Ağbaba,'Kabine değil Kabile'
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba TBMM'de basın toplantısı düzenledi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba beraberinde Adıyaman Milletvekili Av. Abdurrahman Tutdere ile birlikte TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Ağbaba basın toplantısında 701 Sayılı KHK, OHAL Uygulamaları ve yeni kabine ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ağbaba’nın açıklaması şu şekilde;
Geçtiğimiz günlerde yayınlanana 701 sayılı KHK’nın bugüne kadar en kapsamlı KHK olduğunu belirterek 16 bin 638 kişinin ihraç olduğu bu kararname ile OHAL kapsamında yayımlanan 701 sayılı kanun hükmünde kararname ile 57 ayrı kurumdan 18 bin 632 kişi ihraç edildi; 12 dernek, 3 gazete ve 1 televizyon kapatıldı.
Bu KHK’yı farklı kılan, artık yok hükmünde olan Bakanlar Kurulu kararı ile çıkarılmış olması. Bir iktidar düşünün ki 4 Haziran tarihinde 18 bin kişiyi ihraç etsin, ama ilan etmek için seçimlerin bitmesini beklesin. Binlerce kişinin ve ailelerinin oylarına göz diken vicdansız bir siyaset ile karşı karşıyayız.
Darbe girişiminin üzerinden 2 yıl geçti. Birbirini tanımayan ama aynı örgüt üyesi olduğu iddia edilen 18 bin kişi daha açlığa, yoksulluğa mahkûm edildi. Düşünün ki Nasıl bir istihbarat kurumudur ki, 2 yıldır örgüt üyelerini bulamamış. Bir istihbarat örgütü düşünün ki tüm Türkiye’deki sosyal medyayı tarayıp kimin Cumhurbaşkanına hakaret edip etmediğini kontrol etsin, 14-15 Yaşındaki çocukları facebook paylaşımlarından dolayı gözaltına alınırken aynı MİT diğer işlerle uğraşmayı bırakmış durumda. Kurunun yanında artık yaşın tamamı yanıyor. Kim suçlu kim masum ayırt etmek imkânsız hale geldi. Kalan 19 Barış Akademisyeni de ihraç edildi. Artık kanaatlerle insanların terör örgütü üyesi olduğu açıklanıyor. İŞKUR Genel müdürlüğünde ihraç olan 5 memurun gerekçesi kurum kanaati olarak gerçekleşmiş. Hukukun askıya alındığı çivinin çıktığı bir düzenle karşı karşıyayız.
Mersin’de 16 Haziran’da hayatını kaybeden Yusuf Fındık yayınlanan HKH ile ihraç edildi. OHAL FETÖ ile değil muhaliflerle mücadeleye dönüştü. Hepsi de KESK üyesi KHK’lar ile ihraç edildi. Bahadır Aydın, Ayşen uysan, Cem Terzi gibi akademisyenler ihraç edildi. Cem Terzi 100 bine yakın mültecinin gönüllü tedavisini sağlayan bir derneğin başkanlığını yapıyordu. Van’da, Bitlis’te, Urfa’da Eğitim-Sen üyeleri ihraç edildi. ‘Bu suça ortak olamayacağız’ bildirisine imza atan akademisyenlerden ihraç edilenlerin sayısı 404’e yükseldi. Kararnamede ihraç edilenler arasında asker var, polis var, memur var, zabıt kâtibi var, vaiz var, imam hatip var. Olmayan yer meclis. Herkes var ama siyasetçi yok. Kardeşi FETÖ’den tutuklu diye ihraç edilen öğretmen var, amcası FETÖ bankasına para yatırdığı için ihraç edilen Polis var. Ama FETÖ ile poz veren kişilerden 5i tekrar milletvekili oldu. Örneğin İlknur İnceöz. Bir dönem AKP’nin Grup Başkanvekilliğini yaptı. Tekrar milletvekili seçildi. O zaman kendisine de sormuştum İlknur İnceöz normalde başı açık bir arkadaşımız ama Fetullah Gülen’i ziyaret ettiklerinde başını kapatmış. Burası bir ibadethane mi? AKP’liler kendi ifadeleriyle AKP grubu tarafından oraya gönderildiklerini söylüyorlar. Fakir fukaraya yapılan değerlendirme AKP’ye yapılmış olsa Meclis’te AKP diye bir grup kalmaz. Buradan tekrar hodri meydan diyoruz, bu FETÖ topçu da, popçu da, baklavacı da var. Gelin meclise bakalım. Hangi siyasetçiler FETÖ’cü ortaya çıkartalım. FETÖ’ nün siyasi ayağını hep beraber bulalım. Gelin komisyon kuralım tüm gerçekleri ortaya çıkartalım. Hodri meydan…
Hangi siyasetçi Bank Asya’nın açılışına katılmış, kimler Örgüt Lideri ile bir araya gelmiş, kimler Türkçe Olimpiyatlarına katılmış. KHK’lar ile ilgili yargı yolu kapalıdır. Bu yol mutlaka açılmalıdır.
Çorlu’da yaşanan tren kazasında hayatlarını kaybeden 24 yurttaşımızı rahmetle anıyorum. Çorlu’da yaşanan kaza Türkiye’nin bir resmiydi. Yıllardan beri süregelen cezasızlık bu ihmallerin devam etmesine sebep oluyor. Pamukova’daki kazanın sorumlusu milletvekili yapıldı. Düşen asansörler, yana çadırlar, göçükte kalan madenciler, selde boğulan insanların sorumluları cezalandırılmadığı için bu tür katliamlar devam edecek.
Daha önce grip oldukları için 29 Ekim’i, 19 Mayıs’ı erteleyenler 24 kişinin vefat ettiği gün Saray’da büyük şatafatla başkanlık törenleri düzenlediler. Bunu da kamuoyunun vicdanına bırakıyorum.
Yeni bir kabine değil kabile ile karşı karşıyayız. Danışmanlar, akrabalar, damatların bulunduğu bir kabile ile karşı karşıyayız. Biz buna taşeron kabilesi de diyebiliriz. Çünkü Milli Eğitim Bakanı özel okul sahibi. Sağlık Bakanı özel hastane sahibi. Turizm Bakanı turizm şirketi sahibi. Kabile de aynı zaman da bir kan var. Sayın Varank’ın abisi 15 Temmuz’da FETÖ kurşunları ile şehit edildi. Tarım Bakan’ının abisi de FETÖ’den cezaevinde yatıyor. Bir Bakan’ın abisi FETÖ kurşunu ile ölmüş, diğer Bakanın abisi FETÖ’den dolayı cezaevinde. Bunu da kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Bir taraftan abisi Bank Asya’dan para çektiği için ihraç olanlar diğer taraftan abisi FETÖ’den tutuklu olup Bakan olanlar. Biz suçun şahsiliğini savunuyoruz. Ancak suçun şahsiliği ilkesi bir tek AKP için işliyor. Buna da karşı olduğumuzu belirtmek istiyorum.