Dostum

  Dostum, şöyle karşıma geç! Sana içimi dökmek istiyorum... Bu güne kadar, hiç duymadığın şeyler anlatmak istiyorum... Bilmem ki, beni dinleme zahmetinde bulunur musun? Yoksa, 

  Dostum, şöyle karşıma geç! Sana içimi dökmek istiyorum... Bu güne kadar, hiç duymadığın şeyler anlatmak istiyorum... Bilmem ki, beni dinleme zahmetinde bulunur musun? Yoksa,  Yoksa kaşlarını büzüp, suratını mı asarsın? Hani insana dar günde,  Sıkıntılı anlarda dost lâzım olur derler ya; İşte öyle bir günün gecesindeyim... Sabah olmuyor bir türlü Geçmiyor şu vakit... Dakikalar içine, Asırlar sığmış sanki Geçmiyor, geçmiyor...

Derdim çok be dostum, Nereden başlasam ki? Hangi birini anlatayım? Hangisine öncelik vereyim? Ooff, ooff, yanmışım ben yaa... Bir zamanlar, gözbebekleri parlayan Onlar'a baktığımda Dünyâ'yı unutturan Hayâtımın akışı içerisindeki her Sâniye'yi, Rûhumun taa derinliklerine işleyen Geçen günlerde tat dersen tat, Haz dersen haz, Lezzet dersen lezzet, Aşk dersen aşk, yaşatan Duygulu şiirlerimde, kâğıdımın nakşı, süsü olan İçimdeki yangınları,  Her gün eskisinden daha fazla alevlendiren O hoş tebessümünde, Ilık bûsesinde, Sıcacık nefesinde, yüreğimi âdetâ eriten Beni sevmenin doruğuna eriştiren Dünyâ, âlem birleşse, kopmama sözü veren Vefâsızlık örneği sergilemeyeceğine dâir yeminler eden Bundan büyük aşk olmaz diyen Beni, şimdiki ben yapan O sevgilim var ya; O, beni terketti, gitti dostum... Gitti... Ardına bakma zahmetinde bile bulunmadan gitti... Gitti, hoşçakal dâhi demeden Gitti, gözleri yaşarmadan Gitti, hiç eziklik duymadan Gitti, güzel günleri hatırlamadan Gitti diyorum dostum, gitti... Aahh vefâsız, aahh insafsız... Yıkılmışım be dostum Gayrı, bu kadar acıyla yaşanmaz Bu derde tahammül olmaz Bu yük kaldırılmaz... İşte dostum, anlıyor musun şimdi? Gecelerin niye geçmediğini? Niye sabah olmadığını? Niye gündüzlerin dâhi, kapkara zindan olduğunu? Niye Dakîkalar içerisinde, Asırlar yaşadığımı? Haa bu günlerde, bir de Cânân var dostum; Sevmemeye yemîn ederken, Sanki inadına beni sev dercesine Parmaklarıyla kalbimi kavrayıp, yerinden sökercesine Yaralıyım, yanmışım, duymaz... Dinlemez... İçime umulmadık kıpırtılar veren sesini hançer yapıp Artık delinmedik yer kalmayan bağrıma Defâlarca saplarcasına Ve, artık ben varım hayâtında dercesine Bir Cânân var... Gel gör kim, anlamaz hâlimden dostum Ben ne yapayım dostum, ne yapayım? Bunca Yıldır, sırlarımı paylaşan Ekmeği bir, aşı bir arkadaşım değil misin? Söylesene şimdi bana bir çâre!.. Susma öyle, konuş! Hani nerde aşk? Nerede sevmek? Kim anlıyor sevildiğini? Kim anlıyor, ölümüne sevdiğimi? O zaman, Ya sevmek, aşk yalan Ya da suç... Ama bunun adı ne olursa olsun Ben yine seviyorum, ölene dek seveceğim dostum... M. Engin Karatay

Bakmadan Geçme