Partimiz, 'özgürlük, eşitlik, adalet' temelleri üzerine kurulu bir demokrasi anlayışının savunucusudur.

DEVA Partisi Malatya İl Hukuk ve Adalet İşleri Başkanlığı olarak 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında

DEVA Partisi Malatya İl Hukuk ve Adalet İşleri Başkanlığı olarak 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında bir açıklama yaptı.Açıklamada şu görüşlere verildi;
10 Aralık 1948 günü kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve o günden bugüne kutlanan Dünya İnsan Hakları Günü ile yeryüzünde yaşayan her insanın temel hakları ve özgürlükleri garanti altına alınmıştır. Tarihsel süreçte her ne kadar dünyanın çeşitli yerlerinde buna aykırı düzenlemelerin ve olayların yaşandığına şahit olsakta; insanlığın bu haklarını savunmadığı bir dönem olmamıştır. Ülkemizde özellikle yakın tarihte insan hakları ihlallerini ve bu ihlallere karşı mücadeleleri sık sık gördüğümüz ve yaşadığımız zamanlardan geçmekteyiz. DEVA Partisi olarak tüzüğümüzde ve parti programımızda en geniş yeri ayırdığımız “temel hak ve özgürlükler” kısmına insanımızın su gibi, ekmek gibi ihtiyacının olduğunun bilincindeyiz.
Partimiz, “özgürlük, eşitlik, adalet” temelleri üzerine kurulu bir demokrasi anlayışının savunucusudur. Bu itibarla, temel hak ve özgürlükleri etnik köken, dil, din, mezhep, cinsiyet, siyasi ve sosyal aidiyet farkı gözetmeksizin tüm insanlar için tanıyor ve iç hukukumuzu bu standartlara göre uyarlamayı hedefliyoruz. Partimiz, insan aklının, sağduyusunun ve vicdanının beslediği birliktelik ruhunun, topluma yönelen her türlü ayrıştırıcı söylem ve eyleme karşı en doğal savunma mekanizması olduğuna inanmaktadır. Bu bağlamda, huzur ve güven, adalet ve hukuk, insan hakları ve özgürlükler, insan onuru ve insana saygı, sosyal refah gibi gelişmiş değerlerle her kesimden insanımızı buluşturmak temel hedefimizdir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde geçen, köleliğin kaldırılması ve köle ticaretinin yasaklanmasının yanında işkence, kişi özgürlüğü ve güvenliği, hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkının her insana sadece insan olmasının gereği olarak verilen temel haklardan olması gerektiğine inanıyoruz. Köleliğin kaldırılması, farklı kültür ve milletlerde tarihin farklı dönemlerinde gündem olmuşsa da; günümüzde ekonomik olarak ne yazık ki köleliği andıran uygulamalar devam etmektedir. Özellikle Genel Başkanımızın da son günlerde değindiği şekliyle ‘’ birçok ailenin haftanın her günü sabahtan akşama kadar, evini, ailesini, çocuklarını görmeden çalıştığını fakat buna rağmen geçinemediğini’’ görüyor ve yaşıyoruz. Köleliğin siyasal ve sosyal etkilerinin dışında ekonomik yönden kölelik benzeri yaşam tarzlarının dayatıldığı bir ekonomik sistemin içerisinde sıkıştığımızı görmekteyiz. Bireyin ailesiyle birlikte zaman geçirecek insanca bir yaşam sürmesini sağlamak ekonomik hedeflerimizin arasında yer almaktadır. 
Artan kadın cinayetleri ve çocuk istismarlarına ilişkin ilkokuldan başlayarak eğitim müfredatına bu konuya dair bilgilendirici ve eğitici eklemeler yapılmalıdır. Kadın cinayeti ve çocuk istismarına ilişkin eksik ve aksak olan hukuki düzenlemeler hızlı  bir şekilde revize edilmelidir.
