Siz Hiç Savaşan Bir Ülke de Çocuk Oldunuz mu ?

Ben olmadım, benim ülkem yaşadığım yıllara denk gelen yıllar da savaşmadı. Savaş halini yaşamasam da, bir çok vahşeti görme izleme şanssızlığım oldu. Kıbrıs barış harekatı, yavru vatanımızın ülkem insanı üzerindeki ruhsal yansımalarını da hatırlarım. Düny

Ben olmadım, benim ülkem yaşadığım yıllara denk gelen yıllar da savaşmadı. Savaş halini yaşamasam da, bir çok vahşeti görme izleme şanssızlığım oldu. Kıbrıs barış harekatı, yavru vatanımızın ülkem insanı üzerindeki ruhsal yansımalarını da hatırlarım. Dünya da olup bitene de duyarsız olmadığımdan, teknoloji artık bizlere sunduğu rahatlık yanın da savaş bilgisi ve görüntülerini sunuyor. Neresinden bakarsanız bakın, savaşın zerre kadar bir pozitifliğini göremez, duyamazsınız. Savaş yıkımdır, savaş yok oluştur, savaş sadece ölüm ve yaralanmaların ötesin de, ruhsal çöküş halidir. Savaşlar her insanı, her canlıyı, hatta cansız olan şehir, kasaba, köyleri dahi yıkar, yıpratır, geri dönüşü mümkün olmayan sızılar üretir. Savaş öyle lanettir ki, bire bir yaşayın ya da yaşamayın, hikayeleri dahi insanı alır götürür insanı farklı boyutlara. Çocuk, bir de çocuklar vardır, her şeyden habersiz ve savunmasız, nasıl anlatılabilir ki bir çocuğa savaş gerekliliği. Savaşı hiç görmemiş bir çocuğa dahi izah edemezsiniz, ikna edemezsiniz savaş gerekliliklerini, kanmaz. Suriye için de süre giden kargaşa ve savaş hali, yine ve en çok çocukları yaraladı. Ölen öldü, yara alanlar oldu da, geri kalan her çocuk da ruhsal yara aldı. Unutmak, yaralardan uzaklaşmak belki geçen yıllar da hafifleyecek, hafızadan silmek, etkileşiminden kurtulmak ise hiç mümkün olmayacak. Suriye savaşı, kargaşasından yara alan bir çocuğun,yaralanma sonrası doktorla girdiği konuşma hali; – Neredeydin? Derste miydin? + Evet – Tamam canım tamam. Ayağını uzat. + Amca kana bak… + Eve döndüm. Yemek yiyecektim bomba düştü. Pijamamı kesme o daha yeni… – Önemli bir şey değil korkma. + Çok korkuyorum ya yürüyemezsem. + Annem bugün de sevinmişti. – Neden? + Annem bugün de bir şey olmadan eve geldiğim için sevinmişti. + Çok mutlu olduk diye mi oldu bu? Ben sadece bu diyaloga bakarak dahi, savaşın iğrenç halini hissettim Nasıl olur, nasıl savaşır ki, ülkeler, milletler, halklar, toplumlar, aşiretler. Ne nasıl bir gerekçe ile savaş oluşumuna sebep, gerekçe, etken olur. Hangi inanç, hangi ilke, hangi ülkü, hangi menfaat haklı kılabilir ki savaş halini. Düşündüm, çok zorladım hafızamı, belki bir sebep, gerek olabilecek bir etken bulurmuyum diye, başaramadım, bulamadım. Savaş mı, her hali, her şekli, her süreç ve coğrafya da iğrenç ve itici, insanoğluna yakışmayan bir eylem. Bizden sonra ki neslimize bırakabileceğimiz en kötü miras, en itici, en rezil hatıralar. İlk yıllar da kahramanlık halleriyle avunulsa dahi, asırlar sonrası ilkellik diye hatırlanacaktır. Mir Murat Demi

Bakmadan Geçme