Havva Tanrıkulu

Yok bir çaresi

Havva Tanrıkulu

Yağan yağmurun sesinde seni arıyorum. Esen rüzgarın uğultusu silüetini getiriyor aklıma. Yüzüme değen her yağmur damlasıyla birlikte bir yaş süzülüyor gözlerimden. Gözyaşlarıma gülerek karşılık verişinin hırsından kanıyor dudaklarım ."Kaybetmeye ne çok alışmışız meğer" bu his yüreğimden hiç çıkmıyor. Kanayan parmaklarımda arıyorum kaybetiklerimi ve duvarda kalan kan izlerinden alamıyorum gözlerimi. Sanki ruhum intihar etmeye yemin etmiş gibi,bir türlü mutlu edemiyor bedenimi. Titreyen bacaklarımla dolaşmak istiyorum bu şehirde. Yağan yağmurun altında kalıp,bende tüm hüzünlerimi tıpkı bulutlar gibi toprağa akıtmak istiyorum. Yağmur dindikten sonra etraf toprak değil; kanmışlık , aldatılmışlık ve çaresizlik koksun istiyorum. Bedenime hükmedemeyen ruhumu,aşkımdan paramparça olan kalbimide toprağa vermek istiyorum lakin onları kimseler görsün istemiyorum. Ben ailemin yaptığı gibi suskunluğuma değil sustuklarıma çare arıyorum; bu yüzden  yazıyorum. Sahiden hafız ne zormuş sustuklarını yazarak anlatmaya  çalışmak. Ne zormuş düşündükçe kalbini sıkıştıran şeyleri  birkaç satıra sığdırmaya çalışmak. Hiç bu kadar yitirmemiştim ümidimi. Hiç bu kadar susmak istemiştim gerçekleri.Merak ettiklerimde var aslında. Onda bulup bende bulamadıklarını. Suya ateş tutup, öç almaya çalışmanı. Kendini kurtarıp beni geminde batırmanı... Varolan tüm gücümle kaçmak istiyorum herşeyden. Ölümsüzlük iksiri yutan dertelerimi birazda sen taşı istiyorum. Yarım kalan cümlelerimi tamamlayacak kadar fırsatımın olduğunu düşünmüyorum. Can kırıklarımı yanımda götürürüm sen hiç merak etme. Kahvem bittiğine göre satırlarıma son vermenin vakti gelmiş demektir. Keyfinizi bozan insanların keyifsiz kalması dileğiyle. Selametle

Yazarın Diğer Yazıları