Ali Haydar Koyun

BASINA VE KAMUOYUNA

Ali Haydar Koyun

BASINA VE KAMUOYUNA

 

Zaman akıyor: beraberinde erişim engelleri de büyüyüp çoğalıyor. Engeller dolayısıyla engelliler için “evde müebbet hapis” ya da “süresiz sokağa çıkma yasağı” hükmünü koruyor.

7 Temmuz 2005 tarihinde hayata geçirilen 5378 sayılı Engelliler Kanununun 7 Temmuz 2018 tarihi itibarı ile tüm ertelemelerinin sonu olsa da peşi sıra çözümlerde ertelendiği için iyimser bir tablodan söz etmek mümkün olanaksız. Çünkü:

Kanun ile hayata geçirilen maddelerde açıkça belirtmesine rağmen kamu kurum kuruluşları bu güne kadar yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi herhangi cezai işlemde yapılmamıştır.

Bu gün halen ulaşılamayan resmi ve kamu kurumları bulunmaktadır. Yan yana yürümeyelim diye yapılmış daracık kaldırımların; kot farkı tümseklerin, elektrik direklerinin, ağaç kıyımlarını görünmez kılmak üzere konulmuş çiçek saksılarının, reklam panolarının, gelişigüzel yerleştirilmiş levhaların, kaldırımı işgal eden otobüs duraklarının ve taşıtlara yönelik bariyer oluşturan mantarların işgali altında…

Yalnızca tekerleğin dönüşünü kolaylaştırmak üzere tasarlanmış kavşaklar, yaya geçitleri, alt ve üst geçitler rampasız, asansörsüz ya da bozuk asansörleriyle engelliler ve yayalar için ölüm saçıyor.

Toplu ulaşım araçlarında, şoförlerin mobing uygulamaları, sesli anons sistemleri, rampalar ya da gösterge panoları ya yok ya da düzgün çalışmıyor. Metrolarda ve tramvaylarda kot farkının olması, tramvay duraklarının standart olmaması, havalandırma sistemlerinin yetersiz olması, peronlarda yolcuların raylara düşmelerini önlemek üzere düşünülmüş olan peron ayırıcı sistem yaygın ve standart değildir. Bu özelliği algılayan bir görme engellinin her istasyonda aynı beklentiyle davranması kaçınılmaz olduğu için Bu durum büyük bir risk taşımaktadır. Görme engelliler özelinde bir başka tehlike ise yürüyen merdivenlerde iniş ve çıkış ayırımını belirginleştiren bir çözümün olmayışıdır.

Mevcut yapıların engelliler için uygunlaştırılmasının beklendiği koşullarda; hafriyat kamyonlarının kentlilere ölüm ve sakatlık tehdidi savurduğu kentlerde yaşam alanları birer şantiyeye dönüştürülürken, tekrar tekrar yıkılıp yapılan hastane, okul, kamu binaları, park ve spor alanları gibi kamusal alanların engellileri dışarıda bırakan tasarımlarla yapılandırılması bir yok sayma yaklaşımıdır.

Nitekim bu yok sayma tavrı geride kalan seçimlerde de gözlenmiş, zihinsel engellilere oy kullandırılmamış, seyyar sandığa başvurmayan engelliler sandığa ulaşamadan geri dönmüş, kendi başına oy kullanmak isteyen görme engelliler de YSK tarafından kendi kaderleriyle baş başa bırakılmıştır.

Sağlık Uygulamaları Tebliği (SUT) marifetiyle hareket kolaylığı sağlayan medikal cihazların engelliler üzerinde ayrımcılık yapıldığı, ödeneklerinin kısılması, tetkiklerin ve fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamalarının sınırlandırılması, muayene ve ilaçlardan katkı payı alınması gibi sağlıklı yaşam hakkını sekteye uğratan engellerin giderek genişlemesi kaygı vericidir. 

Hayatını idame ettirmek isteyen engellilerin bir çok ortez, protez, araç ve gereçleri ödeme kapsamında çıkartılarak veya şartları daha da zorlaştırarak engellileri kendi başlarına bırakmış ve adilane yönetilmeyen STK ‘ların eline terk etmiştir. 

İşitme engellilerin kamu kurum ve kuruluşlarında işaret diliyle iletişim kurabilecekleri muhataplar bulamaması ise utanç vericidir.

Çözüm bekleyen yığınla soruna rağmen, Fatih İşitme Engelliler okulunun Tepekent’e taşınması ya da Manisa’da Zihinsel Engelliler Okulunun yolu bile olmayan bir uzaklığa inşa edilmesi eğitime erişim engeli anlamında çarpıcı örnek olmalarının yanı sıra, engellilere yönelik yaklaşımlar anlamında da düşündürücüdür.

Bu tablodan anlaşılacağı üzere, meclis yasayla idari ceza düzenlemiş olsa dahi ilgili bakanlığın yayınladığı genelge ve bürokrasi dayanışması yaptırımı etkisizleştirdiği için, engellilerin bilgiye, haklara, hizmetlere ve mekânlara erişim koşulları her geçen gün ağırlaşmaktadır. Bu nedenle, engelli bireylerin özgürlük, eşitlik ve bağımsızlık mücadelesi olan erişebilirlik mücadelesinin aciliyeti de bu oranda belirginleşmektedir. Engellendiğinin bilincinde olan herkesi, HER YER, HER ŞEY ERİŞİLEBİLİR OLUNCAYA KADAR SOKAKTA OLMAYA VE MÜCADELE ETMEYE VE HAYATA KATILMAYA ÇAĞIRIYORUZ.

7 Temmuz 2018 Cumartesi Günü; sessizliğimizi bozmak üzere, şartları zorlayarak sokağa çıkıyoruz. Nerede bir engelle karşılaşırsak görüntüleyip “#erişiyorsameşitim” etiketiyle tüm sosyal medya platformlarında paylaşıyoruz, kent merkezlerinde buluşup yan yana geliyoruz, yaşadığımız sorunları anlatıyoruz. Böylece, görünür olup ülkede her sekiz yurttaştan birinin nasıl engellendiğini bir kez daha gösteriyoruz

 

 

İmzacı Kuruluşlar     :

Engelli Hakları Forumu

Şişli İşitme Ve Konuşma Engelliler Derneği

Engelsiz Pedal Derneği

Türkiye Sakatlar Derneği (Genel Merkez ve Tüm Şubeler)

Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği

Aktif Görme Engelliler Derneği

İstanbul Engelliler Derneği

Engelliler Destek Eğitim Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği

Türkiye Engelsiz Yaşam ve Sosyal Hizmet Vakfı (TEYVAK)

Ordu Engelliler Platformu

Engelli Kadın Derneği

Engelli İnsan Hakları Derneği (EN İNSAN - DER)

Altı Nokta Körler Derneği Antalya Şubesi

Don Kişot Bisiklet Kollektifi

Sivil Memurlar Sendikası (SİMESEN)

Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİMSEN)

Genç Düşünce Enstitüsü

Kuzey Ormanları Savunması (KOS)

 

Yazarın Diğer Yazıları