Kaan Peksezer

İNSANLIĞIN BİTTİĞİ GÜN Hocalı: 26 Şubat 1992

Kaan Peksezer

Söyleyecek kelime, anlatacak cümle, konuşulacak kelâm ve yaşananları göz önüne serecek sayfalar yetmez Türk’e yapılanlara. Sâhi ne ki Türk’ün suçu? Kalem yazmak için vardır. Yazmak, anlatmak ve yazdıklarını karşısındakinin kafasında canlandırmak için Peki bu kalem bu zulmü nasıl yazsın? Canlı canlı bir insanın derisinin nasıl yüzüldüğünü, Anne karnındaki ceninin anne sağ iken karnı yarılıp hunharca katledilip nasıl çıkartıldığını, İnsanların diri diri nasıl yakıldıklarını, Çocuk-kadın-yaşlı demeden insanların vahşice nasıl öldürüldüklerini. Kendilerine "insanım” diyenlerin yaptıkları vahşetle aşağıların en aşağısı olduklarını nasıl anlatabilirim ki? Kalem yazar yazmasına da, ne kadar da uğraşsa da bu zulmün ne kadar vahşi ve ne kadar da zalimlik boyutunda olduğunu tam anlamı ile anlatamaz. Yer : Azerbaycan-Dağlık Karabağ-Hocalı Tarih : 26 Şubat 1992 26 Şubat 1992 gecesi güçlü silahlarla donatılmış ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay zarvigarov komutasındaki 366'ncı rus Motorize Alayı, Hocalı'ya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaparlar. Top ve roket saldırıları ile havaalanı kullanılamaz hâle gelmiş, dış dünya ile irtibatı kesilmiş, savunmasız hâldeki Hocalı’ya rus destekli ermeni askerleri girerler. Bundan sonra belki de dünya tarihindeki eşi benzeri görülmemiş bir katliam meydana gelir. Ermeniler Hocalı’daki çoluk-çocuk, yaşlı, kadın ve bebek demeden birçok insan evladını vahşîce katlederler. Hocalı’da 26 Şubat gecesi insanlık biter.Yerini hayvandan bile daha aşağı rus destekli ermeni mezalimine bırakır. Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzerler, hızar ve testereler ile diri diri Türk’ün kol ve bacaklarını keserler, genç Türk kızlarının önce saçlarını, sonra da kafa derilerini yüzerler, bunlardan önce de defalarca tecavüz ederler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizerler. Kesik kafaları sepetlere doldururlar.Ceninlerin cinsiyetleri üzerine iddiaya girip 56 hamile kadının karnını yarıp ceninleri bıçaklarlar. Sağ olarak ele geçirilenleri ise sistematik bir işkenceye ve tıbbî deneylere tâbi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bırakırlar. Hocalı'da 1992'inin 26 Şubat gecesi bitmez... Geçmez o melun gece, bitmek bilmez. İnsanlık o gece bitmiştir, artık zaman aşağılık ermeni ve sâdık dostları kaypak rusların zamanıdır.Bu melun gecenin sabahında bu katliâmın bilançosu ortaya çıkar. Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalı'ya, eski Sovyet İttifakı Silahlı Kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın desteği ile ermeni Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar ve katliam sonucunda resmi mâkamların verdiği sayıya göre 613 Müslüman Azerbaycan Türk'ünün hayatı hunharca katledilmiştir. Fakat kayıp sayısı bu rakamın kat be kat üstündedir. Bu insanlığın bittiğini gösteren katliam sonucunda 56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur. Bu alçak katliamda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış ancak bu olayın tahribatından ruhları ve hafızaları asla bir daha kurtulamamıştır. Bu katliamı kimin yaptığı da kimin emir verdiği de kanıtlı olarak dünya kamuoyunca bellidir.Emir veren ermenistan devlet başkanı sıfatını taşıyan ama sıfatı bir şeye benzemeyen taşnaksutyun örgütü liderlerinden robert koçaryan denilen kaypak ermeni evladıdır. Bu katliamdan sonra ülkesinde kahraman olarak adlandırılmıştır. Hocalı’daki yaşananları anlattığında kulaklarına inanamayanlar, Hocalı’ya gittiklerinde gördükleri katliam manzaraları karşısında küçük dillerini yutarlar.Helikopterler ile Karabağ Hoca’lının dağlık bölgeleri üzerinde gezen gazeteciler defalarca büyük, küçük demeden katledilmiş insan cesetlerini görürler. Hatta bu tür bir manzaraya şahit olan Fransız gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu bir nebze olsun anlatmakta, işgali ve katilliği "tescillemektedir"... "'Pek çok savaş hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim ama Hocalı'daki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz” (Fransız gazeteci Jean-Yves Junet) Belki Fransız gazeteci böyle demiştir ama gel gör ki; dünya ülkeleri ve kör medyası bu katliâma gözünü yummuştur.Yummak ile kalmayıp bazıları ermenileri haklı bulmuştur. Yazık ki bu katliamı yapanların akrabalarına Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti senin benim vergimle Akdamar Klisesi'nde ayin yaptırmıştır. Şimdi gelelim ilk sorumuza, sâhi ne ki Türk’ün suçu? Türk’ün suçu yok amma çok büyük bir hatası var. Kendisine düşman olanlar ve zulmedenler, zalimlikte ve zulümde Türk'e karşı birleşirken, Dünyadaki Türkler bu kadar zalimliğe rağmen birleşemiyor. Kardeşlerine yapılanlara gerekli tepkiyi vermiyor, gereğini yapmıyor. Karabağ'da Müslüman Türk 33 yıldır ezan sesine hasret, esaret altında... Hocalı katliamının yaraları hâlâ taptaze. Hocalı bizim utancımızdır! 300 milyon Türk'ün 3,5 milyon çapulcu, katil ermeni'ye gerekeni yapmadığı için, Hocalı Türk'ün utancıdır... Karabağ geri alınan kadar bu utanç bizimle beraberdir. Rabbim; Hocalı’da ve dâhi birçok Türk Yurdu'nda zulüm görüp vahşice şehid edilmiş kardeşlerimize rahmet etsin. Rabbim; Türk’ün kıyâmına vesile olacak neferlerin titremesini ve kendine gelmesini sağlasın.. Yüce Rabbim, bizleri Hocalı’da ve birçok Türk Coğrafyasında vahşice katledilmiş kardaşlarımızın intikamlarına mâmur eylesin. Biz özümüze dönmedikçe ne yazık ki hiçbir şey değişmeyecek. Katledilen, ağıt yakan, kahrolan ve eziyet gören hep Türkler olacak. Türk Türk'e sahip çıksın ki, Tanrı da Türk'ü korusun! Selam ve saygılarımla..

Yazarın Diğer Yazıları