Özge Sever

Ulusal Egemenliğin Kıymetini Biliniz

Özge Sever

Bugün 24 Nisan ben bu yazıyı bitirene kadar da tarih 25 Nisan olacak. Bu yazımın konusu elbette iki gün önce kutladığımız 23 Nisan Ulusal egemenlik ve Çocuk Bayramı. 23 Nisan milli bayram olarak kutladığımız bir gün, çocuk bayramı ve resmi tatilden ibaret bir gün değildir. Bir ulusun milli benliğini bulduğu hürriyetini hiçbir devlete kaptırmadan ulus olmayı yaşadığı önemli bir gündür. O yüzden bu yazıyı iki parçaya ayırmak istiyorum. Birinci bölümde ulusal egemenliğimizi tarihimizi hatırlayalım. İkinci bölümde ise dünya çocuklarına armağan edilmiş bugünün önemini inceleyelim ne dersiniz?

Birinci bölüm konumuz ulusal egemenlik. Nedir peki bu milli bayram olma değeri taşıyan ulusal egemenlik? Ne olmuş 23 Nisan’da? Ulusal egemenlik, milletin hâkimiyetinin millette olması demektir. Uzun yıllar Osmanlı Devleti’nin monarşi ile yönetilen bir milletin birçok devlete karşı verdiği bağımsızlık mücadelesi vermesinin ardından halkın ülke yönetimine sahip olması milli bir kazançtır.

 23 Nisan 1920’yi gösterirken takvimler Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi kuruldu. Türk milletinin iradesi artık bir padişahın veya bir kişinin elinde değil milletin elindeydi. Bu ilk defa Amasya Genelgesinde; “Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” maddesinde geçmektedir. Milletin azim ve kararı kurtarmışken bundan sonraki süreçte milleti yönetecek olan milletin karar olacaktır.

15 Temmuz’da TBMM’ye yönelik yapılan saldırıda milletin karar verme özgürlüğünün nasıl hedef alındığını da görmüştük. Ulusal egemenliğin önüne o günden bugüne hiçbir güç geçememiştir, geçemeyecektir. M. Kemal Atatürk der ki;  “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir” Atamın sözüyle bitiriyorum yine milli egemenliği bize sağlayanları sonsuz minnetle anmaktan başka diyecek bir sözüm yok.

İkinci bölüm, koca bir savaş tarihi yazılıyor, bir ülke yıkılıyor yeni bir ülke kuruluyor cepheden cepheye koşan bir başkomutansın Cumhuriyet’i ilan etmene az bir zaman kala meclisi kuruyorsun,  her şeyi milletin kararına bırakacak kadar milletine saygı duyuyorsun yetmiyor 23 Nisan’ı dünya çocuklarına armağan ederek dünyada bir ilke imza atıyorsun.  Bu yüce gönüllük değil de nedir? Atatürk olmak işte budur! Sayfalarca Atatürk ve çocuk sevgisi üzerine yazabilirim bu bayramın önemini günlerce anlatabilirim yorulmam ama ben Atamın çocuklara verdiği önemin bugün çeyreğini veremediğimizin altını çizmek istiyorum. Bu yazıyı bayram günü de okuyor olabilirdiniz fakat günün neşesini buruklaştırmak istemedim. Şahsen ben buruk geçirdim çünkü dünyada çocuk olmak şu günlerde bir hayli zor.

Bugün Orta Doğa’da binlerce çocuk bomba sesleriyle irkiliyor, ailelerini kaybediyor, yaralanıyor hatta daha dünyaya geldiğini anlamadan hayatını kaybediyor. Kız çocuklarının zorla evlendirildiği, binlerce çocuğun işçi olarak çalıştırıldığı, kız-oğlan çocuğu ayırt etmeden tecavüz edildiği, madde bağımlısı olan çocuk sayısının gün geçtikçe arttığı bir ülke haline ne ara geldik biz? Dünyada ilk defa çocuklara bayram armağan eden bir ülke olmanın gururunu yaşarken ne ara bu kadar utanç tablosunu ekledik tarihimize. İnanın ben utanıyorum laf olsun diye değil bu bayramda çocuklar sadece bir gün bir koltuğa oturtulup bayramı kutlanırken geleceği çocuklara bayram yaptığımız zaman konuşuruz diyecek kadar susarak utanıyorum. Ne yapıyoruz biz geleceğimiz olan çocuklar için? Bir düşünün belki bir yerde buluşuruz da bir yerde başlarız bir şeyin ucundan tutup güzel yarınlar hazırlamaya. Şuraya acılı bir gülümseme bırakıyorum…

Bugün 23 Nisan neşe doluyor insan diye şarkıları söyleyen çocukların sesi sarsın tüm dünyayı. Çocuklara daha güzel bir dünya bırakmayı diliyor ve her zaman olduğu gibi sözü Atamın bir sözü ile mühürlemek istiyorum.

"Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz." M. Kemal ATATÜRK

Yazarın Diğer Yazıları