonra Doğanşehir Muhtarlar Derneği'nde muhtarlarla bir araya geldi. Milletvekili Ağbaba, esnaf ziyaretinde de bulundu.Ağbaba, 15 Temmuz'da bir darbe girişimi yaşandığını anımsatarak, darbe girişiminin bütün siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının ortak girişimiyle püskürtüldüğünü belirtti.Darbe girişiyle ilgili herkesin şapkasını önüne koyup, düşünmesi gerektiğini dile getiren Ağbaba, 'Eğer bu darbe girişimi başarılı olamadıysa tabi ki muhalefetin çok önemli bir rol vardı. Muhalefet, bu darbe girişimine karşı net bir duruş göstermemiş olsaydı, çok daha farklı sonuçlar olabilirdi. Yine herkes biliyor ki bu darbe önlendiyse, iktidarın iktidar olduğu günden buyana yok etmeye çalıştığı Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk gibi operasyonlarla ordudan tasfiye etikten sonra kalan Atatürkçü, cumhuriyetçi subayların sayesinde olmuştur. Bu darbe girişimi yapılabilmiş, bu aşamaya gelebilmişse de herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor. Nasıl oldu da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) generallerinin yüzde 50'si cemaatçi, bir çete mensubu çıktı? Nasıl oldu da kurmay subayların önemli bir kısmı bu darbe girişimine katıldı? Nasıl oldu da beş binin üzerinde diyanet görevlisi bir cemaatin mensubu çıkabildi? Nasıl oldu da hakimi, savcısı bu cemaatin üyesi olabildi? Bunu biz yerleştirmedik. Bunu yerleştiren AKP'dir. 'Devlete sızmış' diyorlar. Devlete göz göre göre yerleştirilmiş. Nasıl yerleştirilmiş? Önünü sen açmışsın. Herkesin bir muhasebe yapması gerekiyor. Bir muhasebe yaptığımızda, bu muhasebede hesabını çok rahat verebileceği bir tek siyasi hareket var o da Cumhuriyet Halk Partisi'dir' diye konuştu. 'O ATAMAYLA GELEN PAŞALAR MECLİSİ BOMBALADI, SİVİL HALKIN ÜZERİNE ATEŞ AÇTI'Ağbaba, 12 Eylül 2010 referandumuna CHP'nin tek 'hayır' kampanyası yapan parti olduğunu anımsatarak, şunları söyledi: '12 Eylül 2010 referandumunda cemaatle yani okyanus ötesiyle AKP'nin işbirliği sayesinde 'evet' çıktı. O referandum sayesinde bu başımıza gelenler oldu. 12 Eylül 2010'de referandum geçti HSYK'nın yapısı değişti. O HSYK, Özel Yetkili Mahkemelere (ÖYM) kendi düşüncesindeki, kendi cemaatinden hakimleri, savcıları atadı. O atanan hakimler, subaylar Türk Silahlı Kuvvetleri'nde komuta kademesindeki herkesi cezaevine attı. 12 Eylül 2010 referandumunda değişen, teslim edilen yargı o atamaları yaptı. O atamayla gelen paşa olan, general olanlar meclisi bombaladı, sivil halkın üzerine ateş açtı. Şimdi burada herkesin muhasebe yapması gerekiyor. Darbeye giden en önemli kilometre taşa da engel olmaya çalıştık. Referanduma 'hayır' kampanyası yaptık. Bizim dışımızda hiçbir siyasi hareket yapmadı. AKP'den, cemaatten çok rahatsız olduğunu söyleyen HDP'de buna dahildir. 'Demokrasi gelecek' dediler, biz 'gelmeyecek' dedik. Biz, 'eğer bu referandum geçerse, kabul edilirse Türkiye'de bilemediğimiz bir sisteme gidecek, Türkiye karanlık bir döneme gider' dedik. Dediklerimizde çıktı. Nasıl geçti bu 12 Eylül referandumu? Cemaatle, 'evet' cephesinin iki önemli ayağı vardı. Birisi AKP, birisi cemaat.' 'CUMHURİYET HALK PARTİSİ TUTUMU VE DURUŞU EN NET PARTİDİR'FETÖY'le mücadeleyi desteklediklerini dile getiren Ağbaba, 'Cumhuriyet Halk Partisi bu konuda tutumu ve duruşu en net partidir. Biz, devlette cemaatin olmaması gerektiğini savunuyoruz. Devlette biri bir yere gelirken, komutan olurken, hakim olurken, savcı olurken, müdür olurken hangi tarikata, hangi mezhebe mensup olduğuna bakılmaması gerektiğini savunuyoruz. Liyakatine bakılması lazım. Asla bunun dışına çıkışmamalıdır. Maalesef hükümet hala akıllanabilmiş değil. 