Adalet İstiyoruz

Devletlerin en temel iki görevi vardır: Birincisi vatandaşının ve ülkesinin güvenliğini sağlamak, ikincisi adaleti sağlamaktır.

Bugün, devletimiz ülke bütünlüğünü sağlama gayreti içerindedir. Şehit cenazeleri ve gazilerimizin medyaya yansıyan görüntüleri bunun delili niteliğindedir. İktidarın söylemlerini dinlediğimizde bütün dünya işini gücünü bırakmış bizimle uğraşıyor. Bizi parçalamak istiyorlar, bizi bölmek istiyorlar. Oysa durum hükümet edenlerin bize söylediği gibi değildir.

Düşünelim, ormanların kralı aslan zayıfladığı için mi üzerinde akbabalar uçuşmaya, etrafında sırtlanlar dolaşmaya başlar; yoksa üzerinde akbabalar uçuştuğu ve çevresinde sırtlanlar dolaştığı için mi zayıflar! Elbette birincisi geçerlidir yani, zayıfladığı için üzerinde akbabalar uçuşmaya ve çevresinde sırtlanlar dolaşmaya başlar.

Maalesef bu ülke 15 yılda asalakların çekim merkezi haline getirildi. Bu asalakları bize musallat eden, bu aciz yönetimin beceriksizliğidir.

Bu yetmiyormuş gibi, devlet olmanın en önemli ikinci unsuru olan adaleti tamamen ortadan kaldırmak istiyorlar.

Süreci hatırlayalım:

2010 yılında yapılan referandum ile adalet mekanizması AKP iktidarı tarafından pazarlıklarla FETÖ’ye teslim edilmişti.

Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk gibi rezaletlerde FETÖ yargısı ile birlikte hareket eden iktidar, Aralık 2013’te kendisi ameliyat masasına yatırılınca cıyaklamaya başladı.

Bizler yapılan hataların telafisini beklerken bu kez adaletin dibe vurduğuna şahit oluyoruz.

Ben, üç buçuk yıl hapishanede yatırılmış bir Balyoz mağduru olarak, mahkemede adaletsizlik yapan ve bizimle dalda geçen savcı Savaş Kırbaş ve Hüseyin Kaplan, hâkimler Ömer Diken, Ali Efendi Peksak ve Murat Üründü için dahi adalet talebinde bulundum. Onların bizlere yaptıklarının kendilerine yapılmamasını temenni ettim.   

Çünkü doğru budur.

Çünkü devlet olmanın gereği budur.

Devlet, güvenlik ve adalet için bizden almış olduğu yetkiyi, devlet olmanın gereği olarak kullanmak zorundadır.

Maaşlarını kundaktaki bebeklerin bakım masraflarından keserek ödediğimiz adalet mekanizmasının savcı ve hâkimlerinin adil olması gerekir.  

Balyoz davası karar duruşmasında ilgili hâkimlere, “Yarın güç dönerse sizleri de içeri alırlar” dedik. Ancak bizi dinlemediler. Onlar şu an hapishanedeler ve adil yargılanmayı bekliyorlar.

Değerli savcı ve hâkimler, birilerin maşası olmak zorunda değilsiniz. Çünkü Türk halkı olarak bizler, sizlere adil yargılama yetkisini verdik. Adaleti 80 milyon için adil dağıtın ki, bu devlet güçlü olsun ve bu ülke bölünmesin.

Ahmet Küçükşahin

CHP YEŞİLYURT İLÇE BAŞKANI

Bakmadan Geçme