Kan Ve Gözyaşı Denizinde Umut Adası Türkiye

Sevgili okurlar, özellikle son yıllarda karışıklığın ve kanın merkezi olan Orta Doğu çoğrafyası, sakinleşmek durulmak bilmez oldu. Yıllarca id

Sevgili okurlar, özellikle son yıllarda karışıklığın ve kanın merkezi olan Orta Doğu çoğrafyası, sakinleşmek durulmak bilmez oldu. Yıllarca idareleri kendi ellerinde olan toprakların insanları, baş kaldırıp dur demeye başlayınca kan muslukları adeta açıldı. Filistin, Bosna, Libya, Mısır derken peşinden Irak ve şimdilerin kan gölü Suriye. Bu coğrafyada dik duran ve mazlumun yanında zalimin karşısında olan tek ülke ise Türkiye. Adeta mazlumların umut kapısı. Tüm mazlum ve mestazaf insanların umudu olan bu ülkeyi de karıştırmak için sinsi eller her fırsatı kullanmakta. En son Beşiktaşta ki kanlı eylem ve akan gözyaşlarımız bunun en büyük delilidir. Hayata gözlerini kapayan gencecik bedenler ve onların acılı ailesi olan bir millet. Her dudakta haklı bir gurur ve dik duruşun aksi sarmakta ufuklarımızı. Çanakkale’de bizimle birlikte çarpışan ve şehit olan insanların toprağı, şehrin eser ve binalarıyla adeta Osmanlı kokan kaldırımları ile Halep. İçimizde kanayan derin bir yara ki canımız sızlıyor. İçimiz daralırken sabrımız tükeniyor. Ata yadigarı o şehrin son görüntüleri, o küçücük alanda yükselen feryatlar afakları inletirken gözlerimizi dolduruyor. Hayalet bir şehre dönen Halep denince adeta içimiz kanıyor. Bir devrin medeniyet ve ticaret ve ilim şehri Halep 20. yüzyılın Cehennemi gibi yanıyor. Bu Cehenneme çekilmek istenen Türkiye ise, iç ve dış tahrik ve tehditlerle canparane mücadele etmeye devam ediyor. Değerli okurlarım, dikkatlerinizi çekmek istediğim bir nokta ise bakınız; Laik, Demokratik bir Cumhuriyet dediler, bir asırdan ne laiklik, ne demokrasi, ne de cumhuriyeti hak kılma biina etmemize izin vermediler. Çünkü aslan gövdeli bu millete fare kafası uyum sağlamadı ve sağlayamaz bunu ancak görebildiler. Kendi krallıklarını korumayı bir onur sayan ve o krallıklarını yaşatma mücadelesi verenler bizim Sultanlığımızı saltanatımızı yer ile yekzan edip geçmiş ile bağımızı kopartarak adeta bizi tarihimize küfreder yetiştirme gayreti gösterdiler. Kendi Papalıklarını koruyup kutsallaştıranlar, bizim Hilafetimize kaldırıp, İslam çoğrafyası ve Müslüman haklarla aramızdaki bağı kestiler ve bu işlerini bizlere medeniyyet ve çağdaşlık masalı ile yutturdular. Vatanımıza, namusumuza, kutsallarımıza saldıranlara benzemeyi bile çağdaşlık diye yutturdular.  Hasili bizi biz eden değerlerimizi elimizden alıp, Bizi Bizden Eden ne kadar değersizlik varsa bize medeniyet, ilericilik diye verdiler. Şimdi  bir yiğit çıkmış ve kokuşmuş düzene dur deyip değiştirmek istiyor, millette şuursuzluk ve taklitçilik komasından çıktı ve bu yiğide güveniyor. Silkelenip kendine gelmeye ve aslına dönmeye karar verdi, işte yaşanan ve yaşanacak tüm sıkıntıların asıl sebebi de bu. Bunu alem görüyor. Ama hâlâ gözlerini kapatıp güneşi inkâr edenler var. Onlarda bilmeli ki, gözlerini yumup güneşi inkâr eden, güneşin yokluğunu değil kedi körlüğünü ispat eder ve ediyorlar. Rabbim cümle insanımıza ve insanlığa feraset versin. Selam, Muhabbet ve daim Dûa ile….   M.Nurullah VAROL

Bakmadan Geçme