'Türkiye'nin her yanında paralelle, FETÖ'yle mücadele ediyorum, devletten ayıklamaya çalışıyorum' diyor ama onun yerine getirdiği başka bir tarikat. Yaşanacak şey aynı. Eğer bunları yaparsanız farklı bir şey yaşayamazsınız. İnsanlar görevden alınıyor, uzaklaştırılıyor. Biz bu mücadeleyi destekliyoruz. Ama kurunun yanında yaşın yanmaması lazım. Birçok masum inanın, ömrünü bu cemaatle mücadeleye vermiş, bu cemaatle hiç ilgisi olmayan insanlarında meslekten atıldıklarını görüyoruz. Hiç bu işle ilgili olmayan, geçmişte Atatürkçü çizgisini korumuş insanlarında bu operasyonlarda uzaklaştırıldığını görüyoruz. Cadı avı başlatılmış olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili her türlü çalışmayı yapacağız. Burada çifte standart var. Garibanın oğlu parası yok diye cemaatin dershanesine gitmiş onu öğretmenlikten atıyor. Ev kirasını cemaatin bankasına yatırdı diye onu meslekten atıyor. Kaynanasının cemaatin bankasında hesabı olduğu için hakimi görevden uzaklaştırıyor. Peki, kendi içlerindekilere ne yapıyor? Darbe girişiminin 3-5 tane önemli isimlerinden birinin kardeşi AKP genel başkan yardımcısı. Bir büyükşehir belediye başkanının damadı bu soruşturmadan içeride. Birçok milletvekilinin ya ablası ya kardeşi bu soruşturmadan içeride. Suçu bir kişi işlemiştir ailesi yargılansın demiyoruz. Ama garibana da aynı muameleyi yapman lazım. Bir ihbar furyası başladı. O mahkemeye giren hakim tutuklamamaktan korkuyor. Hukuka, adalete göre karar vermiyor' iddialarında bulundu. 'BİZ UZLAŞIDAN YANAYIZ'Ağbaba, her zaman hukuk savunduklarını, bundan sonrada savunmaya devam edeceklerini kaydederek, şunları söyledi: 'Biz uzlaşından yanayız. Biz, Türkiye'nin karanlık bir noktaya gitmesini istemiyoruz. Uzlaşarak, birbirimizi yok saymadan hareket etmemiz gerekiyor. Bizim bu konuda kapımız açık. Ama öbür türlüde olursa her türlü demokrasi mücadelesini vereceğimizi herkesin bilmesini istiyoruz. Balyoz, Ergenekon davasında o duruşmalara giden, o duruşmalarda 'bunlar masumdur' diyen, 'bu davalar, siyasi davalardır' diyen tek partiyiz. Benim 4 yılım bu davalara gitmekle geçti. Gitmediğim cezaevi kalmadı 'darbeci' dediler. Biz her zaman hukuku savunduk, hukuku savunmaya devam edeceğiz. Kim suç işlemişse cezasını çeksin. Kim masum insanların üzerine ateş açmışsa cezasını çeksin ve çekmelidir. Kim Türkiye'deki yapıyı silahla değiştirmeye çalışmışsa cezasını çeksin. Ama bu yapılırken de hukuksuzluk yapılmasın. Devlet intikamla, kinle hareket etmez. Devlet, hukukla hareket eder. Eğer devlet hukuku elinden bırakırsa, terör örgütleriyle devleti ayıran tek bir fark vardır o da hukuk. Devlette hukuk vardır, hukuk olmazsa örgüt olur. Biz bu konuda korkusuzca mücadele etmeye devam edeceğiz.' 'HALA AKILLARI HIRSLARININ ÖNÜNDE'Ağbaba, Atatürk'ün ilkelerinin unutulduğu ve laiklik ilkesinin yok sayıldığı için orduya cemaatin sokulduğunu savunarak, 'Bazı kendi bilmez adamlar, bunların bir kısmı da vekil, diyor ki 'Fetullah örgütü devlete sızmışsa Kemalizm, Atatürkçülük, Laiklik sayesindedir' diyor. Buna gülüyorum. Bu kadar cehalet olur mu? Aklımızla alay mı ediyorsun? Sen o laiklik ilkesini yok saydığın için cemaati soktun. Sen, Mustafa Kemal Atatürk'ün o ilkelerini unuttuğun için cemaat geldi yerleşti. Laiklik, din ve devlet işlerini ayırmaktır. Orada da Atatürkçülüğü suçluyorlar. Hala aklı hırsının önünde. 'bir yanlış yaptım' de. Yanlış yaptın. 12 Eylül 2010'da yanlış yaptın. Öncesinde yanlış yaptın. Sen gittin orduda Atatürkçü subayları tasfiye ettin, bir tana Atatürkçü, cumhuriyetçi okul müdürü bırakmadın şimdi gelmiş suçu Atatürkçüye buluyorsun. Bunlara gülüyorum' diye konuştu.