Ülkenin yargı sisteminde tutuklu yargılanmanın istisna olması, tutuksuz yargılanmanın esas olması gereklidir. Buradan çağrımız; tutuksuz yargılanma esas, tutuklu yargılanmanın istisna halini getireceği bir uygulamayı Türkiye'de görmeyi istiyoruz. Çünkü kaybolan yılların telafisi mümkün değildir. Tüm yargı sisteminin tutuksuz yargılamanın esas olacağı bir sisteme geçmesi gerekir. Bu konudaki keyfi uygulamalara son verilmelidir.
Düşünce ve ifade özgürlüğü açık ve demokratik toplumun vazgeçilmezidir. İnsanın her bakımdan gelişmesinin özgür bir ortamda gerçekleşeceğine, ülkenin gelişmesinin, uluslararası rekabetteki başarısının ve ekonomik zenginliğinin ancak özgür ve özgüvenli insanlarla mümkün olacağına inanıyoruz. Düşünce ve ifade özgürlüğünün önünde engellerin, korkuların, sınırların olduğu bir ülkede bunların mümkün olamayacağının bilincindeyiz. Düşünce ve ifade özgürlüğüne dayalı eleştirilerin ceza hukukunun konusu olması kabul edilemez. Düşünce ve ifade özgürlüğünün varlığı, yolsuzluk, adaletsizlik, ayrımcılık, kayırma ve hukuksuzlukların ortaya çıkarılması ve kamuoyu vicdanında yargılanması açısından hayati önem taşımaktadır. Partimiz, düşünce ve ifade özgürlüğünün kullanılmasını engelleyecek her türlü uygulamanın karşısındadır.
Din vicdan hürriyeti kapsamında avantajlı ve dezavantajlı sınıflar yaratmak bir ülkenin geleceğinin temeline koyulan bir dinamitten farksızdır. Demokratik hukuk devletlerinde devletin her vatandaşı eşit derecede kıymetli ve her alanda eşit derecede hak sahibidir. Irkı, mezhebi, inanışı, yaşam biçimi ne olursa olsun vatandaşlık kimliği verilen, vergilendirmelere tabi tutulan her vatandaş devletin sunduğu her imkana eşit olarak ulaşabilmeli faydalanabilmelidir. Memur alırken, atama yaparken, eğitim, sağlık, hizmet götürürken ve istihdam sağlarken öncelikler kayırmacılık ve avantajlı kesim değil, ihtiyaçlar olmalıdır. Her birey kıymetli ve değerlidir. Ehliyet ve liyakat yerine sadakat önceliği bir insan hakkı ihlalidir.
Adil yargılanma hakkı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin garantiye aldığı temel bir insan hakkıdır. Kimseye asılsız iddialarla suç isnat edilemez. Kimse makul ve yeterli şüphe olmadan soruşturmaya tabi tutulamaz. Hiç kimse kuvvetli deliller olmadan yargılanamaz. Kimse kendini savunacak argümanları elinden alınarak veya kısıtlanarak yargısız infaz edilemez. Kimsenin kişi özgürlüğü, kişilik hakları, şerefi, itibarı bağımsız ve tarafsız bir yargılama olmaksızın tehdit altında tutulamaz. Ceza hukukunun en kadim ilkelerinden masumiyet karinesi ve ‘’Bir masum suçsuz şekilde hapsedileceğine bin cani sokakta özgür kalmalıdır’’ anlayışına ters hiçbir anlayış kabul edilemez. İnsan olmanın, toplum olmanın, ulus olmanın mayası ve koruyucusu adalettir. Adalet ışığı ancak bağımsız, tarafsız ve adil hukukçuların yüreklerinde parlayacak ve bizleri aydınlatacaktır. 
DEVA Partisi Malatya İl Hukuk ve Adalet İşleri Başkanlığı olarak bu kıymetli günde ülkemizin hak ettiği insan hakları reformuna kavuşacağı günlerin yakın olduğunu ümit ediyor, insanımızın başka ulusların insanlarından daha az değerli olduğunu kabul etmiyoruz.
 

Bakmadan Geçme