Mir Murat Demir

Yaşlanmadan Öleceğim!

Mir Murat Demir

Düz mantıkla değerlendir meyin başlığa bakarak, sağlığım elverdiğince yaşarım. Hangi gün hangi yaşta ölecek olursam olayım alışılmış yaşlılık, ihtiyarlık moduna geçmeden ölmüş olacağım. Hayır, yaşadıklarımla, hayatta ki yaşadığım yıllarla alakalı bir takıntım yok. 66 Mart doğumluyum, daha 10 gün önce doğum günümdü, 56 yaşımı bitirdim 57. Yaşımı yaşıyorum. Saçlarımın beyaz olması, ekseri beyazlaşması, tenimin, bedenimin yavaş yavaş da olsa buruşması zerre ilgi alanımda, umurumda değil. Planlarım, programlarım var, hayallerim öylesine çok ki, ütopik olan düşlere dahi sahibim, ruhum buruşuk değil, genç, atak ve zinde, öylesi hayallerim var ki gerçekleşmesi için 150-200 yaşamam asgari gerekliliklerden birisi. Biliyorum, farkındayım, hayalperest olmayı, bu tanımlama içinde olmayı da hiç sevmem, realist ve doğru, gerçeklerden yanayım. Doğru ve gerçek olan, somut olan ve taltifimize dâhil her ne varsa hayal edildiği için hayatımıza girmişler. Akıl, düşünce, beklenti, hayal, umut gibi kavramları olan, bu kavramlara dair işlerliği ve devam ettiren kişi gençtir, ben bu şekilde tanımlıyorum. Kendime güvenim, cesaretim, umutlarım, ideallerim, neşem, farkındalığım ve keşfetme dürtülerim faal ve çalışır halde, halen hazırda kendimi ihtiyarlamış kabul edip hayattan elimi ayağımı çekmem için kendimi ölümü bekleyenler arasına katmam için hiçbir sebep yok.
Evet, fiziksel olarak birçok yeterliliğimi kaybettim ya da azaldı. Görme, duyma, koklama, tat alma ve vesairelerde azalma halini biliyorum, anlıyorum, sürpriz değil ki, bazısı için kırklı yaşlarda başlıyor bazısı için elli, altmış, ne erken ne de geç, çokta umurumda olmayan bir gelişme, beden yaşlılığı, süreç. Kuşkularla korkularla donatmıyorum düşüncelerimi, ölüm sonrası beden yok olacak, toprak olacak, belki bir çiçek, sebze meyveye gübre olacak belki de fosil olup 10 asır sonrasına bir madenin bileşeni olma görevini sırtlanıp dünya da ki varlığını devam ettirecek. 
Keşif ve fark edebilme yetisinde ki insan yaşlanmaz, ben kendimi bu tarafta değerlendiriyorum, diğer tercih ve seçim şekline dair de bir yorum yapmayacağım, bu yazımda değil de belki bir başka yazım da çekip çevirir, irdeler, yorumlamasını yaparım.
Geçmiş bir zaman diliminde kafamın içine girip beynime tehdit oluşturabilecek bir unsur vardı ki, alıp temizlediler. Beyinsel faaliyetlerimin yeterliliğinden ve aktifliği, işlerliğinden şikâyetçi değilim, oldukça iyi, on yıl, yirmi, otuz, kırk yıl öncem gibi. Geri zekâlı, aptal olduğum söylenemez ama zeki ve iyi bir hafızaya sahip olmadığım da aleni. Duygusal zekâm daha bir iyi ve aktif gibi, neyse, yaşlandım, ihtiyarladım demem için hiçbir sebep yok, olacağını da sanmam, sanma hali vuku bulduğunda ölmek en güzeli.
Kendi görüş ve yorumlarımı siz okurlarıma sunmakla bitirmek yazımı şık değil, mesajlarım ve önerilerimi de eklemeliyim. Bedenin yıpranması hasarlı hale gelmesi bir sürpriz değil, hepimizin bildiği aleni bir gerçeğimiz. Ruhunuzda ki yapılanmayı, yanlışlardan arınıp doğru ve gerçeklerle yol alıp kendiniz dışında ki insanlar ve canlılara yol gösterici, ışık tutucu olmayı, yaşamsal konu mankeni olmayı ihmal etmeyin. Bilirsin, biliriz ki, insana biçilen yaşam süresi, optimum zaman aralığı, tüm gereklilikleri yaşayarak deneyip tecrübe etmeye uygun değil, yeterli değil. Beden yaşınıza, yaşadıklarınıza dair ruhunuzun ulaştığı kamilliğe, erdem seviyesine, bilgi ve deneyimlerde ki yeterliliğe bakın ve övünç duyun. Seviye edinme uğraşında ki zarif, naif insanlarla deneyimlerinizi paylaşın. Paylaşım belki de kendinizin yarım bıraktığı idealist, sanatsal ve bilimsel çalışmaların devamına tetikleme olur. İlla ki keşif, buluş olması da gerekli değil, yeni vücutlarda azmin ve çalışma arzusunun var olmasına, tetiklenmesine vesile olur, soyut manada dünyamız, insanlık kazanır, bu ihtimali bilmek dahi mutluluk sebebi değil mi?
Mir Murat Demir
Mir Murat Demir'a yaz
 

Yazarın Diğer Yazıları