30 yaşından sonra çıkan benlere dikkat
30 yaşından sonra çıkan benlere dikkat
Vücutta ben gelişiminin 30 yaşına kadar olabileceğini belirten Dermatoloji Uzmanı Onur Çapkan, özellikle 20 santimin üstü benlerin daha fazla kanser riski taşımasından dolayı yakından takip edilmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Deriye rengini veren melanosit isimli hücrelerin belli alanlarda bir araya gelip yoğunlaşması sebebiyle oluşan benler, doğuştan itibaren az sayıda olsa da yıllar içerisinde artabiliyor. Çeşitli hormonal değişimler dolayısıyla ergenlik, gebelik gibi süreçlerde ben sayısı ve büyüklükleri artabildiğini belirten Medicana Kadıköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Onur Çapkan, özellikle 20 santimin üstü olan benlerin daha fazla kanser riski taşımasından dolayı yakından takip edilmesi gerektiğini ifade etti.
YENİ ÇIKAN BENLER KANSER HABERCİSİ OLABİLİR
Genetik yatkınlık zemininde, korunmasız yoğun güneş ışığı maruziyetinin benlerin sayısını arttırabileceğine dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Onur Çapkan, “Renk, boyut ve şekil değişikliğine sebep olabilir. Ancak bu değişimler yıllar içerisinde ve çok yavaş ortaya çıkar. Yıllar içerisinde olan bu minimal değişiklikler normal kabul edilebilmektedir. Esas önemsenmesi gereken son birkaç ay içerisinde ani ortaya çıkan benler veya var olan benlerimizdeki hızlı değişikliklerdir. Renk ve şekil simetrisi bulunmayan, düzensiz sınırlı, renk alacası veya renk değişimi sergileyen, 5mm'den (kurşun kalem silgisi çapından) büyük çaplı, hızlı genişleyen veya kabarıklaşan, kaşıntı, kanama veya kabuklanma gösteren yeni oluşumlar öncelikle şüphe uyandırmaktadır. ‘Çirkin ördek yavrusu belirtisi' dediğimiz, yeni oluşan, var olan diğer benlerimize renk, şekil olarak benzemeyen, diğerlerinden farklı bir ben saptandığında mutlaka bir dermatolog görüşü almak gerekir” dedi.
“DERİDEKİ HÜCRELERİN DNA'LARINDA KALICI HASARLARA YOL AÇAR”
Çok sayıda beni bulunan bireylerin açık tenli, renkli gözlü, kızıl-sarı saçlı veya kolaylıkla güneş yanığı gelişebilen deri tipindeki kişiler olduğunun altını çizen Dermatoloji Uzmanı Onur Çapkan, “Uzun süreli korunmasız güneş maruziyeti, kişisel ve ailesel deri kanseri öyküsü, bağışıklık sistemini etkileyen güneşe duyarlılık yapan çeşitli genetik hastalıklar ve ilaçlar risk faktörleri olarak sayılabilir. Kontrolsüz güneşlenme ve solaryumlar neticesiyle maruz kalınan ultraviyole ışınları derideki hücrelerin DNA'larında kalıcı hasarlara yol açabilmektedir. Bu hasarlanma hücrelerde kontrolsüz bölünmeye yol açarak kötü huylu deri kanserlerinden olan melanoma ve yassı hücreli deri kanserine sebebiyet verebilmektedir” diye konuştu.
CİLT KANSERİNDE ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR
Melanomun hayatı tehdit edebilen, ileri evrelerde hızlı seyredebilen kötü huylu bir deri kanseri türü olduğuna dikkat çeken Onur Çapkan, “Son yıllarda bilgilendirme çalışmalarıyla, tarama muayeneleriyle erken evrelerde saptanan çok sayıda melanom hastasına rastlanmaktadır. Böylece kanser erken evrede saptanmakta ve tedavi edilen hastanın hayatı kurtarılmaktadır. Melanomların yüzde 70'i normal deri üzerinden gelişirken, yüzde 30'u var olan bir ben üzerinden oluşabilmektedir. Benlerde meydana gelen değişimler mutlaka dikkate alınmalıdır. Çok sayıda beni olan veya bir beninden şüphelenen kişilerin mutlaka bir dermatoloji uzmanına başvurup ben muayenesini ve takibini yaptırmalıdır. Benlerin tanı ve takibinde dermoskopik inceleme yapılmaktadır. Bu yöntem ile şüphelenilen ben dermoskop denilen alet yardımıyla büyütülerek yapısı incelenmektedir. Risk faktörü taşıyan bireyler 3-6-12 ay aralarla dermoskopik muayene için takibe alınmaktadır” ifadelerini kullandı.
"MASUM SANDIĞIMIZ BENLERİN SUÇLUSU GÜNEŞ"
Türkiye'nin bulunduğu konum itibariyle neredeyse 4 mevsim güneş ışınlarına yoğun olarak maruz kaldığını ifade eden Dermatoloji Uzmanı Onur Çapkan, “Risk faktörlerinden birine dahi sahip olan bireylerin tüm yıl boyunca doğrudan güneş ışınlarına maruz kalmaması ve doğru güneş koruyucu kullanması gerekmektedir. Özellikle çocukluk çağında oluşan güneş yanıkları riski çok arttırmaktadır. Bu nedenle çocukların da güneşten korunmalarına özen gösterilmelidir. Güneşten iyi bir korunma için minimum 30 faktörlü güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır. Güneşe çıkmadan kremler 15-20 dakika önce sürülmeli, 2-3 saat aralarla yenilenmelidir. Denize, havuza girmek gibi aktiviteler sonrasında güneş koruyucu kremler yeniden sürülmelidir. Güneşin daha dik olduğu 10.00-14.00 saatleri arasında güneşlenmekten kaçınılmalıdır. Kendi kendimizi sıkça muayene edip, saptadığımız şüpheli durumlarda mutlaka bir dermatologa muayene olmalıyız” uyarısında bulundu.