M. Nurullah Varol

Hz. İbrahim 1 BÖLÜM

M. Nurullah Varol

Değerli okurmlarım,bu günkü yzımızda ise şeriat sahbi tüm peygambrlrn v edinlrn ortak atası olan hazreti İbrahim as’ı kalemmiz yattiğince anlatmya çalışacağım.

Hazret-i İbrâhîm (a.s.) Bâbil’in doğusunda Dicle ve Fırat ırmakları arasındaki bölgede dünyâya geldi. Bir rivâyete göre, babası hâlis bir mü’min olan Târuh’tur. Târuh vefât edince, Hz. İbrâhîm’in (a.s.) annesi, Târuh’un kardeşi olan Âzer ile evlenmiştir.

Bir putperest olan Âzer, O’nun üvey babasıdır. Diğer bir rivâyette ise Taruh, İbrâhîm’in (a.s.) babasının eski ismidir. Putperest olunca ismi Âzer olmuştur. İmâm-ı Süyûtî (r.a.) ise, İbn-i Abbâs’tan (r.a.) gelen bir rivâyete göre, Âzer’in, İbrâhîm’in (a.s.) babası değil amcası olduğunu bildirmektedir.Hz. İbrâhîm (a.s.) Keldânî kavmine gönderilmiştir. Resûlullâh’tan sonra insanların en fazîletlisidir. Hak Teâlâ O’nu «Halîlim» (Dostum) diye taltîf buyurmuştur. Bu sebeple “Halîlu’r-Rahmân” olarak da anılır.

Hz. İbrâhîm’e (a.s.) on suhuf indirilmiştir. Ebû Zer’in (r.a.) Allâh Resûlü’den naklettiğine göre bu sahîfelerde şu nasihatler ve ibretli sözler yer almaktaydı: “Ey saltanat verilen, imtihan edilen ve aldanan kral! Ben seni dünyayı birbiri üzerine yığasın diye göndermedim, fakat mazlumun duâsını Ben’den geri çeviresin, mazlumu bana yalvarmak zorunda bırakmayasın diye gönderdim. Çünkü Ben, mazlumun duâsını kâfir de olsa geri çevirmem.”

“Akıl sâhibinin belli saatleri olmalı:

– Vaktinin bir bölümünü Rabbine duâ ve münâcâta,

– Bir kısmını Yüce Allâh’ın san’at ve kudreti üzerinde tefekküre,

– Bir kısmını geçmişte işlediklerinden ve gelecekte işleyeceklerinden kendisini hesâba çekmeye,

– Bir kısmını da helâlinden maîşetini kazanmaya ayırmalıdır.” (Ebû Nuaym, Hilye, I, 167; İbn-i Esîr, el-Kâmil, I, 124)

Hz. İbrâhîm’in diğer bir sıfatı da “Ebu’l-Enbiyâ” (Peygamberler Babası)’dır. Oğulları İsmâîl ve İshâk’tır (a.s.). İsmâîl’in (a.s.) soyundan Peygamber Efendimiz; İshâk’ın (a.s.) so-yundan da Benî İsrâîl Peygamberleri gelmiştir.

Hz. İbrâhîm’in ismi Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi beş sûrede altmış dokuz defa geçmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de O’nu metheden muhtelif isim ve sıfatlar yer almaktadır. Bu sıfatlardan bâzıları:

Evvâh (çok âh eden, niyâz eden),

Halîm (hilm sâhibi, yumuşak huylu),

Munîb (Allâh’a gönülden yönelen),

Hanîf (şirk ve dalâletten uzak durup tevhîd dînine sımsıkı sarılan),

Kânit (Allâh’a kulluk eden) ve

Şâkir (çok şükreden)’dir.

Hz. İbrâhîm (a.s.), maîşetini te’mîn maksadıyla kumaş ve elbise ticâretiyle uğraşmış, hicretinden sonra da çiftçilik yapmıştır.

Hazret-i İbrâhîm (a.s.) Bâbil’in doğusunda Dicle ve Fırat ırmakları arasındaki bölgede dünyâya geldi. Bir rivâyete göre, babası hâlis bir mü’min olan Târuh’tur. Târuh vefât edince, Hz. İbrâhîm’in (a.s.) annesi, Târuh’un kardeşi olan Âzer ile evlenmiştir.

Bir putperest olan Âzer, O’nun üvey babasıdır. Diğer bir rivâyette ise Taruh, İbrâhîm’in (a.s.) babasının eski ismidir. Putperest olunca ismi Âzer olmuştur. İmâm-ı Süyûtî (r.a.) ise, İbn-i Abbâs’tan (r.a.) gelen bir rivâyete göre, Âzer’in, İbrâhîm’in (a.s.) babası değil amcası olduğunu bildirmektedir.

Hz. İbrâhîm (a.s.) Keldânî kavmine gönderilmiştir. Resûlullâh’tan sonra insanların en fazîletlisidir. Hak Teâlâ O’nu «Halîlim» (Dostum) diye taltîf buyurmuştur. Bu sebeple “Halîlu’r-Rahmân” olarak da anılır.

Hz. İbrâhîm’e (a.s.) on suhuf indirilmiştir. Ebû Zer’in (r.a.) Allâh Resûlü’den naklettiğine göre bu sahîfelerde şu nasihatler ve ibretli sözler yer almaktaydı:

“Ey saltanat verilen, imtihan edilen ve aldanan kral! Ben seni dünyayı birbiri üzerine yığasın diye göndermedim, fakat mazlumun duâsını Ben’den geri çeviresin, mazlumu bana yalvarmak zorunda bırakmayasın diye gönderdim. Çünkü Ben, mazlumun duâsını kâfir de olsa geri çevirmem.”

“Akıl sâhibinin belli saatleri olmalı:

– Vaktinin bir bölümünü Rabbine duâ ve münâcâta,

– Bir kısmını Yüce Allâh’ın san’at ve kudreti üzerinde tefekküre,

– Bir kısmını geçmişte işlediklerinden ve gelecekte işleyeceklerinden kendisini hesâba çekmeye,

– Bir kısmını da helâlinden maîşetini kazanmaya ayırmalıdır.” (Ebû Nuaym, Hilye, I, 167; İbn-i Esîr, el-Kâmil, I, 124)

Hz. İbrâhîm’in diğer bir sıfatı da “Ebu’l-Enbiyâ” (Peygamberler Babası)’dır. Oğulları İsmâîl ve İshâk’tır (a.s.). İsmâîl’in (a.s.) soyundan Peygamber Efendimiz; İshâk’ın (a.s.) so-yundan da Benî İsrâîl Peygamberleri gelmiştir.

Hz. İbrâhîm’in ismi Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi beş sûrede altmış dokuz defa geçmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de O’nu metheden muhtelif isim ve sıfatlar yer almaktadır. Bu sıfatlardan bâzıları:

Evvâh (çok âh eden, niyâz eden),

Halîm (hilm sâhibi, yumuşak huylu),

Munîb (Allâh’a gönülden yönelen),

Hanîf (şirk ve dalâletten uzak durup tevhîd dînine sımsıkı sarılan),

Kânit (Allâh’a kulluk eden) ve

Şâkir (çok şükreden)’dir.

Hz. İbrâhîm (a.s.), maîşetini te’mîn maksadıyla kumaş ve elbise ticâretiyle uğraşmış, hicretinden sonra da çiftçilik yapmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları