Bu Ülke Hepimizin

Nisan ayına hızla yaklaştığımız şu günlerde siyasilerin dilinin ılımlı düşmesini beklerken iyice sertleştiğini görüyoruz. Muhalefetin söylediği her şeye iktidar çok sert cevaplar veriyor. Peki sorun nedir acaba? Daha önceki seçimlerde anketler peş peşe açıklanırken bu referandumda anketlerin açıklanmaması soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Peki neden anketler açıklama yapmıyor. Evet, mi sıkıntılı, yoksa Hayır mı sıkıntılı kimse bir açıklama yapmıyor. İktidar partisi ısrarla tek adam değil derken. Muhalefet tek adam rejim değişikliği tezini savunuyor. Muhalefetin bu tezine iktidar partisi çok sert cevap veriyor. Muhalefet daha önceki seçimlerde ders almış olacak ki kavgaya girmiyor. Çıkıp ısrarla bu parti meselesi değil vatan meselesidir diyor. Bu referandummilletin kendi geleceğini tayin edeceğini, kendi kaderini kendisinin çizeceğinin tezini ısrarla savunup vatandaşa anlatıyor. Buna karşı İktidar partisi de muhalefete cevap vermek zorunda kalıyor. Tabi bu cevaplar bazen çok sert bir dil kullanılması dikkatlerden kaçmıyor. Çok fazla bir zaman kalmadı. Kim kampanyayı doğru anlatır halkın takdirini kazanırsa o 16 Nisanda seçimi kazanmış olacak. Dilerim o tarihe kadar kavgadan uzak bir dil kullanırlar. Evet diyenlerde Hayır diyenlerde bu ülkenin vatandaşı ve birlikte bir arada yaşıyorlar. Onları kutuplaştırıp ayrıştırmayın. Her daim birleştirici bir dil kullanmanız en büyük dileğimiz. Evet diyenlerde, Hayır diyenlerde akşama kadar bir arada birlikte yaşıyorlar. Onların öyle bir derdi sıkıntısı yok. Onun için de siyasi liderlerde kullandıkları dili ona göre kullanmaları daha iyi olur. Bu ülke hepimizin hep birlikte bir arada yaşıyoruz ve yaşamaya da devam edeceğiz. Çünkü başka bir Ülkemiz yok. Türkiye Hepimizin. Çanakkale de yatan ecdatlarımız bu vatanı bizlere emanet ettiler. Öyle ise onların emanetine sahip çıkmak da hepimizin görevidir.