Okuma Aşkı ve Kütüphaneler Haftası

Kuranın ilk emridir okumak. Okumaya bu kadar önem verilmesi elbette ki boşuna değildir. Tarihte başarılı insanlara baktığımızda günlerinin dörtte birini okumaya ayırdıklarını görüyoruz. Gezerek yaptığı programlardan tanıdığımız Barış Manço'nun evinde kocaman bir kütüphanesi vardı.

Kuranın ilk emridir okumak. Okumaya bu kadar önem verilmesi elbette ki boşuna değildir. Tarihte başarılı insanlara baktığımızda günlerinin dörtte birini okumaya ayırdıklarını görüyoruz. Gezerek yaptığı programlardan tanıdığımız Barış Manço’nun evinde kocaman bir kütüphanesi vardı.
Yavuz Sultan Selim günün büyük bölümünü okumakla geçirirdi. Mısır seferine giderken yanında 3 katır yükü kitap götürmüştür. Fatih Sultan Mehmet’in çocukluğundan başlayan okuma aşkı vardı. Günde 6-7 saat, bazen sabaha kadar kitap okurdu.19 yaşında İstanbul’u stratejik bir şekilde fetheden Padişahımızın bu başarısı neye bağlı olabilir acaba?
Atatürk kitap okumayı ve araştırmayı seven bir liderdi. İlk okuma sevgisini ailesinden alan, babası Ali Rıza Efendi'nin "Adam olmak için okumak, öğrenmek şarttır, başka çaresi yoktur" sözünden etkilenen Mustafa Kemal'i çocukluk yıllarında sık sık kitap okurken görmek mümkündü. Ülkenin en karışık dönemlerinde bile kitap okuduğunu görüp eleştirenler olmuştur.
Okumayı çocukluğumdan beri çok seviyorum. Babam beş çocuktan sonra memur oldu. Aldığı maaş ile ancak zorunlu ihtiyaçlarımız karşılanıyordu. İki kardeş okula gidiyoruz, diğerleri küçük. Babam okuma isteğimizi görünce, size ayda bir kitap alacağım çocuklar dedi. Dünyalar bizim olmuştu. İlk romanı elimize aldığımızda heyecanla okumaya başladık. Kardeşimin işi çıkınca ben okuyor, benim işim çıkınca o okuyordu. Babamın verdiği okul harçlığımı biriktiriyor, kitap alıyordum. Bir gün hiç unutmam İstanbul’da yaşıyoruz. Kış günü hava çok soğuk, kar yağmış yerler buz tutmuş. Yine harçlıklarımla kitap almaya gidiyorum. Üzerimde incecik bir pijama, yürürken dizlerimin donduğunu hissediyorum. Eskinin çizgili kadife kırmızı pijama sanki üzerimde yok gibi soğuk iliklerime işliyor. Buzlara daha fazla tutunamayan ayakkabım kaydı ve düştüm. Dizlerim hem üşüyor hem de acıyordu. Bir yandan ağlıyor, bir yandan da yürümeye devam ediyordum. Yol boyunca birkaç kez daha buzda kaydım, düştüm. En sonunda kitapçıya ulaştım. Hikâye kitabını aldım. Eve döndüm  o kitabın tadı yok şimdi, okullarda set set aldırılan kitaplarda.
Hızlı okuma eğitmenliği yapıyorum. Ailelerin en büyük şikâyeti okumayı sevmeyen çocuklar. Günümüz şartlarında çocukları etkileyen o kadar çok etken var ki; kitap okutmak tam bir kargaşa haline gelebiliyor. Bilgisayarın, telefonun, tabletin… Vs. başından kaldıramıyoruz. Maalesef şu anda ailenin ve okulun eve doldurduğu okuma ve kaynak kitapları, çocuğun ilgisini çekmekten çok; nasıl olsa bitiremeyeceğim en iyisi hiç başlamayayım düşüncesine yol açmakta. Ta baştan sıkıcı ve baskıyla dayatılan bir ödev algısı oluşmaktadır. Okuma aşkını söndürmektedir.
Öncelikle çocuğumuza kitap alırken beraber seçmeliyiz. Benim seçtiğim ya da okumasını istediğim değil de kendisinin merak ettiği, ilgisini çeken bir kitap olmalı. Merak ilmin hocasıdır diye boşuna söylememiş atalarımız. Kişi merakla aldığı bir kitabı daha şevkle okuyacaktır.
Bir kitabı bitirmeden yenisi alınmamalı. Yarım kalan okuma zihni meşgul edeceğinden, yeni okumalar verimli olmayacaktır. Kütüphaneler de ise bol kaynak var, zihne ket vuran zorunluluk yok.
Milli kütüphaneye ilk gittiğimi hatırlıyorum da, sihirli bir dünyaya girmiştim sanki. Çok hoş çalışma ortamı ve aradığım kaynaklar elimin altındaydı.
Günümüzde kütüphaneler teknolojik anlamda gelişmiş. Yakın ve ulaşılabilir olmuştur. Kütüphaneler bize binlerce kitap arasından istediğimizi maddi kaygı taşımadan okuma olanağı verir. Üstelik düzenlenen etkinlikler, gelenlerin konforu için hazırlanan bölümler bizlere kolaylık sağlıyor. Buna rağmen kütüphane alışkanlığı yeterince gelişmiş değil.
Milli eğitimin de bu konuda okullara yönelik çalışmalar yapması, öğrencilerin yararına olacaktır. Mesela her okulun öğrencilerini bulunduğu şehirdeki kütüphanelere götürüp tanıtması, bu çocukların yaşamın ileri ki dönemlerinde daha kolay kütüphanelerden faydalanmasını sağlayacaktır.
Türkiye’de 1964 yılından beri Mart ayının son Pazartesi günü ile başlayan hafta Kütüphanecilik Haftası ya da diğer adıyla Kütüphaneler Haftası kutlanır. Bu yıl 55.Kütüphane Haftasını kutluyoruz. Çocuklarınızla beraber kütüphaneye gidin. Kitap kokusunu o ortamın havasını teneffüs edin. Kitapların sihirli dünyasına davetlisiniz.
Irmak Suna Binici
28.02.2019

KÜTÜPHANE HAFTASI

Kitap oku, nefes al,
İçinde dünyalara dal.
Benimle buluşunca
Rahat bir uykuya dal.

Benim adım kütüphane
Soyadım bilgi hane
Her çeşit kitabı
Sunarım ben sana

Raflarıma baksana
Renklerimden alsana
Bilgi dolu kitaplarım
Sayfasını açsana

Kitaplarımı korusan
Temiz temiz okusan
Senden sonra gelenlere
Emaneti bıraksan

Sana huzur veririm
Gönlüne girerim
Hem arkadaş hem yoldaş
Kaynak olurum sana

Irmak Suna Binici(01.03.2019)

Bakmadan Geçme