ADELET GÜÇLÜNÜN VİCDANI KADAR ADALETTİR
İnsanlık var oldu olalı hep adaletin peşinde koşulur, adil sistemlerde yaşamak için çaba harcarlar. Bundandır ki, siyasiler vaatlerini adalet üzere yapar, iktidarlar adil olduklarından dem vururlar. Adalet olmayınca yokluk başlar isyan başlar en sonunda s
İnsanlık var oldu olalı hep adaletin peşinde koşulur, adil sistemlerde yaşamak için çaba harcarlar. Bundandır ki, siyasiler vaatlerini adalet üzere yapar, iktidarlar adil olduklarından dem vururlar. Adalet olmayınca yokluk başlar isyan başlar en sonunda savaşlar çıkar. Evlatlar babalarına, öğrenciler öğretmenlerine milletler de devletlerine isyan eder adalet isterler. Hep adil olunması adil davranılması beklenir adalet dağıtanlardan. Ancak bu isyanlar bu istekler adaletin nasıl tecelli edeceğini pek de etkilemez. Çünkü adalet güç sahibinin adalet anlayışı, vicdanı, merhameti ve çıkarlarının müsaade ettiği kadar tezahür edecektir. Devletler, yöneticilerinin karakteri kadar vatandaşına adil davranmakta, o kadar adalet tezahür etmektedir. Hangi sistemde olursa olsun bu gerçek değişmeyen gerçektir. Her şeyi bilen yüce Rabbimiz bunu bildiğinden Kur-an'ı Kerim'in 21 ayetinde adaletle hükmetmemiz konusunda bizlere öğüt vermekte, emretmekte ve örnekler göstermektedir. Yani sistemlerin adil olması adaletsiz davranışların önüne geçememektedir.Adaleti güçlü kişiler, kurumlar ve devletler kendi adalet anlayışına göre tezahür ettirirler. Tarihin derinliklerine bakılınca adaletsiz hükmeden devlet adamları ve adaletsizce yönetilen bölgelerin yaşantılarını okur okuturuz. Bir bölgenin hkim gücü, kendi adalet anlayışı ve insafı kadar o bölgedeki insanlar için adaleti tezahür ettirmişlerdir. Sadece zulmüyle hüküm süren Moğollar da adalet dağıtmış, Selçuklu ve Osmanlı gibi hem silahlı gücü hem de yüksek ekonomik ve ilmi gücü olan devletler de hakkaniyetle adalet dağıtmıştır. Şimdi de Amerika Birleşik Devletleri, adaleti kendi adalet anlayışına göre adaleti tecelli ettirmektedir. İstediği yerde iç savaş çıkartmakta, istediği yerde ihtilal yaptırtmakta, istediği bölgeyi açlığa ve yokluğa mahkûm etmekte ve kendi adalet anlayışıyla dünyayı terbiye etmektedir.Çağımız şartlarına göre güçlü olmak silahla sağlanmakta ve ordusu güçlü olan ülkeler diğer devletlere hükmetmekteler. Adalet, her devletin gücüne orantılı olarak dağıtılmaktadır. Bir devlet ne kadar güçlü ise o kadar adaletten faydalanır; ne kadar güçsüz ise o kadar adaletsizliğe maruz kalır. Bu yüzdendir ki devletler savunma harcamalarını yüksek tutmakta en büyük Ar-Ge harcamalarını silah sanayine ayırmaktadır. En güçlü devletlerin bile yıllık bütçesindeki askeri harcamaları mihver değerdedir. Çünkü biliniyor ki askeri gücü olmayan ya da zayıf olan ülkeler ancak başkalarının insafının müsaadesi kadar özgürdürler zengin ve mutludurlar.Biz millet olarak dünya ölçeğinde bir milletiz ve dünyaya yön verecek potansiyeli olan bir devlete sahibiz. Türkiye Cumhuriyeti olarak ordumuzu ne kadar güçlendirirsek o kadar adaletten nasibimizi alırız. Özellikle milli savunma sanayimiz güçlendikçe diğer alanlardaki gelişmeler birbirini izleyecek ve küçük bir kartopu gibi büyüyen gücümüz bir zaman sonra engellenemez hale gelecektir. İşte o vakit dünya adaletsiz milletlerin ellerinden kurtarılacak, dost ve düşman herkes ay yıldızın gölgesi altında adaletli bir dünyada yaşayacaktır. Türk milletinin vicdanı ve Allah adına hükmetme duygusu adaletsiz davranmamıza müsaade etmeyecektir. Türk devletinin en güçlü devlet olduğu an, dünyanın kurtulduğu an demektir. Çünkü dünya tarih gösteriyorki, millet olarak adalet üzere davranmaktan hiç geri durmadık. Hep zayıfı koruduk kolladık. Dünya mazlumlarının bize ihtiyacı var. Dünyayı bizden mahrum bırakmamalıyız.Veysel FIRAT