Kurt Efsanesi

Tarihimizde Kurt Sevgisi, Mitleri Ve Diğer Medeniyetlerdeki Yeri

Sanat Tarihi Uzmanı Hasan Hüseyin Aslan ile 'Kurt Efsanesi' adı altında bir söyleşi gerçekleştirdik. Aslan, İslamiyet Öncesi Türklerde ki Şamanizm inancının mitolojik vurguları islamiyet sonrasında da hissettirdiği minyatürler, gravürler, kitaplar,levhalar,yabancı kaynaklı kitaplarda bulunduğunu açıklayarak;
"Efsaneler ve inanışlar tarihimize yön vermiş gelişmesinde katkıda bulunmuşturlar.  Efsaneler, Destanlar bu bağlamda insanları bir birlerine bağlayan unsurlardır, geleneksel kuramları hatırlatma olgusudur; unutulmuş yada fikirsel erozyon sonucu olarak farklılaştırma eğilimine yönlendirmiştir. İslamiyet öncesi Türklerde ki Şamanizm inancı mitolojik vurguları islamiyet sonrasında da hissettirmiş minyatürler, gravürler, kitaplar, levhalar, yabancı kaynaklı kitaplarda bulunmakta; günümüzde halen görünmektedir. Tarih boyunca birçok medeniyetler doğadaki hayvanları gözlemleyerek onlardaki hisleri ve özelliklerini kendilerinde özümsemişlerdir; bunlardan bir tanesi ise Kurt‘dur.
Türkler ve diğer medeniyetler destanlarında, efsanelerinde kurt’u tanrı, yarı tanrı, asilliğin, gücün, türeyişin simgesi olarak göstermişlerdir. Mitolojilerinde Kurt olan toplumların, özellikle, Avrasya stepleri gibi, bozkurt tabiatının olduğu coğrafyalarda yaşayan toplumlar olduğuna dikkat çekmektedir; Kurt bazen bir “avcıdır”, bazen bir “savaşçı”,  bazen “kötülük” ile özdeşleştirilir; bazen de insanoğlunun “şekil değiştirmiş” halidir. Özellikle, iki milletin mitolojisinde kurucu rol oynar."ifadelerine yer verdi.
Sanat Tarihi Uzmanı Hasan Hüseyin Aslan, Kurt Efsanesinin biri Türk Mitolojisi, diğeri ise Roma(İtalya) mitolojisi olduğunu belirterek;
"Biri Türk mitolojisi, diğeri ise İtalyan mitolojisidir. Türk boyları Kurt’tan türediğine inanır. Asena efsanesine göre Çinlilerin bastığı Türk köyünden geriye bir bebek kalmıştır; gök yeleli dişi kurt bu bebeği bulur, besler ve Türk neslinin devamını sağlar. Türklere efsanevi Ergenekon’dan çıkışında yol gösteren cihanı fethetmelerini sağlayan da Kurt’tur. Göktürk bayraklarının tepesinde Kurt başı bulunur; savaşçılığı, hızını temsil eder bir tehdit belirdiğinde ortaya çıkar, Kurt yol gösterir. Özellikle Türk, Moğol ve Altay mitolojilerinde yer alan Bozkurtlar bu kültürlerde kutsal hayvanlar olarak kabul görmektedirler. Moğol dillerinde Bozkurtlara, Börteçine (Börteşına, Börtöşono) de denilmektedir. Gökbörü ve Gökkurt tabirleri de yine niteleme amaçlı kullanılmaktadır.
Bozkurt’un bir diğer adı da Gök Oğlu ’dur. Gökkurt gökyüzünü temsil etmektedir; Bozkurt, İlahi bir varlık olmasının yanında, Türk uygarlığının da bir sembolüydü. Özellikle eski Türk devletlerinin armalarında ve bayraklarda görülmüştür. Yiğitlik, cesaret, kahramanlığı sembolize eder kurt motiflerini duvarlarda, islamiyet öncesi olan araç, gereçlerinde, elbiselerinde görünür; çadırlarının önlerine üzerinde altından bir kurt kafası bulunan direkler dikilirdi. Uğursuzluğu ve kötülükleri kovması için ceplerinde kurt dişi taşırlardı. Gezerken kurda rastlamak ve rüyada kurt görmek yine hayra yorulurdu. Hamile kadınlar uğursuzluktan kaçınmak için yastıklarının altına kurdun dişini ya da derisini koyarlardı. Atatürk, kurt simgesini ulusal simge kabul etmiştir; Cumhuriyetin ilk yıllarında paranın üzerine basılmıştır.
Roma (İtalya) mitolojisinde ise, Kurt karşımıza Tanrı, Ata, yol gösteren rehber olarak değil; besleyen, büyüten çıkar; mitolojik olay Orta İtalya’da  geçer; Alba Longa Kralı Numitor tahtan indirilir ve Amulius  ( kardeşi )Numitor’un  erkek veliahtı olmasını önlemek için Numitor’un kızı Rhea Silvia’ı Vesta rahibesi olmaya zorlar. Rhea Silvia Vesta rahibesi olmasına rağmen hamile kalarak ikiz erkek çocuklarını, Romulus ve Remus’u dünyaya getirir.  Kral Amulius  Rhea Silvia’yı hapseder ve ikiz çocuklarının ölümünü emreder ama Kral’ın adamları çocuklara acır, bir sepete koyarak Tiber nehrine bırakır. Nehir tanrısı Tibernus, çocukların güvenliğini sağlamak için nehri sakinleştirir ve  çocukların içinde olduğu sepet bir ağaca takılır. Çocukları bulan dişi Kurt Lupa olur ve Lupa ikizleri besler. Dişi Kurt Lupa’nın Tiber’de bulduğu ve beslediği ikizler, büyüdüklerinde Kral Amulius’u tahtından indirip, yerine büyükbabaları Numitor’u getirirler; ancak kardeşler Alba Longa’da yaşamak istemez. Mitolojiye göre Romulus ve Remus’un arasında husumet girer ve  Romulus’un Remus'u öldürdüğü gün Roma şehri kurulmuştur. Roma’nın sembolü ikiz erkek çocuklarını emziren dişi Kurt’tur; Roma İmparatorluğu döneminde de Kurt Roma’nın gücünü simgeler. Bu alıntıyı Roma efsanelerinde yazılanlarla Türk destanlarına karşılık bir benzerlik göstermektedir ki Kurt’un simgelenmesine değinmiş olduk."dedi. 
Sonuç olarak geçmişi unutmadan hatırlatmanın her şeyden önce şu dönemlerde bilinçli olmanın faydalarını anlamak için sayın Malatya cadde haber sahibi Said YALÇIN bey’e teşekkür ederim. 
 

Bakmadan Geçme