Bu konuyla ilgili Dünya Değişim Akademisi'ndeki Değişim uzmanlarının çok etkili bilgilerini aldık.Eşsiz bilgileri sizlerle paylaşıyoruz.
Gerçek şu ki, herkeste ta çocukluktan beri dayatılan idealler insanın doğasını bozar ve onu yozlaştırmaya başlar. Bir insan, gerçekleştirmek için bir ideal edindiğinde gerilmeye başlar, huzuru kaçar, rahatsız olur, odaklanamaz, hırslanır,sabırsızlanır,hoşnut olmaz ve mutsuz olur.
Her idealin bir gölgesi var. Bu gölgenin öteki adı tatminsizliktir. İdeal nereye giderse tatminsizlik gölgesi onu takip eder. O yüzden insan bir ideale ulaşsa bile tatminsizlik gölgesi onun üstüne düşer.
Zira idalinin peşinden koşturan insan asla tatmin ve hoşnut olamaz. İdeal hırsı insanı mutsuz eder ve insan ne kadar mutsuz olursa, ideale ulaşmak o kadar zor olur. ayrıca mutsuz insan kendinden hoşlanmaz, kendinden hoşlanmayan insan suçluluk hisseder ve suçluluk hisseden insan daha da mutsuz olur.
Bu bir kısır döngüdür. Bunun adı suçluluk kısır döngüsüdür. İnsan beşikten mezara kadar bu kısır döngüde dönüp durur. Ta ki aydınlanıp tekâmül yolunu bulana dek. Yalnızca tekâmül yolu, insanı suçluluk kısır döngüsünden kurtarabilir.
Tekâmül sayesinde kendisini olduğu gibi kabul eden insan tatmin ve hoşnut olur. O zaman birey dayatılan ideallerle ilgilenmez ve ideallerin ötesine geçer. Zira bireyin ebedi doğası mükemmedir ve bütün dayatılan ideallerin üstündedir.''
Değişim Uzmanı
Şirvan Yücel
