Veysel Fırat

Turan Ülkesi

Veysel Fırat

Turancılık, Türk milleti arasında doğmuş, yayılmış, Kızıl Elma olmuş, hayalleri süslemiş ve gönüllere taht kurmuş bir ülkü olarak geçmişten geleceğe devam edip gitmektedir. Devam edip giderken de hayal olmaktan çıkıp gerçekleştirilebilir, uygulanabilir olmuş ve nihayetinde Mete Han tarafından Türk birliği sağlanarak Asya Hun Devleti adında Turan Ülkesi kurulmuştur. Daha sonra Orta Asya’da başlayan göçlerle, farklı coğrafyalara dağılan Türkler, bulundukları yerlerde güçlü-güçsüz devletler kurarak yıkıla-kurula günümüze kadar gelip farklı coğrafyalarda Tek millet çok devlet olarak edilgen bir halde yaşamaktadır. 

Uluslararası siyasi dengeler, yaşanan olumsuz gelişmeler bağımsız Türk devletlerinin ekonomik, askeri, kültürel ve siyasal alanda, Türk birliğini sağlamayı mecbur hale getirdiği için geçmişte ırkçılık olarak bakılan  Turan fikrinin artık görüyoruz.  Avrupa Birliği var, Arap Birliği var da Türk Birliği neden yok diye de tüm Türk devletlerine soruyoruz.     

            Tek millet çok devlet olarak yaşayan Türk milletinin dünyaya hükmetme potansiyeli varken, edilgen bir millet olarak yaşamasının tek nedeni Türk birliğinin olmamasıdır.  Büyük ve güçlü bir ülke olmadan dünya siyasetinde karar alamazsın.  Ancak büyük devletlerin almış olduğu kararları uygulamak ve sana verilen görevi yerine getirmek zorunda kalırsın.

            Türklerin dünya üzerindaki dağılışına baktığımızda tüm stratejik noktalarda bizim olduğumuzu görüyoruz. Ancak küçük devletler halinde küçük hedefler peşinde olduğumuz için bu potansiyelimizi hiç de yerinde kullanmamaktayız. Türk soyundan olan Macar ve Bulgarlardan başlayıp,  Karadeniz’in kuzeyinde Atilla’nın geldiği yoldan geçerek Orta Asya’ya devam eden Türk yurdu, Orta Asya’dan çıkıp Gazneli Mahmut’un yolunu takip edip yolun sonundan Alpaslan’ın yoluna girerek Selanik ve Viyana’ya kadar uzanmalıdır.  Bizler Avrupa’da Atilla olup İtalya ve Galya Seferlerini tamamlamalı, Asya’da Yavuz Sultan olup Afrika ve Ortadoğu’daki açlığı, kıtlığı ve vekâlet savaşlarında ölen masum çocukları kurtarmalıyız.   Adriyatik’ten Çin Seti’ne kadar olan coğrafyada biz varız. Bu bölgede kurulacak Turan ülkesi dünyaya düzen getirecek tek yoldur.

            İslam birliği ve İslam kardeşliğini sağlamanın yolu da Turan Ülkesi’nden geçer. Tüm Müslümanlar kardeştir diyoruz ama yaşanan olaylar gösteriyor ki bu kardeşlik kuru bir laf olmaktan öteye gitmiyor. Birkaç ecnebi gelip birine Allahü Ekber dedirterek, Allahü Ekber diyen başka birini öldürtüyorsa, bir Müslüman ülke başka bir Müslüman ülkeyi gayri müslim eliyle bombalayıp Müslüman çocuklarını öldürüyorsa kardeşlikten ve ümmetçilikten söz edemeyiz. Ümmet ya da İslam birliğini tesisi etmenin tek yolu, güçlü bir bedene sahip olunmalı, bir çekim gücü oluşturmalı, bu çekim gücü ile küçük bedenleri kendi çevrende toplanmalıdır. Aradığımız bu güçlü beden Turan Ülkesi’dir.

Büyük bir devlet olacağız, küçük devletlerin çıkarlarını koruyacağız, düzeni bozmak isteyenlerin cezasını vereceğiz ve İslam adaleti ile dünyaya huzur ve güven getireceğiz. Bu güce sahip olduktan sonra da İslam devletlerini kendi bünyemizde barındırarak ümmet birliğini sağlamış olacağız. Güçlü bir devlet olmadan, bir İslam ülkesine saldırı olduğunda koruyamadan İslam kardeşliğini hayata geçirmenin imkânı yoktur.

Turan Ülkesi yolunda atılmış bir adım olarak gördüğüm, 12 Temmuz 1993 tarihinde Almatı’da kurulan Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) belki de Turan Ülkesi’nin temeli olacaktır.

                                                                                                                  Veysel FIRAT   

Yazarın Diğer Yazıları