Havva Tanrıkulu

KANITSIZ HİSLER

Havva Tanrıkulu

Bir mutluluk şiiri yazamam bu saatten sonra, bir mutluluk şarkısı mırıldanamam .Unutamam tüm bu olanları yaşayamam da, eskisi gibi ve eskisi gibi sevememde.Hayal kurmaktan mı bahsediyorsun? Bu artık benim için çok çocukça. Ne alakası var ,deme hafız . İnsanlar her yaşta hayal kurarlar haklısın.çünkü içindeki çocuk ruhun bedeninden ayrılıncaya kadar seninledir. Peki ya içindeki çocuk senden önce ölmüş ise ? O zaman ne olacak Hafız ?Hangi kelime tarif edebilir bu acıyı? Hangi ölüme alışmak bu kadar zor olur? Hangi beden içindeki çocuğu kaybettikten sonra mutlu olabilir ki? Hepiniz alışacaksınız bu durumlara. Kaptanın gemisini fırtınanın ortasında terk edip gitmesi gibi olan bu ayrılığa hepiniz alışacaksınız. Tüm umutlarınızın ve hayallerinizin suya düşüşünü oturup bir güzel izleyeceksiniz önce. Sonra kaybettiğinizin , yenildiğinizin farkına varacaksınız . Alışmaya çalışacaksınız, büyük yeminler edeceksiniz bir daha böyle olmayacak diye. Ardından bir sigara yakacaksınız .Çok sigara ,çok çay , çok kahve içeceksiniz . Az ağlayacaksınız az konuşacaksınız .Gelen geçen ; Ne olmuş buna? diye bakacak size,konuşmaya çalışacak hatta ama olmayacak tabi . Kendine bile kanıtlayamadığın şeyleri o insanlara da kanıtlayamacaksın . Para vermediğin için beddua eden dilenciye kahkaha atarak cevap verdiğinde,kendinden korkup kaçacak kadın .Ama sebebini kimse bilmeyecek .Alt kattaki komşun öğrencisin diye yemek getirdiğinde; kapıyı geç açmanı uyuduğundan zannedip özür dileyecek, sende :"Estağfurullah uyumak ne haddimize ağlamak dururken"deyip kabul edeceksin özürü. Ardından yaşanan tuhaf, anlamlı olan ama senin bi anlam yükleyemediğin o saçma bakışma . Niye böyle oldu Hafız? Konuşup anlaşmak dururken ,niye böyle yazıp içip sövüyoruz ki . Hem bak kalp bir anlam veremediğinden durumlara kendi bildiği iştende süphe edip bıraktı kan üretmeyi. Böbrekler zaten kafayı yemiş . Kan yerine kireç süzüp habire taşıyla ,kumuyla uğraştırıyor bizi. Ciğerlerin zaten Allah belasını vermiş. Nasıl olacak bu işler Hafız ?Kim kurtaracak bizi bu yokluktan. Sabahın dördü şu an .Gökte duran birkaç yıldız ,bide yeni yeni çıkmış küçücük bir hilal. Kim anlatacak bana ay ışığında onun yüzünü görmem ile yıldızlarla başlayan muhabbetimi? Hangi terapist buna bir açıklık getirp kurtaracak beni bu durumdan? Yoksa bu doktorda ,mı benim yapabileceğim birşey yok diyip başka birine sevk edecek beni? Yoksa bende kapı kapı dolanıp doktorlardan onu mu dileneceğim? Başka bir yolu olmalı Hafız .Bu işin mutluluğa çıkan bir yolu mutlaka olmalı! Düşünme yetimizi kaybetmiş bir vaziyette saplanmış kalmışız geçmişe .Ne bir adım ileri ne de bir adım geri gidebiliyoruz. Nefes alışımızı yaşıyor olarak görüyorlar ve nefeside kesmek istiyorlar oysa zate biz bu oksijen israfına karşı insanlarız. İsraf haramdır diye kaç kere de bitirmeye çalıştık lakin beceremedik. Hayatımızın her alanına sıçramış bu muziplik. Gökyüzü yavaş yavaş aydınlanıyor Hafız .Sanki biraz uyusam iyi olacak. Zira annem uyuduğum zannedip bir saat sonra uyandırmaya gelir beni. Onların beklentileri her zaman olduğu gibi farklı. Ruhumda bu zat-i halim den rahatsız tıpkı ailem gibi,gelgör ki zihnimi bu vaziyetten kurtaracak bir husus bulamıyor. Onun için hep aynı hacetlikler. Gidebilirsin Hafız bugünlük söyleyeceklerim bu kadar . Saygı ve sevgi gönderecek takatimiz yok bugün, o vesileyle yalnız Mekfüreye bir selam çakayım . Ardından kendi cehennemime geri döneyim .

Yazarın Diğer Yazıları