30 Ağustos, Bu Milletin Gurur Nişanesidir Unutturmaya Hiç Kimsenin Gücü Yetmez!
Milletimiz için en kutlu, en gurur verici ulusal bayramlardan biri daha ne yazık ki, tarihi Cumhuriyet karşıtı yalanlarla yeniden yazmaya çalışan bir anlayışın engelleme girişimlerine sahne olmaktadır.
Milletimiz için en kutlu, en gurur verici ulusal bayramlardan biri daha ne yazık ki, tarihi Cumhuriyet karşıtı yalanlarla yeniden yazmaya çalışan bir anlayışın engelleme girişimlerine sahne olmaktadır.
Büyük usta Nazım Hikmet'in Atatürk'ü "Sarışın bir kurda benziyordu. Ve gözleri çakmak çakmaktı" diye tarif ettiği 26 Ağustos 1922'de başlayan Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Savaşı sonucunda kazanılan 30 Ağustos Zaferi'ne yönelik kutlamalar, İçişleri Bakanlığı genelgesiyle pandemi bahanesiyle haddinden fazla kısıtlanmış, adeta yasaklanmıştır.
Yani hükümete göre; Ayasofya'nın camileştirilmesi için düzenlenen binlerce kişinin dip dibe geldiği siyasi şovda, insan sağlığı değil küçük ekonomik çıkarlar gözetilerek açılan AVM'lerde, sırf yurt içi turizm baltalanmasın hesabıyla insanların doluşmasına izin verilen tatil beldelerinde, AKP'nin propaganda yıldönümüne dönüşen 15 Temmuz kutlamalarında risk teşkil etmeyen Korona virüsü, ne hikmetse 30 Ağustos Zafer Bayramı'nda tehlike arz etmektedir.
Elbette kamuoyunun önde gelen bir demokratik kitle örgütü olan Eğitim-İş olarak biz, bu kısıtlamanın pandemi riskinden değil, Cumhuriyet alerjisinden kaynaklandığını biliyoruz. Bu kısıtlamaların, "Ben Cumhuriyet'e karşıyım" diyecek kadar dürüst ve cesur olmayan siyasal İslam'ın takiyye yöntemlerinden biri olduğunu anlıyoruz.
30 Ağustos alerjisine sahipler çünkü bu tarih, Sevr düşü peşinde koşanların emellerini hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceklerini gösteren bir zaferdir. Savaş alanında tarih yeniden yazılırken, Türk Ulusu'nun gelişip güçlenmesinin geçmişte olduğu gibi gelecekte de engellenemeyeceğinin en anlamlı mesajı verilmiştir.
Bu alerjiye sahipler çünkü 30 Ağustos, bu topraklar üstünde yaşayan insanların tebaadan millete dönüşmesinin en önemli basamaklarındandır.
Bu alerjiye sahipler çünkü, dünyadaki mazlum halklara ilham olan bu zaferi, meftun oldukları sömürge olma sevdalısı padişahları değil, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları kazanmıştır.
"Milli" kelimesini yerli yersiz kullanan hükümet yetkililerin, millileşmemizin tarihinden duydukları bu rahatsızlık, onların çelişkisini ve Cumhuriyet alerjisini göstermektedir. Vatanı sevmek, bulduğu her fırsatta bayrakla fotoğraf çektirmek değil; onun tarihine hakim olmak, o tarihle gurur duymak ve o tarihten aldığı ilhamla geleceği inşa için harekete geçmektir. Vatanı sevmek, 30 Ağustos'u bir gurur nişanesi olarak göğsünde taşımaktır.
Eğitim-İş olarak Başöğretmen Atatürk'ün, önemini, "Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu harekât Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren muazzam bir eserdir. Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklâl düşüncesinin ölümsüz bir âbidesidir" sözleriyle anlattığı 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı, pandemi kurallarını ihlal etmeden kutlayacağımızı ilan ediyoruz.
Milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı en yürekten duygularımızla kutluyor, bu muazzam zaferi bu vefalı millete kazandıran tüm Cumhuriyet kahramanlarını saygı, sevgi ve minnetle anıyoruz.
Hatem DENKTAŞ
Eğitim İş Malatya Şube Başkanı